Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '11

 
Kategori
Tarih
 

Nedir bu Osmanı hayranlığı?

Nedir bu Osmanı hayranlığı?
 

Osmanlı Cihan Devleti


Osmanlı Devleti... 623 yıllık bir uygarlık, en geniş zamanında bir ucu Viyana'ya, bir ucu Bağdat'a uzanan geniş bir İslam imparatorluğu. İstanbul'un Fethi, Çaldıran Zaferi, Mohaç Zaferi, Kanije Zaferi vb. muharebelerinin devleti. Bunlar çoğunluğun bildiği şeyler, fakat Osmanlı tarihini iyi bilenler, Osmanlı'nın her döneminde her olayın nasıl ve niçin olduğunu iyi bildiği için, bu uygarlığa genelde hayranlık duymazlar. Osmanlı Devleti'ne hayranlık duyan yeni nesil, Osmanlı'nın birkaç tane savaşından ve birkaç tane padişahından çok fazla şey bilmezler. Zaten acı gerçek te budur. 

Bir savaş kahramanlıklarla dolu olabilir, ama savaşın bütünüyle övünmek barbarlıktan başka bir şey değildir. İstanbul'un Fethini küçücük çocuklar bile öğrenmiştir. Büyük toplar döküldü, surlar dövüldü, karadan gemiler çekildi vs... Fakat sonrasını kimse söylemez. Ben size söyleyeyim: Şehir 3 gün boyunca yağmalandı. Evet, şimdi kızmış ve bunu saçma bulmuş olabilirsiniz ama öyle. 3 gün boyunca şehir yağmalandı. Zaten padişah izin vermeseydi ordu isyan ederdi. Yağmadan o kadar çok ganimet elde edildi ki, yüzyıllar boyunca çok zenginleşen kişiler için "İstanbul Kuşatmasına katılmış" dendi. Pekala, Bizans Kralı'na ne oldu? Kimse İstanbul'un son Bizans hakiminden bahsetmez. Kral Constantin, aslında çok talihsizdi. Tahta çıktığında Bizans'ın elinde İstanbul ve Mora kalmış, donanma denen şey ise yok olup gitmişti. Ordusu da dağılmıştı. Tahta çıkmasından sadece 2 yıl sonra da İstanbul'un Fethi gerçekleşti, devrin kayıtları kralın kahramanca dövüştüğünü gösteriyor. Peki sonra ne oldu? Bizans kralı bir yeniçeri tarafından öldürüldü, cesedi de sokaklarda çürüyüp gitti. Kralın torunları, kuşatmadan kısa süre önce şehirden kaçmayı başardı ve günümüzde Teselya topraklarında ikamet ediyorlar. 

Osmanlı'nın son yüzyılları oldukça ilginçtir. Zira ulu hakanın biri -II. Abdülhamit- Dünya'nın en büyük 3. donanmasını Haliç'e kitlemiş ve donanma orada 40 yıl boyunca kullanılmadan kalmıştı. Balkan Savaşları'nda bu donanma akıllara geldi, fakat gemiler çalıştırılınca ya kazanlar patladı, ya da gemiler su almaya başladı... 

Balkan Savaşları'nda Osmanlı Ordusu, sayıca az ve silahları yetersiz olan Yunan - Bulgar - Sırp birliklerinden o kadar hızlı kaçıyordu ki, köprüler birer birer çöküyordu. Sadece 1 ay içinde Bulgar Ordusu İstanbul önlerine geldi de çok şükür İngilizlerin araya girmesiyle kurtulduk. 

Nedense tarihçiler pek bahsetmez, ama ben bahsedeceğim, Osmanlı hakimiyetinde İstanbul, tam 3 defa kuşatıldı. Biri Duraklama Devri'nde Venedikliler, biri 1812'de İngilizler, biri de I. Dünya Savaşı sırasında Ruslar. Osmanlı'yı gözünüzde çok büyütmeyin derim, çok parlak zaferler var ama utanılacak olaylar da çok. 1877'deki 93 Harbi, Osmanlı komutanlarının çekişmeleri yüzünden kaybedilmiş, Rus Ordusu bütün Rumeli'yi ele geçirip İstanbul önlerine gelmişti. Yine İngilizler araya girmeseydi Ruslar şehri ele geçirecek, belki de tarih çok farklı olacaktı. 

I. Dünya Savaşı'ndaki hali biliyorsunuz. Sadece Çanakkale'de kesin zafer kazanabilen imparatorluk, Sarıkamış'ta 120.000 askerini soğuğa karşı kaybetmiş, Süveyş Kanalı'nda karpuz kabukları üstünde İngiliz kıyı savunmasına saldırı yapan Osmanlı askerleri de birer birer can vermişti. Sonra geri çekilen Osmanlı ordusu, yolda şimdi canımızdan çok sevdiğimiz Gazzelilerin ve diğer Arapların dedeleri tarafından saldırılara uğramış, İngilizler bütün orduları imha edip Urfa'ya kadar gelmişi. 

Bir de 1914'te parası verilen iki savaş gemisine, İngilizler tarafından el konulmuştu. Bu iki gemi, resmen çatlatmak için Osmanlı'ya karşı da kullanılmıştır. Bu olayda da Milli Savunma Sanayi'nin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bir ülke, zor zamanında başka ülkelerden silah beklerse, sonu da bu olur... 

 
Toplam blog
: 9
: 1712
Kayıt tarihi
: 03.09.11
 
 

Tarih alanında üniversitede öğretim üyesiyim, siyaset - tarih ve sanat dallarına ilgim vardır. Her ş..