Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Nedir bu Thetahealing®’in DNA'mızla alıp veremediği?

Nedir bu Thetahealing®’in DNA'mızla alıp veremediği?
 

DNA ve TETA ilişkisi
 
Thetahealing®’in ilk iki seviyesi olan *Basic DNA* ve *Advanced DNA* eğitimlerinin isimlerinde bulunan **DNA** yı duymayanımız yoktur.
Bu terimi en çok adli konularda failin bulunması için; saç, tükürük, kan vs. gibi şeylerden elde edilen “DNA testi” ifadesinden biliriz.
Peki bizler, teta şifacıları bu işin neresindeyiz? Ne alıp veremediğimiz var bu minik sarmal ile?
 
Öncelikle DNA’nın ne olduğunu bilmeliyiz.
DNA bir nükleik asittir. Deoksiribonükleik asit teriminin *(Deoxyribonucleic acid)* İngilizce kısaltmasıdır.
DNA’nın başlıca rolü bilginin uzun süreli saklanmasıdır. Protein ve RNA gibi hücrenin diğer bileşenlerinin inşası için gerekli olan bilgileri içermesinden dolayı DNA; bir kalıp, şablon veya reçeteye benzetilir.
 
Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları ***gen*** olarak adlandırılır. Ama başka DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır (kromozomların şeklini belirlemek gibi), diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde (hangi hücrelerde, hangi şartlarda) kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.
 
 
DNA’nın yarısı dişi bireyden yarısı da erkek bireyden gelir. Canlılarda DNA genelde tek bir molekül değil, birbirine sıkıca sarılı bir çift molekülden oluşur. Bu iki uzun iplik sarmaşık gibi birbirine sarılarak bir çift sarmal oluşturur.
Bireyin, kalıtsal özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan genetik şifre, herhangi bir nedenden dolayı (DNA onarımı, mayoz bölünme veya DNA replikasyonu sırasında meydana gelen hatalar, transpozonlar, virüsler, X ışını, radyasyon, ultraviyole, bazı ilaç ve mutajen kimyasallar, ani sıcaklık değişimleri vb. etkenlerle) bozulabilir.
Bu bozulmanın en önemli sonuçlarından biri, bir sonraki kuşağa farklı genetik özellikler aktarılmasına neden olmasıdır. Bu ise, farklı fiziksel özelliklere sahip bireylerin meydana gelmesidir.
Hücre bölünürken, DNA’sının bir kopyasını çıkarır – ve bazen bu kopyalar birebir olmaz.
Orijinal DNA diziliminde meydana gelen bu farklılık bir mutasyondır. Doğal sebeplerden ötürü gerçekleşir.
Mutasyonlar ayrıca belirli kimyasallara ya da radyasyona maruz kalındığında gerçekleşebilir. Örneğin Güneş’in mor ötesi ışınları, girim gücü düşük olduğu için yalnızca deri hücrelerinde somatik mutasyona yol açabilirken, girim gücü yüksek olan X ışınları ya da atom bombası ışımaları, tohumsal mutasyona yani nesilden nesile aktarılabilen mutasyona yol açabilen çok güçlü etkenlerdir. Bu tür mutasyonların birçok örneği yakın zamanda Çernobil patlaması sonucunda çevredeki birçok canlı türünde gözlenmiştir.
 
Günümüzde bile bu patlama sonrası etrafa saçılan radyoaktif maddelerin neden olduğu somatik mutasyonların görünür sonuçları vardır. Halen Rusya ve Karadeniz Bölgesi’ndeki kanser oranları çok yüksektir.
 
Bizim genlerimizde var bu!
 
Bu cümleyi de duymayanımız yoktur. Göz rengimiz, saç şeklimiz, boy uzunluğu, deri rengimiz, diş yapımız gibi fiziksel özellikler atalardan miras geldiği gibi; duygularımız, inançlarımız da aynı şekilde, DNA içine kodlanmış bilgilerle gelir. Atalarımızın çevresel, kültürel etkilerle değiştiği DNA yapıları bize geçer. Bizde de aynı etkiler ile değişime uğrar ve çocuklarımıza geçer.
İyi özellikler, adı üstünde İYİ. Peki bizi rahatsız eden, hayatımızı ve başkalarının hayatını çekilmez kılan, her gün şikayet ettiğimiz fakat kabullenmekte zorlandığımız bu inançlar ve duyguları taşıyan DNAlarımızı nasıl düzelteceğiz?
 
İşte burada devreye Thetaheailng® yani Teta Şifası devreye giriyor.
 
DNA’yı öğrendik, peki Teta nedir?
Teta (Theta) Yunan alfabesinin 8. hafridir. Ayrıca Yunancada 9 sayısını temsil eder. Yunanca *Tita* veta *Thita* olarak okunur. Yunan harfi olarak ? ve ? şeklindedir. İşaret kökeni ise bir daireyi 4 eşit parçayan ayıran, çapraz ya da dikey (X veya +)  şekildir. Aynı zamanda bir daire ve tam ortasındaki nokta şeklinde de kullanılmış.
 
Teta aynı zamanda beynimizin ölçülebilir bir frekansına verilen isimdir. 4-7 Hz aralığındadır. Ölçme işleminin adı Elektroensefalografidir. Halk arasında *”beyin elektrosu”*olarak bilinir. 1929 yılında Alman ruh hekimi Hans Berger tarafından bulunmuştur.
Beyin dalgalarını 1924’de keşfeden Alman psikiyatr Hans Berger ile başlayan laboratuvar testleri sonucunda beynin alfa, beta, teta ve delta dalgaları diye adlandırılan elektriksel etkinliklerde bulunduğu saptanmıştır.Küçük elektrotların saçlı deriye yerleştirilmesiyle yani “pasta” denilen iletken bir madde aracılığı ile yapıştırılmasıyla olur. Bu elektrotların ikisi arasındaki elektriksel potansiyel değişiklikleri doktorlar tarafından değerlendirilir.
Delta (0,5-3,5 Hz)  Yetişkinlerde:Uyku Modunda Oluşur
 
Teta (4–7 Hz)  Yetişkinlerde aurosal ,Tembellik etme
Alfa (8–12 Hz)  Rahat yansı gözleri kapatış.
SMR (12–15 Hz)  SMR
Beta (12–38 Hz)  Uyarı çalışmasında, meşgul aktif ya da endişeli düşünme, etkin konsantrasyonu.
Beta Orta (15–21 Hz)  Uyarı çalışmasında, meşgul aktif ya da endişeli düşünme, etkin konsantrasyonu, normal konsantrasyon.
Beta Yüksek (21–38 Hz)  Stres, anksiyete.
Gamma (34-100+ Hz)  Belirli motor beyin işlevleri.
 
Daha sade ifade etmek gerekirse:
Delta (0-4 Hz) derin uyku,
Theta (4-8 Hz) hayal kurma,
Alpha (8-12 Hz) relaksasyon,
Smr (12-15 Hz) konsantrasyon,
Beta1 (15-18 Hz) problem çözme,
Beta2 (18-25 Hz) anksiyete
Bu alandaki bilimsel araştırma sonuçlarına göre, örneğin hafif hipnoz, meditasyon, dalgınken düş görme, uyku-uyanıklık arası gibi hallerde beyin, alfa ritmi denilen, 8 Hz. ile 13 Hz. arası dalgalar yayınlamaktadır.
Beta dalgaları (14-27 Hz.) ise yalnızca insanın olağan “uyanık şuur hali” sırasında yayınlanmaktadır. Alfa ve Teta durumu özellikle en yararlı olanlarıdır ve bu iki beyin durumuna daha çok başvurulur.
 
Beyin durumu ne kadar düşerse kafanız o kadar rahattır. Teta dalgaları bastırılmış duygular ortaya çıktığında aktifleşiyor. Yaratıcılık için ihtiyaç duyulan beyinsel bağlantılar da teta dalgaları sayesinde kuruluyor. Uzun bir yolda ilerlerken, yürüyüşe çıkıp bedeninizi dinlendirmek istediğinizde, gene ilginç ve yaratıcı fikirlerin dalgası teta işbaşındadır.
 
Teta (?) ritmi, 100-200 µV amplitüdlü, 4-7 Hz frekanslıdır. Çocuklarda çok sık görülür. Hayvan çalışmaları beynin hypocampus kökenli olduğunu düşündürüyor.
18 yaşından sonra bu ritm kaybolur.
Teta dalgaları içe dönük odaklanma, meditasyon, bütünsel farkındalık sırasında kuvvetlidir. Uyanık olma ve uyku arasındaki durumu yansıtır. Bilinçaltıyla ilgilidir. Uyanık haldeki yetişkinler için anormal, ama uyku sırasında normaldir. Teta dalgası öğrenme ve hafıza gibi kompleks davranışları ilerletir.
 
TETA BEYİN DALGASI İLE
 
Nefes: Derin, kapsamlı ve yavaştır. Ritm düzenlidir. Dakikada nefes alış veriş sayısı 8 ortalamadadır. Solunum diyafram kullanılarak gerçekleştirilir.
Subjektif duygu durumları: Sezgileri güçlü, yaratıcı, anımsamak, hayal, düş, değişken düşünceler, uykulu, birlik hali, üçüncü gözün açılması
İlişkili iş ve davranışlar: Yaratıcı, sezgisel; aynı zamanda dalgınlık ve odaklanamama olabilir.
Fizyolojik ilişki: Zihin/beden entegrasyonu, iyileşme.
Yoğun yaratıcılık, meditasyon ve uykuda 4-7 frekans arasında titreşimli theta dalgaları üretilir. Beyin dalgaları yavaşladıkça huzur duygusu artar. Tıpkı beyin gibi insanın kalp atışları da ses ve müziğe son derece duyarlıdır. Müzik veya ses frekansının temposu ve volümü, kalp atışlarının değişmesine neden olur. Müziğin temposu arttıkça, kalp atışları da hızlanır, yavaşladıkça nefes alışları gibi kalp atışları da yavaşlamaktadır.
 
Beyin dalgaları hakkında bilinen veriler henüz yeterli değildir. Ancak işin ilginç tarafı, Psikokinezi dediğimiz olaylar oluşurken, bunları oluşturan psişik kişilerin beyin dalgaları laboratuarda incelenmiş ve bu kişilerin bol miktarda Teta yayınladıkları gözlemlenmiştir.
Tam burada “Acaba bu dalgaların psikokinezi ile yakın bir alakası var mı?” gibi bir soru geliyor insanın aklına. Parapsikologların çoğu, bu soruya “evet”le karşılık veriyor.
 
Kimi parapsikologlar değişik şuur hallerini şu yirmi kategoride sınıflandırırlar:
 
1- Rüyanın görüldüğü, hızlı göz hareketleriyle, yavaş beyin dalgalarının yokluğuyla nitelenen uyku hali (rüyalı uyku).
2- Hızlı göz hareketlerinin yokluğu ve yavaş beyin dalgalarıyla nitelenen uyku hali (rüyasız uyku hali).
3- Uykuya dalmadan önceki uyku-uyanıklık arası hal.
4- Tam uyanmadan önceki uyku-uyanıklık arası hal.
5- Aşırı uyarılma, ilaç alma ya da yoğun konsantrasyon sonucunda oluşan aşırı uykusuzluk hali.
6- Depresyon, yorgunluk vs. sonucundaki uyuşukluk hali.
7- Ekstaz (vecd), coşku ya da aşırı olumlu heyecanlanma hali
8- Histeri ya da aşırı olumsuz heyecanlanma hali.
9- Fragmantasyon (parçalanma) hali
10- Hipnotik yolla geçmişe dönme hali (ekminezi sırasında geçmişi tekrar yaşarken içinde bulunulan şuur hali)
11- Meditasyon hali. Bu şuur hali, alfa dalgalarının sürekliliğiyle,görsel imajinasyonun yokluğuyla ve zihinsel etkinliğin en az düzeyde oluşuyla nitelenir.
12- Gözler kapalıyken hızlı göz hareketlerinin olmadığı trans hali. Bu şuur hali, alfa dalgalarının sürekliliğinin yokluğuyla nitelenir.
13- Gözler kapalıyken hızlı göz hareketlerinin olduğu trans hali. Bu bir vizyon almanın, durugörünün, kısaca bir paranormal algılamanın söz konusu olduğu trans halidir.
14- Dalgınken düş görme hali.
15- Kişinin iç alemini gözlem hali ya da dış alemle ilişiği olmayan duyumlarla ilgili idrak (algılama) hali
16- Baygınlık hali
17- Koma hali
18- Hafıza ile ilgili bazı haller
19- Genellikle mistik deneyimlerde karşılaşılan bilinç genişlemesi hali
20- ”Uyanık şuur hali”nden farklı olmakla birlikte bilinçte bir kararmanın söz konusu olmadığı, şamanizm’de rastlanan şamanik trans hali.
 
Beyniniz bir radyo gibidir. Elektrik dalgalarını alır ve yayar. Frekanslar, elektrik faaliyetlerinin ölçüldüğü ve grafiğinin çıkarıldığı aralıklardır. Her şey bir ölçüde frekans yaydığı için frekanslar etrafınızı sarar ve bedeninize bile nüfuz eder. Yeryüzünün ise kendine özgü frekansları vardır.
Bedeniniz hareket ettiğinde, bu hareketler etrafınıza iletilir. Bedeniniz 6.8 ve 9.5 Hz arasında titreşiyor. İskeletiniz ve iç organlarınızın birbiriyle uyumlu hareketleri yaklaşık 8 ile 9 cps hızındadır. Bu da şu anlama gelir: bedeniniz ve iyonosferik kovuk toplamda eş zamanlı hareket eder.
Zihninizden ve bedeninizden gelen sinyaller bu iyonosfer kovuğu vasıtasıyla tüm gezegene yaklaşık saniyenin yetmişte biri kadar hızda yayılır.
 
Sadece biz çevremizi etkilemiyoruz, çevremiz de bizi etkiliyor. Çünkü her ikimiz de aynı frekansta (7-9.5 cps) titreşiyoruz. Ya da daha iyi bir ifadeyle biz ve gezegen aynı şekilde frekans değiştiriyoruz. 
 
Zihin gücü tekniklerini uygulamaya başladığınızda düşünceleriniz “bulanık geçici arzular” peşinde olmadığında isteğiniz somut ve gerçek olur. Zihnin frekanslarını anladığınızda başkalarının düşünce dalgalarının da kolaylıkla sizinkiyle uyumlu olduğunu göreceksiniz. Gezegensel frekans arttıkça sizin kişisel frekansınız da artacak. Bu nedenle, gerçekleştirme gücünüzü daha kolay ve daha hızlı kullanabileceksiniz. Bu noktadaki şunu bilmelisiniz ki içinde bulunduğumuz gezegenin modern zamanı zihin gücünüzü geliştirmek için en iyi zamandır.
Düşünceleriniz vardığı yerde engelleri rahatlıkla aşabilir. Yani düşünceleriniz bir başkasının düşüncelerine rahatlıkla karışabilecek yeteneğe sahiptir. Bu halde kişiyi programlayabilirsiniz. Beyninizi TETA durumuna getirmek zihninizi lehinize kullanmanın ve etkilemenin ilk anahtarıdır.
 
Bilimsel veriler gösteriyor ki evrendeki her şey titreşiyor ve de zihnimiz tüm bu titreşimleri hissediyor. DNAmız ise bu hisleri bilgi olarak tüm hücrelerimize yerleştiriyor. Teta şifa eğitimlerinde insanların dugularını, hastalıklarını hissedebilir bunların yerine olması gereken duyguları ve şifaları koyabilirsiniz. Bu şifa çalışmalarını kendinize de uygulayabilirsiniz.
 
Nasıl düşünürseniz o şekilde titreşim yayarsınız ve aynı titreşimdeki kişileri, olayları, duyguları kendinize çekersiniz. 
 
Teta Şifa terapilerinde EVET diyerek yeni bir hayata başlayın.
Yeşim Kuzu 
Thetahealing® Master
 
Toplam blog
: 28
: 6802
Kayıt tarihi
: 12.11.11
 
 

1981 Söke'de doğdum. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi mezunuyum. Başarılı bir okul hayatından sonra..