Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '07

 
Kategori
Mizah
 

Nedir çektiğim bu cani bilgisayardan!

Nedir çektiğim bu cani bilgisayardan!
 

Yıllar öncesinde, şimdi adı aklıma gelmeyen bir bilgisayar dergisinde, teknik servis verilmesiyle ile ilgili bir metin okumuştum. Telefonda bilgisayar kullanan bir kişiye teknik servis elemanı yardımcı olmaya çalışıyordu.

Teknik servis elemanı : “Lütfen pencereyi kapatır mısınız?”
Kullanıcı : “Bir dakika kapatıp geliyorum.”
Teknik servis elemanı : “Hayır, odanın penceresini değil, bilgisayardaki pencereyi kapatacaksınız.”

Yukarıdaki metin belki gerçekte yaşanmamış olabilir. Ama sanmayın ki, ben buna benzer diyaloglar yaşamadım iş yaşamımda.

Buyurun altta açıklıyorum şimdiye kadar sakladığım iş sırlarımı.

Geçmişte bir gün ofisimize Van’dan telefon gelir. Telefona ben bakarım. Telefondaki sesi gayet sevecen halde.

“Alo Hakan Bey iyi günler. Nasılsınız? Bir derdim var da. Programda çizim alamıyorum. Yardımcı olur musunuz.”

Aynı tonda ama anlamadığımı gösteren bir tavırla yanıt verdim.

“Hüseyin Bey, nasıl yani? Biraz detaylı açıklar mısın?”
“Sizden aldığım çizici çizmiyor.”
“Programda çizdir komutunu kullanacaksınız.”
“Öyle yapıyorum ama çizicide herhangi bir hareket yok.”
“Çizicinin kablosu bilgisayara takılı mı?”
“Tabii ki takılı “
“ Peki çizicinin üzerinde herhangi bir hata mesajı var mı?”
“Herhangi bir mesaj yok. Aslında görünen hiç bir şey yok.”
“Işıkları mı yanmıyor? Çiziciyi açtınız mı? Güç düğmesine basın.”
Kızgın bir şekilde. “Açtım tabii ki”
“Tekrar kontrol edin lütfen.”

Biraz sessizlikten sonra yanıt verdi.

“Aaaa pardon ya! Kablosunu prize takmamışım.”

Yazılım dünyasında bulunmamın ilk yıllarında, İzmit’te daha önce eğitim verdiğim bir kullanıcımızın ofisine gitmiştim. Programımızda inşaat mühendisleri için hesap yapılıp ve sonrasında sonuçlar teknik çizim olarak monitörden inceleniyor. Bunun için de zum, kaydırma gibi çeşitli komutlar var. Kullanıcımızın ofisine girdim. İçeri kafamı uzattığımda elinde bir büyüteçle monitöre baktığını gördüm.

“Hayrola ne yapıyorsunuz öyle büyüteçte Ali Bey?”
“O Hakan Bey, hoş geldiniz. Yazılara ve çizimlere bakıyorum. Biraz küçük de. Ayrıca gözlerim artık eskisi gibi de değil.”
“Ciddi misiniz? Ama zum komutu var ya size göstermiştim. Bakın şöyle.”
“Yapabiliyor muyduk öyle. Ama olsun bu daha kolayıma geliyor. !???”

Sonra kısa bir süre sessizlik.

Sevgili blog okuyucuları. Anımın daha iyi anlaşılması için önce konu ile ilgili bir bilgi vereyim. Programın çalışması için bilgisayara şifreyi çözen taşınabilir bir donanım bağlanması gerekiyor. Yoksa program çalışmıyor.

Buyurun anım aşağıda:

Ofise telefon gelir. Telefonda argo konuşmalarıyla aramızda ün salmış mühendis bir ağabeyimiz.

“Hakan Bey, iyi günler nasılsınız?”
“İyiyim Mehmet Bey, siz nasılsınız. İşleriniz nasıl?”
“İyi, iyi. Benim bir problemim var? Yardımcı olur musunuz”
“Buyurun, dinliyorum.”
“Program çalışmıyor.”
“Bilgisayarın başında mısınız? İkona çift tıkayın. Ne mesaj verdi?”
“Donanım kilidi bulunamadı.”
“Kilit takılı mı acaba?”
“Bakayım. “

Bir kaç saniye sonra,

“Bunun kıçı gevşemiş yerine oturttum, şimdi program çalıyor.”

İyi günler demekten başka cevap veremedim.

Bakın sevgili okuyucular! Şimdi, ben buradan tüm dünyaya kimsenin bilmediği bir gerçeği açıklıyorum. Bu gerçek doğrultusunda da lütfen aşağıdaki tavsiyeme uyun.

Bilgisayar canlı bir varlık değildir. Hele hele bir hain ve cani bir yaratık hiç değildir. Ona vurmayınız. Kötü davranmayınız. Kırmayınız. Küfür etmeyiniz. Sevecen davranınız. Kullanırken yaptığınız hataları onunla özleştirmeyiniz. Sonra bir gün yakanıza yapışırlarsa sakın benden yardım istemeyiniz.

Kalın sağlıcakla...

 
Toplam blog
: 136
: 1494
Kayıt tarihi
: 16.02.07
 
 

Yaşam ışığını 1968 yılında Bafra’da gördü. İnşaat Mühendisi ve aynı sektörde yazılım geliştiren bir ..