Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '11

     
    Kategori
    Güncel
     

    Neistediğinibilmezleristan Cumhuriyeti'ne hoşgeldiniz!

    Neistediğinibilmezleristan Cumhuriyeti'ne hoşgeldiniz!
     

    Aşk karanlıkta


    Ne doğuluyuz, ne batılı! Arada sıkışıp kalmışız, yanıp yakıp duruyoruz arayışların ateşinde... Kimimiz Batılı gibi yaşamaya çalışıyor, ama Arap yarımadası sakinlerinden bile daha ‘arabesk’ düşünüyor, hissediyor, sevmeye çalışıyor. Kimimiz ‘arabesk’likle barışık görünüyor, ama Avrupai rüyalara konuk olmaktan kendini alıkoyamıyor! Bu ikilem içinde, ne istediğimizi bilmeden günlük yaşamdan aile ilişkilerine, siyasetten aşka kadar hayatın her alanında savrulup duruyoruz.

    Diğerleri hakkında yazan zaten yazıyor tabii, ama aşk herhalde en acıtanı oluyor ne istediğimizi bilmemenin hezeyanları içinde... Aşkın, diğeriyle bütünleşmeyi istemenin ana nedenlerini unutup acaba ‘Bu işten nasıl acı çekeriz ve çektiririz’in yollarını aramaya başlıyoruz. Şarkılarımızda da, şiirlerimizde de çığırtkan bir acı burnumuza burnumuza sokuluyor adeta... Onları dinleye dinleye, okuya okuya hem kendimizi hem sevgiliyi ayrılıklara ve mutsuzluklara kurban ediyoruz. Geleneklerle modernizm arasına sıkışmış flu toplumsal kimliğimizin önümüze engeller çıkarmadığı durumlarda bile aşklarımızı sabote etmeyi beceriyor ve ağıtlarla seslendirilmiş bir dramın içine bodoslama atlayıveriyoruz. Her duygunun ve durumun içinde olabildiği gibi aşkın içinde de hüznün varlığını kutsallaştırıp, özünde mutluluk veren bir duygu olması gerektiği gerçeğini göz ardı ediyoruz. Sonrasında da gelsin sitemler, yangınlar, kavgalar, acılar, kaçmalar, kovalamalar, oyunlar... Ve geride paramparça olmuş iki yürekle alt üst olmuş inançlar kalıyor avuçlarda...  

    Hadi Leyla’ya vurgun Kays, genç kızın ailesinin koyduğu engeller yüzünden Mecnun’a dönmüştü; kara sevda onun istemi dışında gerçekleşen bir durumdu; ya 21. yüzyılda bize ne oluyor? Yare kavuşmayı hedeflemesi, ruhlar ve tenler bir arada oldukça büyümesi gereken aşkı, neden karanlık bir ego oyununa mağlup etmeyi tercih ediyoruz? Neden hem kendi ruhumuzu, hem de sevgilininkini yora yora, aşka ve mutluluğa olan inancımızı köreltiyoruz?  

    Çünkü kimimiz ne istediğini bilmiyor, kimimiz de istediğini üç aşağı beş yukarı tanımlasa bile buna nasıl ulaşacağını bulamıyor. Aşkı bir yandan doğunun kahır ve engel dolu yollarında büyüterek tanrısallaştırmaya çalışırken, öte yandan da bir batılı gibi küçük mutlulukları elde etmeyi arzuluyoruz. Sonunda ikisi de olmuyor tabii... İkisine de giden yol birbirinden o kadar farklı ki... Doğulu olan yol çok açık; her durumdan bir kahır nedeni çıkar, bol acı ver, kaç, kovala, bol acı çek, al sana ‘arabesk’ bir aşk... Ama diğeri, pek çoğumuzun hala anlamakta zorlandığı bir yolu ve emeği gerektiriyor. Doğru iletişim kurmayı, sorunları kaçmadan ve gurur yapmadan konuşarak halletmeyi, ortak paydalar ve hedefler üretmeyi, birbirinin bireyselliğine saygı duymayı, birlikte olunan anlardan haz almayı hedeflemeyi gerektiren bir durum modern aşk... Elbette modern aşkta da hüzünlere, acılare, ayrılıklara yer var; iki insanın birbirine karışmaya çalıştığı bir durum çünkü aşk... Bu birleşmenin kolayca olması beklenemez. Ama doğulu yanımız karşılaşılan sorunları çözümsüzlüğe götürmekte arıyor gıdasını işte, ve biz de tam burada kaybediyoruz. Büyük hikayelerin kahramanları olmak isterken, elimizdeki küçük hikayeleri de yaşayamadan tüketiyoruz.  

    Yeri gelmişken, aşkın bir hastalık olduğuna dair tüm tezleri reddetme hakkımı kullanmak istiyorum! Onu hastalığa dönüştüren bizleriz; yani Neistediğinibilmezleristan Cumhuriyeti vatandaşları... Oysaki aşk insanı yaşama bağlayan, egosundan ve aşırı hırslarından sıyıran, empati kurmayı, hoşgörülü olmayı, hayatın küçük hazlarından zevk almayı öğreten, yaşamının diğer alanlarında başarıya ulaşmasına zemin hazırlayan, kendine, çevresine ve dünyaya insancıl katkılar yapmasını sağlayan pozitif bir duygudur. Birbirinden çoğunlukla çok farklı hayatlardan gelen iki insan arasında yaşandığına göre, aşkın temelini de doğru ve etkin iletişim oluşturuyor. Ne istediğine karar vermek, bunu karşı tarafa uygun dille aktarmak, karşı tarafın ne istediğine kulak vermek ve her iki tarafı da mutlu edecek bir sentez aramak; modern aşkın bizden istediği tek şey bu....  

    Yaşadığım kahır dolu nice doğulu aşklardan sonra ben modern aşkı seçiyorum. Ne istediğimi biliyorum; bir avuç mutluluk, hepsi bu!  

    Anyone hear me?    

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 364
    Kayıt tarihi
    : 02.05.07
     
     

    Bu blogda, gazeteci, yazar ve yayıncı Hakan Kuyucu'nun gündeme dair yazılarını okuyabilirsiniz...