Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '14

 
Kategori
Magazin
 

Nejat İşler’i içkiden siroz yapanlar zatürree olmasını neye yoracaklar...

Nejat İşler’i içkiden siroz yapanlar zatürree olmasını neye yoracaklar...
 

Bir süredir yoğun bakımda tutulan ve önceki gün İstanbul’a sevk edilen Nejat İşler’in sağlık durumu ile ilgili hastaneden yapılan açıklama zatürree nedeniyle şu anki duruma geldiği yönünde.

Ve yine doktorunun kesin bir dille yaptığı açıklama da karaciğer sirozu olmadığı.

Pek değerli meslektaşlarıma soruyorum şimdi; birilerine yaranmak için kalemlerinizle Nejat İşler’i alkolik yaptınız çıktınız.

Üstelik hastaneye yatmadan çok önceye dayanan yazılarınızla, haberlerinizle başladınız buna.

Herkeste karaciğer sirozu algısı yaratarak çok içtiği için hastalanmıştır dedirtiniz, dediniz.

Peki, şimdi ne diyeceksiniz üşüttü mü?

Doktoru ona da açıklık getirdi mikrobik.

Yani ne üşüttüğü için ne de içkiden hastalanmış.

Asılsız haberler yaparak ne geçti elinize?

Algıları bulandırmaktan başka, bazılarının eline koz vermekten başka, bir insanı yargılamalarına zemin oluşturmaktan başka neye yaradı yazdıklarınız!..

Sizlerin yaptığı asılsız haberlerden nem alanlar her mecrada bunu kullandılar.

Bir zamanlar Hıncal Uluç’ta Defne Joy’a yönelik; “su testisi suyolunda kırılır” demiş ölümünden önceki yaşam tarzını acımasızca eleştirmişti.

Tüm bu haberler yüzünden aynı durumu Nejat İşler yaşadı üstelik asılsızca ve acımasızca.

Şimdi yaptığınız tüm haberler yazdıklarınız yalan çıktı.

Hangi ara kalemlerinizi bu kadar birilerine yaranmak için kirlettiniz, hangi ara bir insanın hayatını haberlerinize meze yaptınız? Ne ara yok oldunuz?

Kaldı ki bir insanın içip içmemesinden size ne?

Sizler doktor musunuz ki hem teşhis koyup hem tedavi öneriyorsunuz…

Gazetecilik doğru haber yapmak, doğru bilgi vermektir. İnsanları kin ve nefret duygularına sevk etmek değildir.

Bu olayda tamda bu oldu. Üstelik aylar öncesinden başlayan bir karalamayla.

Nejat İşler’in hiçbir işini öyle beğenerek izlemedim, ne dizilerini ne de filmlerini öyle hayranı da değilim ama onun sıra dışı duruşunu, isyankâr, başkaldıran yanını takdir ediyorum.

Onu insan yapan, birkaç adım öne çıkaran bu özelliğinden dolayı farklı yaşam tarzını eleştirme hakkının kimse de olmadığını söylüyorum sadece.

İnsanların inançları, inançsızlıkları, ibadetleri, ibadet şekilleri, içmemesi ya da içkisini yargılamak kimsenin haddi değildir. İnsanların yaşamları, tarzları, seçimleri kimseyi ilgilendirmez, ilgilendirmemeli.

Beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor mesela. Hayata karşı duruşu ve o duruşunda insanlığa kattıklarına bakarım.

Nejat İşler de bu anlamda tamda böyle bir insandır. Bırakın her şeyi bir kenara sadece bir insan olması bile yaşadığı bu duruma üzüntü duymayı gerektirir.

Orda bir insan var ve yaşam savaşı veriyor. Bu savaşı verirken bir yerlere bağlamak, ardında asıllı, asılsız nedenler sıralamak neyin kafası.

Bir insanı seversiniz ya da sevmezsiniz ama o insanı hedef tahtasına oturtmak işte bu başka bir şeydir.

Alkolikti vurun abalıya.

Tüm bunlara sebep olan medyayı bir kenara bırakalım buna dünden hazır sosyal medya silahşorlarına ne demeli?

Asıl alkolik sizsiniz diyorum bende. Bir pencerenin ardına sığınıp bilip bilmeden ahkâm kesme mastürbasyonu yaşıyorsunuz.

Çoğunuz o ekranın dışına çıktığınızda ise kimliksiz kimliklerinizden tek söz dahi sarf edemeyecekken ekranın verdiği cesaretle atıp tutuyorsunuz. Sarhoşun mektubu okunmaz ya o hesap içkinin ardına gizlenip saydırıp dökenlerden pekte farkınız yok.

Tüm değerleri tüketmiş, hiçbir şeye saygısı olmayan, birçok tanımın yerle bir olduğu, çokça da kirlendiği bir zamanın içindeyiz.

İnsanlığımızdan azar azar uzaklaşıyoruz.

Fazla anlam yüklememek gerek ama ama bari hayatla yaşam arasında savaş verenler için üzülenlere saygı duyun.

Farklı yaşamı, farklı çizgisi, farklı imajı olan bir insana onlarca yakıştırma yapanlar bir insanı sevmek zorunda olmasalar da ya da üzülmek zorunda insani bir duruma saygı duymak zorundalar.

Bu kadar mesnetsiz atışlar yapmak yerine susmak en büyük erdemdir haklarını kullansalardı keşke.

Ama nerde erdem olsa zaten susarlardı. Onca söz acımasız haksız eleştiri yapılmazdı.

Tüm bu yazıp çizmelere rağmen İşler kaybeden tarafta olmadı hiçbir şey yapmadan sevilen tarafta oldu. Yani kazanan tarafta.

Kaybeden taraf saygı duymayı unutmuş insanlık oldu…

Sevseniz de, sevmeseniz de, duysanız da, duymasanız da gerçek bu…

İnsanlığından bir şey kaybetmeyen adam çabuk iyileş ve seni sevenlerin arasına dön…

Hiçbir çaba göstermeden kendini sevdirdiğin bu insanları daha fazla bekletme bırak insanlığını kaybedenler söylensin sen yeter ki çabuk gel…

oyatekin@gmail.com                                         

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Oya Tekin/ Engelliler Haber ve Bilgi Portatalı Yaşadıkça.com köşe yazarı

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..