Neler oluyor bize?...

Afyon mu yuttuk, hep birlikte içki içinde mi boğuluyoruz nedir? Gariplikte dünyada eşi benzeri olmayan bir ülke olduk çıktık. Hükümet fırtınalı denizde kalmış kayık gibi bir oraya, bir buraya sallanıp duruyor. Bizde “kaptan ne oluyorsun, dikkat et biraz” diyeceğimize ağzı açık ayran budalaları gibi etrafı seyrediyoruz. Ara sıra sallantıdan birimiz diğerimizin üzerine yığılırsa az bir mızırdama oluyor, sonra eski tas eski hamam.

Özel yetkili savcılarımız teröristlerden veya suçlulardan gizli tanık oluşturuyor, hukuken hiçbir kıymeti olmayacak dijital iddialarla gazetecileri, askerleri, bilim adamlarını, hasılı iktidara kim muhalifse süresiz tutuklayıp zindanlara atıyorlar.

Öteki tarafta PKK sözcüsü bazı siyasiler İsyan çağrısı yapıyor, devlete hakaret ediyor, askere polise hakaret ediyor, onları görmüyor duymuyorlar. Bu satırları okuyanlar “ne yapalım onlar dokunulmaz” demesin. Suçüstü kanunu diye bir şey olduğunu herkes bilmek zorunda.

Sadece savcılar mı? O en ufacık bir konuda dahi esip gürleyen başbakan, onun dediğini tasdikleyen yanındakiler, hiçbir şey söylemiyor. Sanki bu söylemlerin sahibi kendi ortakları, kader arkadaşları.

Halkı isyana çağırmaktan çekinmeyen PKK sözcüsü,  “Şu anda kendi vatandaşlarını katleden yönetim durumundadır AKP hükümeti. Bu katliamın sorumlusu hükümettir.” Diyor. Hükümetten  kem küm.

Oysa basit bir vatandaş olarak bizlerin bildiğini hükümetimizin bilmediğini düşünemeyiz. Eğer birisi sınırımızdan içeri girmek istiyorsa, bunun yolu gümrük kapılarıdır. Dağlık arazi değil. Efendim onlar sivilmiş, kaçakçıymış. Peki, sınırdan katırlarla ağır silahları geçirip Mehmetçiklerimizi öldüren teröristler resmi kıyafet mi giyiyor. Onlar sivil değil mi? Kaldı ki hangi devlet sınırlarını gizlice ihlal etmek isteyene ateş açmaz? Ortalığı boş bulmuş bağıranlar örneğin bir gece katırlarla gizlice Fransa sınırını dağlık bölgeden geçmeye çalışsınlar bakalım Fransız kurşunları kim olduklarını soracak mı yoksa Fransız mı kalacak.

Bütün bunları hükümetimiz yetkililerinin söylemesini beklerdik ama nerde. Bu suskunluk birilerini daha da azdırıyor ve olmayacak biçimde askeri ve hükümeti suçluyorlar.

Bunca suskunluk neden? Mecliste ihtiyaç duyulacak birkaç oysa vazgeçin lütfen. Yok, başka bir şey varsa bu kayık batar ve dalgalar sizleri de affetmez.

İzmir 2011