Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '11

 
Kategori
Dünya
 

Neo-Liberal otoriterliğin parmağı mı ?

Neo-Liberal otoriterliğin parmağı mı ?
 

Sistem için bir parazit olmasının cezası mı çekiyor?


Strauss Kahn bir komploya gittiyse ki, bunun kuvvetle muhtemel böyle olmasına dair elde avuçta hatırı sayılır kanıtlar da var, işte o zaman şöyle bir durup duvarın yıkılışından sonra gelecekte dünyaya tümüyle egemen olma projesini başlatan neo-liberal otoriterliğin geldiği noktayı düşünmemiz gerekir.
Neo-Liberalizmi klasik kapitalizmden, çift kutuplu dünyanın kapitalizminden ayıran şey, ortalığın boş kalmasıyla otoriterleşmesi ve bir dünya imparatorluğu yaratma projesine dönüşmesi. Böyle olduğu içinde, önüne çıkan her paraziti bir şekilde yok ediyor.
Kahn skandalında düşündürücü ve soru işaaretlerine neden olan şey işte bu.
Peki iş komploysa, Kahn hedef olacak denli bir parazit mi oluşturuyordu neo-liberalizm için? Ya da çomak mı sokuyordu sisteme?
Evet, kesinlikle!
Dünyanın gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerince şaibeli olan, elini attığı ülkeyi kurutan ve adeta sisteme çalışan IMF gibi bir kurumun başındaki bir kişi olarak ele alındığında Kahn öyle ya da böyle bir parazitti!
Öyleydi, çünkü bu adamın küreselleşmeye mesafeli duruşu, klasik devletçi politik yaklaşımları öteden beri biliniyor.
Bununla da kalmayıp, hala sosyalist olduğunu söyleyen, hem de bunu o sistemin işleyişindeki en önemli organlarından birisinin başında yapan bir adam.
Hem de ki, işte bu hem de, neden bir komploya kurban gitmiş olabileceğine daha bir inandırıcılık kazandırıyor.
Çok büyük bir ihtimalle ilk seçimlerde Sarko'yu yerinden edecekti!
Evet bu sistemce istenmeyen birşey olurdu, çünkü bilindiği gibi Sarko başa geldiğinden beri, Fransızların her zaman gurur timsali olmuş sosyal devlet yapısını değiştirmeye başlamış, ABD modeli bir anglo-sakson ve neo-liberal düzeni oturtmaya başlamıştı.
Tarihte Sarko kadar Beyaz Saray kapılarını aşındıran, politikalarının ABD'ce belirlenmesine kucak açan bir Fransız lideri olmadı.
İşte bu yüzden, neo-liberalizmin otoriterleşmesinin ve de totaliterleşmeye yol almasının en büyük başı ABD, Fransa'daki (adeta) elçileri olan Sarko'nun alaşağı olup yerine hala sosyalist olduğunu göğsünü gere gere açıklayabilen birinin gelmesine göz yumamazdı.
İşte olay komploysa, sebebi düpedüz bu.
Tutuklama sürecinde yaşanan itibarsızlaştırma haberlerinden, suçu ispatlanmamış olmasına karşın kelepçeli görüntülerin çarşaf çarşaf medyaya sunulmasına kadar herşey Amerikan kokmuyor mu?
Sistem totaliterleşme yolunda kendisine yeni bir lider tipi yarattı, o da hem kapitalist hem de muhafazakar ya da otoriter bir lider tipi. İşte otoriter neo-liberalizm başta böyle adamları istiyor ve destekliyor.
Fransa'da Sarko, İtalya'da Berlusconi, Rusya'da Putin, Almanya'da Merkel ve Türkiye'de Erdoğan bu tip liderlere en iyi örnekler. 

 
Toplam blog
: 47
: 1149
Kayıt tarihi
: 24.11.10
 
 

Praksise düşünceden varan bir romancı, kültür eleştirmeni, otodidakt bir feylesof, yaşam gözlemci..