Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '09

 
Kategori
Sinema
 

Neoliberalizm ve Yoksulluk Filmleri:"Ekmek ve Gül"

Neoliberalizm ve Yoksulluk Filmleri:"Ekmek ve Gül"
 

Örgütsüz bir emekçi ne yazık kitekellerin ayakları altında ezilmeye mahkûmdur...


Los Angeles'de yaşayan ingiliz yönetmen Ken Loach'ın filmi Bread and Roses (Ekmek ve Gül), Amerika’ya kaçak geçmek zorunda kalan göçmenlerin, sonradan burada kölece çalıştırılmalarını ekrana getirerek kapitalist sistemin oluşturduğu ücretli köleliği kritik eden önemli bir başyapıt. Ken Loach’ın diğer filmlerinde olduğu gibi bu filmde sendikal mücadele ve sosyal haklar konusuna önem veren bir yapıt olarak karşımıza çıkıyor.

Temizlik işçileri olarak bir gökdelende çalışmak zorunda kalan göçmenlerin, sigortalı ve sendikalı olmak için verdikleri mücadeleyi konu alan film, ekonomik ve teknik gelişmenin doruğundaki Amerika’da kölece, her türlü sosyal güvenceden yoksun olarak karın tokluğuna çalıştırılan göçmen işçilerin yaşamından bir kesiti başarıyla işlemiş. Gökdelende yaşayan zengin ve sözde seçkin sınıf ile göçmen yoksul kesimin aynı mekanı paylaşmalarına rağmen birbirlerinden nasılda bağımsız ve soyut yaşadıkları gerçeğini, seçkin tabir edilen kesimin onları yokmuş gibi gördüğünü acı bir şekilde anlatıyor ekmek ve gül.

Yoksul ülkelerden hayatlarını tehlikeye atarak Amerika’ya gelen göçmenler, uzun bir dönem kaçak olarak yaşamaya ve çalışmaya zorlanırlar. Kazandıkları ilk birkaç aylıklarının bazen yarısını, bazen de hepsini taşeron firmaların tefecilerine vermek zorundadırlar. Temizlik işçilerinin haklarını almak için imkânsız gibi gözüken ve sonuçta ellerindeki ekmeklerini de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan göçmen işçilerin mücadelesini anlatan Ken Loach’ın filmi, aynı zamanda sendika bürokratlarının da rahatlarını bozmak istemediklerini, biraz mücadeleci olan sendikacıları nasıl tehdit ettiklerini ve sınıfın çıkarlarını savunmak iddiasıyla koltuklarda oturanların işlerin fazla ileri gitmemesi için çabalarını da teşhir etmesi ile önemli bir mesaj veriyor. Sefalet koşullarında sadece emek güçlerini satmakla kalmayan, özellikle kadın emekçilerin ülkelerinde bıraktıkları yakınlarının karınlarını doyurmak için vücutlarını da satmak zorunda bırakıldıklarını yansıtan kız kardeşi ile tartışma sahnesi filmin en vurucu sahnelerinden biri olarak ön plana çıkıyor.

“Ekmek ve Gül” filminde sonunda mücadelenin başarıya ulaşması yanıyla da moral veren ve her türlü zorluklara göğüs germe, başarma iddiası ve kararlığıyla yola çıkanların kazanabileceğini göstermesi bakımından da önemli bir mesaj veriyor.

Sonuçta film şu tema üzerine oturtuluyor; Kapitalizm giderek daha pervasız bir şekilde emekçileri hem sömürüyor hem de aşağılıyor. Örgütsüz bir emekçi, ne yazık ki, tekellerin ayakları altında ezilmeye mahkûmdur. Ama birlikten kuvvet doğar ve işçilerin birliği ve kararlığı karşısında; kapitalistin en acımasızı, en kurnazı da olsa dize gelmek zorunda kalır. Örgütlü bir yapı ve kenetlenme ile bir araya gelen bilinçli bir işçi kesimi hak mücadelesinden galip çıkmak için gereken her şeye sahip demektir.

 
Toplam blog
: 64
: 5712
Kayıt tarihi
: 27.06.07
 
 

İnsanım herkes kadar; zengin kadar fakir kadar, kadın kadar erkek kadar, Müslüman kadar Hristiyan ka..