Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Nepal 2

Nepal 2
 

Ölü yakma töreni.


Katmandu’da 2. Günümüz. Otelimizde zengin kahvaltının yer aldığı salona iniyoruz. Melih’in çabasıyla kahvaltıda zeytin ve peynir koymuşlar. Peynir elbetteki yiyorlar ama sabah kahvaltısında yemek kültürlerinde yok..Kahvaltı da çay sütle içiliyor. Eğer çayınıza süt istemiyorsanız black tea diye talepte bulunmalısınız. Ekip eksiksiz kahvaltıda. Yorgunluk atılmış, merak doruk noktada rehberimiz Melih’in Nepal hakkında yazdığı kitap bazı arkadaşların elinde ama bende yok. Önceden satın almışlar, ara sıra bakanlar var ama ben her şeyi Melih’in anlatmasını yeğliyorum. İki gün sonra bu kitabın gezinin başından itibaren elde olması gerektiğini fark edip itiraf ettiğimde Melih ilk sayfasına “Dünyanın çatısından sevgiler” yazıp imzaladıktan sonra hediye etti. Kahvaltı sırasında dünden otelin wifisi kullanıldığından kahvaltısını bitirenler beklerken Türkiye ile iletişim halindeler.

Bizi götürecek aracımız gelmiş ve çoktan otelin önündeki yerini almış bile. Dün akşam otele döndüğümüzde asker selamı ile bizi selamlayan otel girişindeki personel, sabah aynı selamını çakıp, güler yüzle namaste (merhaba) diyerek iyi dileklerini belirtiyor. Ben otelin önündeki Gurka bıçağı satan dükkana bir göz atıp, alacağım bıçağı seçme alıştırması yapıyorum.. u arada kapıda beliren 3. Gözün olduğu yer olarak inanılan iki kaşın biraz üstüne negatif düşüncelerden koruduğuna inanılan kırmızı boyayı kondurup bahşişini istiyor. Bizim kızlardan bir kaçı bu durumu görüp onlar da alınlarına kırmızı nokta koyduruyorlar.

Kahvaltı sonrası saat 09.00’da aracımızla nihayet şehir turuna başlıyoruz. Dün milli bayramları olduğu için daha sakin olan trafikte ilerlemek çok zor ama yavaş seyir, çevremizi daha kolay incelememize kolaylık sağlıyor.

İlk durağımız Budistler için büyük önem taşıyan Bodnath Stupa Tapınağı. Tapınağa yakın bir yere aracımız park ediyor ve kısa bir yürüyüşle tapınağa varıyoruz. Tapınak sade ama oldukça görkemli. Çevresinde soldan sağa 7 kez dönmeniz halinde dileğiniz oluyormuş. Bu sebeple ekiptekiler turlarını tamamlamak için dönmeye başladılar bile. Tapınağın duvarlarında üzerinde dualar yazılı onlarca yuvarlak metalden yapılarak monte edilmiş dua çarklarını çeviriyorlar. Çevirmelerinin nedeni üzerinde yazılı duaların evrene karışmasını sağlamak. Tıpkı her tarafta asılı bayrakların salınımıyla evrene savrulan dualar gibi. Ben tapınağın etrafında 7 kez dönmedim. Belki de dileğimin olmamasındandır.

Hafif yağmur nedeniyle fotoğraf makinamı korumaya çalışıyorum ama çevrede gördüğüm her şeyin fotoğrafını çekmekten de geri kalmıyorum. Tapınağın çevresi hediyelik eşya, tütsü ve tütsü yapımında kullanılan otların satış yerleri ile dolu. Tapınak gezimizin tamamlayıp aracımıza gitmek üzere oradan ayrılıyoruz.

Aracımız sokak arasında olduğu için yolda giderken tavuk satan bir dükkan görüyoruz ve ayakları kesilmemiş bütün halindeki yolunmuş tavuklar açıkta satılıyor. Arkadaşlarımızdan birisinin “ aa tavuğun ayakları var” cümlesine çok gülüyoruz.

Aracımızla Bagmati nehri kenarında Hinduların ölü yakma ayinlerini yaptıkları Pashupatinath tapınağına varıyoruz. Kamerya şeklindeki nehir kıyısındaki yapıların altına yuvarlak iki metrelik odunların üst üste konulmuş yakılmaya hazır halini ve bizden üzerine insan konulmuş olarak yakılmakta olan  halini görmenin şaşkınlığını yaşıyoruz. Yakışın gerçekleştiği her kameryada, elinde uzun demir çubuk olan bir ateş sorumlusu var. O kişi, ölünün kemiklerinin kül haline gelmesine kadar saatlerce sürecek ateşi sürekli kontrol ediyor. Her şey kül olunca nehre süpürülüyor. Et kokusu yok. Duman var. Zira koku olmasın diye ateşin içine özel ot ve koku kullanıyorlar. Daha sonra aynı bölgede yer alan ve henüz ölmüş birisinin nehirde yıkanış, yakma yerine taşınması ve yakma seremonisine de tanık oluyoruz. Bizleri o bölgeye almıyorlar, sadece nehrin diğer yakasından izleyebiliyoruz. Aslında tören son derece uzun ve anlamlı, dakika dakika anlatılacak durumda. .Nehrin öbür tarafında ölüm ve yaşanan acı, bu tarafında ise bunları fotoğraflayan insanlar…

Bu bölge  kendini dünya nimetlerinden çekmiş çalışmayan halkın yardımıyla geçinen Sadhu’ları ilk gördüğümüz yer. O bölgedeki tek gözlü taş mekanlarda yaşıyorlar. Bir tanesi demirden bekaret kemeri takmış dikkatimi çekiyor. Yüzleri ve vücudlarının diğer yerleri beyaz ağırlıkla boyanmış, saç ve sakalları kesilmemiş  yarı çıplak vaziyetteki Sadhular turistlerin fotoğraflarını çekmesini paraya dönüştürmüş ve para istemekten de çekinmeyen kişi olmuşlar ya neyse.

Bölgeden ayrılırken, sonradan yoğun olarak göreceğimiz bir salıncağa gözüm takılıyor. Dört tane 10 metreden uzun bambu ağacını  birbirinden uzak dört ayrı noktaya gömmüşler ve yukarıdan bağlamışlar (Kızılderili çadırı gibi düşünün) Bağlanan noktadan aşağıya ip sallandırıp salıncak yapmışlar. Çocuklar sallanıyor. Pokhara’da gece yarısı Phewa gölü kıyısında bu salıncağa binme olanağım oldu sonradan. Salıncağa binme, öncesi ve sonrası unutamayacağım güzellikteydi…

Yol boyu hediyelik eşya satan dükkânlar ve seyyar satıcıların ısrarlı teklifleriyle aracımıza doğru yol alıyoruz. Bu arada koleksiyonuma yeni baykuş heykelleri almayı da ihmal etmiyorum.

Katmandu tarihini oluşturan üç krallıktan biri olan Bhaktapur’u (Gizli Şehir) ziyaret etmek üzere buradan ayrılıyoruz…

Devam edecek…

 
Toplam blog
: 25
: 400
Kayıt tarihi
: 20.01.12
 
 

1958 doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi babamın subay olması nedeniyle İzmir, Ayancık, Anka..