Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Nepal 4

Nepal 4
 

Tanrıça kumarı Patan


Katmandu gezisine devam ediyoruz. Sabah kahvaltıdan sonra  Budistler ve Hindular için önemli bir ibadet merkezi olan Swayambunath Tapınağına(maymunlu tapınak olarak da anılıyor)gitmek üzere otelden ayrılıyoruz. Tapınağa 365 adet basamak ile çıkılıyor ama biz diğer çoğunluk ziyaretçiler gibi araçla tepenin arkasından tapınağın tepesine kadar gidiyoruz. Budist rahipler 365 basamağın her birinde bir gün kalarak bir yıl sonunda tapınağa ulaşıyorlar. Hikayesi uzun.. Burada hem Budist stubası hem de hindu tapınağı bulunmakta. İlk dikkatimi çeken ise havada daireler çizen atmaca ve şahin kuşlarının çoğunluğu idi. Tapınağın girişinde yer alan havuzun içinde bulunan kaba para atılıyor, parayı kaba atabilirseniz dileğinizin olacağına inanılıyor. Hep birlikte tapınağın tepesine doğru yürümeye çalışırken minik bir maymun Nazik hanımın tuniğine atladı. Ben ise bu saldırıyı kare kare fotoğrafladım. Kısa bir mücadele sonrasında maymun Nazik hanımın tepkisine dayanamayıp bırakıp gitti. Bu büyük bir maymun olsaydı zarar vermesi kesindi. Bu bölgede maymunlara dikkat etmeniz şart. Tapınağın tepesine vardığımız da çok güzel olduğunu görüp etkilendik.  Katmandu ise ayaklar altındaydı. Hava puslu değilse tüm vadinin net fotoğrafını çekebilirsiniz. Tek parça taştan yapılmış olan Buda heykeli ise dikkat çekici. Oraya vardığımızda atmaca ve şahinlerin bulunma nedenini anladım, tapınağın çevresindeki ormanlık alandaki yavru maymunları kapıp besleniyorlarmış.

Tapınakta bir Budist törenine de katılıyoruz. Bazı arkadaşlar burada da dua tekerleklerini çevirerek duaların evrene karışmasına kendileri lehine katkı sağlıyorlar. Tapınaktan ayrılıp, Katmandu tarihini oluşturan üç krallıktan bir diğeri olan (güzellikler şehri) Patan’a doğru yola çıkıyoruz. Yolda Melih bir sürprizi olduğunu ve bu sürprizin de yol üzerinde tanrıça kumarinin biz kabul edebileceği olduğunu belirtti. Tanrıça kumariyi görmek ve bizi kabul etmesi sık rastlanan bir olgu değil. Patan’a varmadan araçtan inerek Patan’a doğru yürürken tanrıça kumarinin bulunduğu eve geliyoruz. Ayakkabıları çıkarıp ahşap bir yapıda ikinci kata dar merdivenden çıkıp küçük bir odada yere oturup beklemeye başladık. Sorumlu kişi geldi bize talimatları verdi. Bunlar; sessiz olmak, tanrıça kumarinin yüzüne bakmamak, konuşmamak, önünde diz çökerek onu ellerinizi birleştirmek suretiyle selamlamak, tanrıça kumarinin kulağınızın arkasına koyacağı uğur getirdiğine inanılan bitkiyi koyduktan sonra ayrılmaktı. Melih de içeri girince 100 rubleden aşağı olmayan bir bedeli tanrıça kumarinin ayağının yanına koymamız gerektiğini belirtti. İnanç/para denklemi her yerde aynı.. Tanrıça kumari yine süslenmiş vaziyette oturuyordu. Zemin topraktı. Sırayla odasına girip denilenleri yapıp çıktık. Kapının önünden de fotoğrafımızın çekilmesine izin verildi. Ziyaret tamamlandı ve alt kata inip ayakkabılarımızı giyip oradan ayrılıp Patan şehrine vardık. Şehir gerçekten görülmeye değer ve çok özel mitolojik hikayeleri var. Alışveriş yerlerine, bakır ve prinçten yapılmış Budist şarkı kasesi diye adlandırılan kasenin satış yerine uğradık yapılan gösteriyi izledik. Metalden kase meditasyon yapılırken de kullanılıyor. Özellikleri çok internetten bakabilirsiniz. Yoga ile de ilgilenen Serpil, tartılarak satılan bu kaseye 250 USD verip bir tane aldı. Çatı katında bir lokantada Patan’ı izleyerek yediğimiz yemek, hem yorgunluğumuzu aldı hem de karnımız doyurdu. Zira daha sonra  Durbar (Hannuman Dokka) meydanına gideceğimiz için bu mola gerekliydi. Yemek yerken herkes Serpil’in pirinç tasını başına geçirip sopasıyla da tasa vurup  çıkan manyetik dalgadan yararlanarak ruhunu temizledi. Hannuman dokka da yine eski bir şehir. Bu meydanın özelliği 1970 li yıllarda Sultanahmet'te toplanan ve Volkswagen minibüsle esrar içmeye buraya gelen hippilerin meşhur ettiği bir yer. Hatta bir kısmı burada kalmış. Burası aynı zamanda yakın tarihte  veliaht prensin kral ve kraliçeyle birlikte 11 kraliyet ailesi mensubunu öldürdükten sonra intihar ettiği sarayın bulunduğu yer. Bu nedenle de saray tamamen beyaza boyanmış. Tüm şehri santimetre santimetre gezdik. Meydanda size rehberlik etmek isteyen rehber çokluğuna şaşmamak elde değil. Gerçekten görülmesi gereken yerler.

Tüm binalar yine ahşap ve müthiş oymalar. Dikkat çeken bölüm ise yıllardır ne yazdığı anlaşılmayan bir tabletin varlığı. Bu tablette ne yazıldığı çözülürse, tabletin altında bulunan delikten süt akacak ve Dünya bolluk ve berekete boğulacakmış. Ben insanlık için çabaladım ama soru öğrenmediğim yerden gelince tabletteki yazıyı çözemedim. Burada, o bölgenin tanrıça kumarisinin evi de var ama kumariyi görme olanağı olmadı. Gurubun bir kısmı araç ile otele gitmeyi tercih ederken Durbar, otele yakın olduğu için biz meydanda kalıp yürüyerek sonradan otele gitmeyi yeğledik. Zira hem Durbar daki hediyelik eşya satılan yerleri sindire sindire gezdik, hem de satıcılarla dolu kalabalık yollardan görüntü keyfi yaşayarak otele kadar yürüdük. Hediyelik eşyalar içinde Buda’nın özel konumdaki heykeli bazı arkadaşların ilgisine mazhar oldu… Yolda yine davullar ziller bir insan kalabalığı içinde tanrıça kumarinin çiçeklerle bezenmiş boş tahtırevanını taşıyan gurubu seyretme olanağımız da oldu. Akşam yemeğini yine otele yakın güzel bir lokantada yedik. Her akşam olduğu gibi yemekler dumanı üstünde geldi... Gece yine bardaydık… Ama sabah otobüsümüzle 150 km yol olmasına rağmen  4-5 saat süreceğini öğrendiğimiz yolculuk nedeniyle dinlenmeyi tercih eden fazla idi.. . 
 

 
Toplam blog
: 25
: 400
Kayıt tarihi
: 20.01.12
 
 

1958 doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi babamın subay olması nedeniyle İzmir, Ayancık, Anka..