Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Nerde benim oyunlarım?

Çoktandır farkettiğim bir eksiklik var sokaklarda, genelde ne kadar sessizleşti bilmem sizlerde farkındamısınız?

Neşeli çocuk sesleriyle doluydu bir zamanlar mahalle araları, her ne kadar bazı insanlar şikayetçi olsalar da bence cıvıl cıvıl neşeli koşup oynayan çocuk sesleri beni hep mutlu etmiştir.

Zaman içinde tıpkı güzel olan bazı değerlerimiz gibi, onlarda yok oldu gitti. Teknoloji, tv derken internetin de yaygınlaşması çocukları kapalı mekanlara adeta hapsetti.

Doğrusu, modern çağda çocuklara sunduğumuz ve onları saatlerce ekran karşısına çivileyen Atari ve bilgisayar oyunlarının çocuklar için yukarıda sayılan yarar ve işlevlerden hangilerini yerine getirdiğini, ne tür katkılar sağladığını doğrulayan görüş ve kuramlar henüz yazılmadı... İnternet kafelerde çocuk ve gençlerin oyun oynarken ne türden yararlı paylaşım ve aktarımlar yaptıkları da henüz meçhul.

Artık sokaklar çocuklar tarafından terk edilmenin yalnızlığını yaşamaktadır.Bu sokaklar sanki kucaklarını çocuklara açmış haykırıp durmaktadır; Haydi Çocuklar Oyuna!

Şöyle bir hatırlamak istiyorum eskiden nasıl oynardık neler yapardık?
Benim en sevdiğim oyunlardan başlayalım;

Herkes tarafından genelde bilinen sek sek oyunu, ilk gidiş bitince sondan başa dönüş yapar. Başta çift ayak gidiş dönüşün ardından tek ayak gider ve tamamladığı karelerin içine ismini yazmaya başlar. Başkasının kutusuna basmadan gidiş dönüşü bitiren oyunu kazanırdı.Özellikle kız çocuklarının vazgeçilmez oyunlarındandı, ahh ahh valla bir kaç kişi bulsam ben bile bu yaşta oynardım.

Mendil kapmaca, ortada mendili tutacak biri seçilir. Sonra çocuklar aldım verdim, ben seni yendim oyunuyla iki gruba ayrılırlar. Çizgilerden çıkış yapan çocuklar arasında mendili yakalayan yakalayamayanı, mendille ebelemeye çalışır.

Sonra yakartop vardı , arada atılan toplar canımı biraz acıtsa da çok severdim.
5 taş , küçük yuvarlak veya düzgün diyebileceğimiz taşlar seçilir baş parmakla işaret parmağı arasından kale yapar geçirmeye çalışırdık...

Misketler, ne güzeldi şimdi hala var mı? bilmiyorum...çeşitli oyun üretirdik onlarla, herkes sahip olduğu o rengarek minik toplardan ne kadar çok olduğu ile övünür durup durup sayardık.

Özellikle kızlar arasında grup halinde oynan ip atlama oyunu, gerçekten bir yarış havasında geçer, en zor hareketleri yapmak için özel çalışmalar yapardık.

Havaların kötü olduğu zamanlarda hangi anne daha dayanıklı ve hoşgörülü ise o evde toplanırdık.

Sessiz sinema, harf belirleyerek oynadığımız isim-şehir-hayvan v.s kelime bulma oyununun tadını unutamam, bu gibi oyunlar kültürel birikime dayalı ve öğrenme içeren oyunlardı.Evcilik oyununu unutmak da mümkün değil tabi, oynarken anne ve babalarımıza sinyaller de verirdik adeta şikayet bildirgesi gibi olurdu.:))

El Kızartmacayı da unutmayalım,
eğer üç kişi değilseniz ve dışarı çıkıp oyun arkadaşı da bulamıyorsanız, işte size İki kişi ile oynanan bir refleks oyunu. Bir kişi ellerini açar diğeri de ellerini onun üzerine koyar. Elleri üstte olan kişi ( ebe ) ellerinin üzerine vurulmadan ellerini kaçırır, vurmayı başaramayan ebe olurdu.

Oyun kızarmış eller ve birinin ağlamasıyla biterdi.
Saklanbaçın verdiği heyecan hala aklımda, ne hatıralarım var kimi komik kimi de biraz korkulu ama olsun... ne olur olmaz yerlere saklanırdık, kise bizi bulmasın diye.

Kimin Eli Kimin Üstünde, köşe kapmaca oynayacak kadar köşe ya da yer yoksa oynanabilecek bir oyundu. Köşe kapmacadaki gibi en az üç kişi gerekir ama ideal rakam 5-6 olurdu. 1 kişi ebe olur ve yerde yüz üstü kapaklanır. Diğerleri ellerini onun sırtında üst üste koyarlar. Ellerin konması bittikten sonra sorarlardı en üstte kimin eli var? Eğer bilirse en üstte eli olan ebe olur, bilemezse, gıdıklamadan cimdiklemeye kadar çeşitli şiddetlerde cezalardan birine çarptırılırdı.

Ne güzeldi bizim zamanımız, şimdiki çocuklar hep yalnız büyüyor, parası olan ailelerin çocukları biraz daha şanslı, hiç olmazsa çocuk yuvalarında kalabalık ortamlarda oyun oynama zevkine varabiliyor.

Oyunların aslında gelecek yaşamımızda bize toplum içinde daha sağlıklı davranışları öğreten eğlenirken birçok kazanımlar sağladığını hatta meslek seçimlerimize de yön verdiğini unutmamak gerekiyor.

Bunu bir eğitimcimiz şöyle açıklamış;

Çocuk oyunları, saldırganlık eğilimlerinin ve enerji birikiminin zararsız bir şekilde kullanım ve yönlendirilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Alan oyunları denilen kategoride çocuklar atlayıp-zıplayarak veya oyun araçları vasıtasıyla bir takım beceriler de geliştirirler. Zihin-kas koordinasyonu, algılama ve tepki verme hızı, kendini yaşıtlarıyla mukayese edebilme ve değerlendirme, oyun yoluyla mümkün olabilmektedir.

Grup halinde oynanan alan oyunlarının sosyal gelişim ve uyum açısından da çocuklara önemli katkıları vardır. Oyunlar içerisinde farklı sosyal roller denenir, roller hakkında yeni bilgiler öğrenilir, kurallar konulur ve uymayanlara yaptırımlar uygulanır. Sosyal etkileşim, duyguların paylaşımı, olumlu veya olumsuz yaşantıların ifade edilebilmesi oyun ortamlarında sıkça görülür.

Haydi Çocuklar Oyuna...

 
Toplam blog
: 351
: 3216
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Emekli olmaya çalışan bir sanatçı,yazmaktan büyük keyif alıyorum. Kocaeli Gölcük' de oturuyorum e..