Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '11

 
Kategori
Anılar
 

Nerde o eski Macunlaar

Nerde o eski Macunlaar
 

-RESİM ALINTIDIR-


Çocukluğum gelir bazen gözümün önüne. Horoz şekeri satan bir yaşlı amca vardı. Başında gri bir kasketi, aynı renkte bir yeleği vardı. Krem rengi gömleğinin yakalarını dibine kadar iliklerdi hep. Kırçıllı bir pantolonu ve naylon siyah ayakkabıları vardı kenarları çatlak, yırtılmaya yüz tutmuş. Sadece bu görüntüsü kalmış aklımda şimdilik. Daha sonra aynı zamanlarda mahallemizden geçen bir macuncu dedemiz vardı. Dedemiz diyorum çünkü aynı kendi dedeme benzetirdim onu.

Mavi bir demir arabası vardı üç tekerlekli. Hani bir zamalar sütçüler dolaşırdı  bisiklet gibi üç tekerlekli arabalarla. İşte onun pedalsız, ayakta sürülen modelindendi. Para haricinde patlamış naylon top, yırtık terlik toplardı kimi zaman . Onları da satıp geçiniyordu herhalde. Kim bilir belki  bazılarından para alıyor muydu bilmiyorum ama bizim mahallede herkes ona naylon verip macununu alıyordu genelde. Yuvarlak teneke tepsisinin içinde 5-6  macun gözü vardı şimdi gözümün önüne getiriyorum da.

Yeşil, kırmızı, sarı, turuncu aklımda kalan macun renklerinden. O macunu tahta çam çubuklara dolardı sündüre sündüre. Mis gibi kokan o çam çubuk ve macun bizi mest ederdi. Çocukluğumuzda en büyük eğlencelerimizden biriydi macun almak. Görünce gözlerimiz parlar, en sevdiğimiz top oynama işini bile bırakır macuncu dedemize koşardık. Ne günlerdi... Ne günlerdi derken aklıma bu macun olayının perde arkasını tarihini kurcalamak ve hatırlamak geldi sizlerle paylaşmak adına.

*** İstanbul’un sokak satıcılarından en bilineni idi macuncular. Çocuklar, dört gözle beklerdi yolunu macuncunun. Baharat ve meyvelerden yapılan yumuşak ve yapışkan bir şekerleme olan macun, tahtadan çubuklara sarılarak satılırdı. İstanbul’da sokak sokak dolaşarak macun satan bu satıcılar zaman içinde yok oldular. Artık Anadolu’da çocuklar gözlemekte macuncuların yollarını.

Yazar Osman Cemal Kalygılı’nın 23 Ağustos 1933 tarihli Yedigün Dergisi’nde yayımlanan, macuncuların klarnet çalıp müzik yaparak dolaştığı günleri anlattığı “ İstanbul’un artık kaybolan tipleri : Macuncu “başlıklı yazısından bir bölümü okuyalım. . .

“ Kim Âdet etmişse iyi etmiş ! Yüzlüğü, yahut çeyreği toslayınca insanın hem ağzı ballanıyor, hem kulakları ! Alaturka mı istersiniz, alafranga mı, yoksa alacaz mı ? Macuncuda hepsi var ! Eskiler, alaturka havalardan pek şaşmazlar, yalnız arasıra canları istedikçe alaturka bozması, alafranga azmanı, melez kantolarla müşterilere çeşni kiraz ederlerdi. Şimdikiler ise hiç durmadan oradan oraya atılıyor ve hangi telden istenilse çalıyorlar. Geçen gün, bir tanesine Iğrikapı taraflarında rasladım. Kendi, klarnetle ‘Sase Pari’yi üflüyor, yanındaki yerden yapma, delişmen yamak da elindeki porsuk tefle ustasına tempo tutuyordu. Ya bu iki ahbap çavuşun peşlerindeki bir alay Karazağ cücüğüne ne dersiniz? Onlar da yalın ayak başı kabak bu ahenge ayak uydurmuşlar, hem oldukları yerde zıplıyor, hem de el çırpıyorlardı. ( ... )

Daha evvelleri çalgılı macuncular boru kullanırlardı. Boru dediğim, dört perdeli küçük sarı piston, yani bandolardaki büylü...  Klarnet, keman, ut filan sonra ortaya çıktı. Bu pistonlu macuncular da kâh şarkı, kâh çiftetelli, kâh kanto, ve kâh kısa kısa muzıka marşları ile dolaşırlardı. O zamanlar pek moda olan İspanyol Marşı yahut Maçiç... Hatırımda kaldığına göre yeri uçmak olsun, çok saygı değer ustam Ahmet Rasim bey İstanbul’u gösteren bir yazısında o zamanki borulu bir macuncuyu iki satırla şöyle tasvir eder :

Fistanakino biçim biçim

Ölüyorum senin için !

Maaaaacuun !  “ *

Ne güzel yazmış Yazar Osman Cemal Kalygılı değil mi macunseverler?  Bizim macuncu dedemiz de çok güzel macunlar satardı ama borulu macuncular gibi müzikal yapmazdı sadece macununu satardı, ekmek parası peşindeydi, garipti. Büyük bir ihtimalle yaşamıyordur şimdi ama hep aklımda kalacak o macuncu dedem. Belki şimdiki zamanlarda AVM lerde satılıyor ama eskisinin yerini tutmuyor plastik çubuğa sarılarak satılanlar. Hani derler ya “ Nerde o eski bayramlar “ .  Ben de diyorum ki ; “nerde o eski macunlar ? “ . . . .

Sevgilerimi sunuyorum ve temennim İnşallah hepinizin ağzının tadı eski macunlar gibi güzel olur.

        Gökhan Cenker

*** Alıntı Kaynak : Atlas Tarih / Sayı : 09 EKİM-KASIM 2011

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..