Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '11

 
Kategori
Yılbaşı
 

Nerede o eski yılbaşı eğlenceleri?

Nerede o eski yılbaşı eğlenceleri?
 

İşte yeni bir yıl daha hızla yaklaşıyor kaçış yok!
Üzgünüm, "seneye görüşürüz heh, hee, yihhuu" falan gibi abartılı sevinç gösterilerinde bulunmayacağım bu defa!
Sadece onu karşılamanın biz orta yaşta olanlar için gittikçe sakıncalı bir hal almaya başladığından bahsedeceğim kısaca!

Öyle ya, gençlere ayak uyduramayacağımıza göre bizlere ev hapsi gözüküyor her defasında.

Oysa eskiden hep birlikte yaşanırdı özel günler!

Çocuklar ekmezlerdi annelerini babalarını!

 

Neymiş efendim güya devir değişmiş miş!

Hadi ya, sanki asırlar geçmiş aradan!

Yani o çok bilindik eski kafalı iması!

Açıkça denilmek isteniyor ki kırın bacağınızı oturun evinizde.

Peki, ne yapsınlar bu durumda?

Can sıkıntısı çekiyorlar ister istemez.

Anılarını tazelemekten başka çareleri kalmıyor.

Başlıyorlar geçmişi kurcalamaya.

Ne de güzeldi o yıllar derken çok eski değil, yaşlarının yarısı kadar yıl öncesinden bahsediyorlar.

 

Yılbaşı gecesini beklemek heyecanı daha on gün öncesinden başlarmış.

Pazardan alınan o kocaman kalçalı köy tavuklarının yanında şimdiki hindiler civciv gibi kalırmış!

Bahçede yakılan maltız üzerinde bir güzel pişirildikten sonra yeme de yanında yat!

Ama ille de pilav üzerinde ve turşu eşliğinde!

Hele ki soba üzerinde pişirilen sıcak kestanelerin tadına doyum olmazmış.

İğde, kırık leblebi ve keçiboynuzunun lezzeti bir başkaymış!

 

Dışarıda lapa lapa kar yağarken etraflarında gülen yüzleri görmek onların içini ısıtırmış.

Tahta radyo’dan cızırtıyla yayılan Özay Gönlüm’ün türküleri baş tacı sayılırmış!

Dedeler nineler ise gece onikiye kalmadan cumburlop yatağa!

Ne yapsınlar üstüne üstlük bu gece bir yaş daha büyüyecekler garipler!

 

Şimdi ki gençler bizleri de öyle sanıyorlar zahir!

Yok daha neler!

Düpedüz yalan yahu!

Kaçın kurasıyız biz?

Eski çamlar bardak olmadı daha!

Dökülmeyi bekleyen kurtlarımız var içimizde!

 

Geçen ay komşunun düğününde fıkır fıkır kaynattık valla!

Bir piyanist şantör döktürüyordu sahnede!

Oooo mobilyacı Mehmet Beyler sizde mi buradaydınız efendim?

Bugünkü ilk şarkımız size gidiyor, kabul buyurun lütfen!

Hobaaaa!

Her gece barda gönlüm hovarda, çalsın sazlar oynasın kızlar!

Elleri görüyüm, kalçalar foraaaa!

Hemen arkasından da oy fistanlım kaytanlım!

Hüdayda, beşyüzlira gaptırdım bir ayda!

Hele zıplayıver çekirge demeleri yok mu?

Hadi sen ol da dur durabilirsen!

Oynamaktan ayaklarım şişti belim koptu!

Nabeeer?

 

Neyse boş yere ısrar etmenin faydası yok bu durumda!

Hadi gidin tepinmenize bakın siz!

Torunlarımıza bakarız biz!

Nöbetçi kreş vaziyetleri yani!

 

Ne yapalım, zorla değil ya!

Çaresiz her gece olduğu gibi bu gece de yorganı kafanın üzerine çekmek var.

Hayatın her daim bayram olması gerekliliğinin hayallerini yeni baştan kurmak var!

Ama kurulacak hayal kaldı mı ki?

blognot; Kurgulamaya çalıştığım konunun konumumla ilgisi yoktur, ama şimdilik tabi :))

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..