Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '08

 
Kategori
Komşuluk
 

Nerede O Güzel Komşular?

Nerede O Güzel Komşular?
 

........yok SEN-O artık, tek özne var , BEN!...


Hiç akılcı mı özlem duymak, istemek köhnemiş maziyi... Hani ileri gitmek, yol almak varken daha iyiye; aydınlığı ve daha güzeli istemek varken... Nedendir gittikçe çoğalarak daha da çok istemek; tozlanmış saatleri anımsayıp içlenmek, yuvarlanıp hüzünlerde, biraz da ağlamaklı mahzun, yitirmek yavaşça güzelim yaşam meserretini. Neden anlamsız artık, külüne muhtaç olduğumuz, hatırına ev aldığımız o pudra şekeri komşular? Nerelerde "bahane kahveler"?... Hangi kör kuyularda yitip gitti, ne kahve, ne kahvehane istemeyen muhabbetle sarmaş dolaş gönüller? Nasıl yitirdi zamanımızda değerini o sözler... Nerelere gömüldü, içi dolu, anlam, düşünce ve sevgi yüklü o güzelim kavramlar!

Uygarlaştıkça yabanileştik. Taş devrindekiler gibi herkes avlamak, sahiplenmek derdinde...Artık yardımlaşmayı, alıp vermeyi -bencilce isteklerimiz dışında- aptallıkla eşitledik. Aptal verir, yardım eder, enayidir... Almadan vermez, hatta hiç vermez kara vicdanlı akıllılar... Hoyratlar!...

Aynı kapıdan girip aynı merdivenlerden çıkan, birbirlerine bırakın selam vermeyi, gülümsemeyi; birbirine bakmaktan bile kaçar olmuş insanlar! "Aman konuk gelmesin" diye evde yokmuş gibi karanlıkta yaşar olmuş insanlar! Kapanmış çelik kapılar, kilitler vurulmuş üst üste. Ne sevinçlerimizle coşma, ne acılarımızla ağlaşma kalmış. Unutulmuş kristal şekerlikler, misafir cigaraları, kırmızı uçlular, baharlar, gelincikler...

Dinlemekten çok konuşmayı seven zavallı biz... Biz, birlikte ağlayıp, gülmeyi hepten unutan biz!.. Biz, süpüren yaşanılası gelenekleri, örfleri, adetleri; örümcekli yürekleri sağırlaşmış zavallı aptallar! Yaşananamaz oldu artık panayırlı bayramlar. Kapıyı çalan mahçup çocuklar. Kırıldı, çöpe atıldı o kristal şekerlikler, pala bıyıklı bekçi babalar, veresiye defterli köşe bakkallar, aba formalı çöpçü amcalar, kayboldu kapıyı çalan postacılar. Apartman girişlerindeki posta kutuları doluyor artık icra kağıtları ve kazıklı faturalarla.

Onsekiz daireli ortak yaşam alanında bırakın bayramlaşmayı, farkında bile değiliz birbirimizin. Komşunun komşuya artık gereksinimi yok, "merhaba!" zulüm. Kalabalık içinde yapayalnız yaşamayı biz seçtik... Yalnız ölüyoruz, elimizde cep telefonuyla. Sinyal sesinden sonra not bırakıyoruz, geçmiş güzel günlere, "İyilikten maraz doğar", "Cehenneme giden yol, iyi niyet taşları ile döşelidir" sözlerini yerleştirdik kafamıza, yüreğimize sevginin yerine öfke, kıskançlık, kötülük tohumları ektik, suladık, çoğalttık, büyüttük ne acıdır ki.....

Elimizi uzatmak bile zor geliyor artık, nerede elele tutuşup, omuz omuza verip haykırmak sevinçleri, karşı durmak haksızlıklara, kötülere, hayınlara... Hımbıllık çökmüş omuzlara.

"Sen", "O " özneleri yok artık insanların yaşam defterlerinde.... Tek özne var;
BEN BEN BEN....

 
Toplam blog
: 288
: 1185
Kayıt tarihi
: 18.01.07
 
 

Kendi halinde yazar, çizer, çapraz bulmaca çözerim. İki yüzyıl, bir binyıl gördüm. En sevdiğim hoca ..