Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Neredesin Ey GÜZELLİK?

Neredesin Ey GÜZELLİK?
 

GÜZELLİK: CANA CAN KATAN ÖZELLİK

Güzellik cana can katan bir özelliktir. Güzeli görmek, özümsemek, benimsemek için güzel bakmak gerekir. Güzellik bakanın gözündedir, yüzünde değil, özündedir.

“Kuyu dibinde kuyu

Kuyunun yoktur suyu

Güzellik neye yarar

Güzel olmazsa huyu”.

Huy özümüzün dışa yansımasıdır; Güzeli daha hoş, daha cana yakın yapar. Huysuz kişi ne kadar güzel olursa olsun bir süre sonra can sıkar. Güzel kimdir, nasıldır, nasıl olmalıdır? Bu kişiye, kişiliğe, zevke, anlayışa göre değişir. Atalarımız, “gönül kimi severse güzel odur” demişlerdir. Demek ki bir şeyi güzel bulmamız için sevmemiz gerekir. Özdemir Asaf da bir şiirinde,

“Güzel, o benim sevdiğimdir/ Bunu o bile değiştiremez” diyor.

Âşık Veysel de, “Ben güzele güzel demem/ Güzel benim olmayınca”, “Güzelliğin on para etmez/ Bu bendeki aşk olmayınca” diyerek bir gerçeği dile getiriyor.

Bir türküde, “Urfalıyım ezelden, gönül geçmez güzelden”, bir başkasında, “Bize Harputlu derler/ Biz güzeli severiz” deniliyor. Güzeli sevmek için oralı ya da buralı olmak değil insan olmak gerekir.

İnsan güzeli sevdiği gibi onu korur, kollar, daha güzel olması için çalışır, kem gözlerden sakınır. Güzellik doğal olmalıdır doğa gibi. Yapma güzellik yapmacıktır, bizi bir süre sonra oyalar ama zamanla boyası dökülür, içyüzü ortaya çıkar, sahte olduğu belli olur.

Kimi güzeller güzelliklerinin hep süreceğini sanıp gururlanırlar. Oysa atalarımız, “Malına güvenme, bir kıvılcım yeter; güzelliğine güvenme, bir sivilce yeter” demişlerdir. Jose- Maria de Heredia bir sonnet’sinde böyle güzellere şöyle sesleniyor:

“Gelip Ronsard, Seine’de ya da sarı Loire’de,

Ölümsüz etmeseydi sizi bu dünyada, acaba

Kim ederdi lafını sizin de yaşadığınızın?”

Bir şair genç ve güzel bir kıza tutulmuş, her fırsatta ona olan aşkından söz ediyor, onun için şiirler yazıyormuş ama güzelliğiyle gururlanan kız şairin aşkıyla oynamaktan zevk alıyormuş. Bir gün şairimiz gene kendisine yaklaşmak isteyince şuh bir kahkaha atmış, Ahmet Haşim’in ünlü, “Ateş doludur tutma yanarsın/ Şu karşındaki gülgun piyale” dizelerini anımsatırcasına, küçümseyici bir tavırla, “Fazla yaklaşma, ateşimle yanarsın” demiş.

Şair onu şu dizelerle yanıtlamış:

“Güzellik ateşin sönünce

Çevrende dolaşan hayranların

Elini ayağını çekince

Sen de beni mumla ararsın!”

Mağrur olmak iyi bir şey değildir. Padişahlara bile, “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” denilmiştir.

“Arpa buğday çeç olur

Güzeller güleç olur

Güzellerin güleci

Her derde ilaç olur.”

**

Güzelliklere ulaşmak için çaba gösterelim, taşlara, dikenlere aldırmayalım. Güzellikleri boğmaya çalışan ayrık otlarını ayıklayalım, çamuru, kiri silip süpürelim, baktığımız yeri çiçeklere bürüyelim, güzellikleri çoğaltmayı sürdürelim, yılmadan, bıkıp usanmadan bu güzel yolda yürüyelim. Şunu da unutmayalım: Güzellik güzel bakanın, güzellikleri koruyanın hakkıdır. Güzellikler sunan, güzellik simgesi doğaya iyi bakalım.

Bizi güzelliklerle buluşturan, güzelliklere ulaştıran sanatçılardır. Onlara gereken saygı ve sevgiyi göstermeli, değerlerini bilmeli, anlamalıyız. Göremediğimiz, farkına varamadığımız güzellikleri onlar gösterir, anlatır bize. Gençliğimde bir dergide güzel bir cami resmi gördüm. Neresi olduğunu merak ettim, altındaki yazıyı okuyunca orasının her gün önünden geçtiğim Şehzadebaşı Camii olduğunu gördüm. İşte sanatın gücü budur!

Sevda olmasaydı

Gönüle dolmasaydı

Dünya neye yarardı

Güzeli olmasaydı?”

Erhan Tığlı

erhantigli@mynet.com

*******************

 
Toplam blog
: 776
: 600
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Emekli edebiyat öğretmeniyim. Yazı ve şiirlerim çeşitli gazete ve dergilerde çıkmaktadır. 20 kita..