Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Nereye böyle; selamsız, sabahsız?

Nereye böyle; selamsız, sabahsız?
 

Resim: Milliyet fotogaleri.


Umut yok mu gelecekten? Olmayacak mı gerçekten? Söylesene; hiç kimse kimseyi sevmeyecek mi yürekten? Dost eli uzanmayacak mı harbiden? Hiçkimse omzunda bir dost eli görmeyecek mi aniden?

Dar bir deniz koyunda ıssızlığın çığlığa dönüştüğü sessiz mekanlardaki yalnız insanlar gibi; hiçkimse sevilmeyecek mi çıkarsız ve sevmeyecek mi umarsız? Nefretinden, kininden, aşkı ve aşık olmayı reddedenler gibi; kimse gülmeyecek mi sevdiğini görünce, unutulacağı mı doğacak içine göçüp gidince; kısacası, ölünce?

Dünya dönüyor, hayat devam ediyor. Yaşamak; yaşamak ne güzel şey... Bu tür klasik sözlerin, demode cümlelerin öznesi olmaya devam mı edeceğiz? Bir gün de klasik olmayan, son moda bir söz, bir şarkı, bir şiir okumayacak mıyız? Bir gün de monoton dünyada mono olmaktan uzaklaşıp, tonlarca ağırlığındaki güzellikleri omuzlarımızda taşımayacak mıyız? Elimizdeki zamanı düşüncesizce harcarken, acımasızca akıp giden zamanın içinde sürüklenirken, sarılacağımız kurumuş bir ağaç mı olacak? Ya da kuru bir ağaçtan farksız, karşımızda öylece duran sevgisiz insanlardan mı medet umacağız? Hiçbir zaman yeşermesi mümkün olmayan sevgi taneleri ile mi uğraşacağız hep?

Koşuyoruz geleceğe, ister istemez. Koşmak zorundayız, öyle diyorlar... Biz koşmasak da kovalıyor hayat. Mecburen kaçıyoruz geçmişten, gelecekte bizi nelerin beklediğini bilmeden...

Paranoyak olmuşuz ya sevgiden yana: Bizi sevenleri fark etmeden ya da fark ettiğimiz halde karşılık vermeden; yani kimseyi sevmeden; sevsek de belli etmeden... Koşuyoruz geleceğe ne olacağını bilmeden!

Bazen ne olursa olsun durmalı aslında. Arada bir soluklanmalı, geride kalmayı da göze almalı. Hedefte ne olduğunu bilmeden koşmaktansa, gözümüze görünenler olmalı öncelikli hedefimiz. Bilerek yaşamalıyız. Görerek ve severek... Elimizdekilerin değerini bilmeli, yanımızdakilerin farkına varmalıyız, gerekirse onlara sıkıca sarılmalıyız. Körü körüne koşmaktansa, yavaş ve emin adımlarla hep birlikte yürümeliyiz bitiş çizgisine doğru. O zaman, ipi göğüsleyenlerden daha fazla şeye sahip oluruz. Belki adımız tarihe geçmez ama, tarihte yaşamış mutlu bir figüran oluruz!

 
Toplam blog
: 301
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.05.07
 
 

"1988 Adana doğumluyum. Oldukça başarılı bir öğrencilik serüvenimin ardından eğitimimi noktaladım..