Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Nereye gidiyoruz?

Nereye gidiyoruz?
 

İKİ KARDEŞ UYUYOR Araban 2007


OSMANLI Devleti ile birlikte başlayan: Meşrutiyet, Batılaşma, Çağdaşlaşma, İnsan Haklarına saygılı Demokratikleşme sürecimiz sonunda ''bazılarının içeriden bazılarının da dışarıdan'' yönlendirmekten çekinmediği TERÖR odaklı huzursuzluk artık ülkemizdeki bütün kafaları meşgul etmeye başlamış bulunmaktadır.

Gelinen bu aşamada NEREYE GİDİYORUZ? Kim kiminle NİÇİN inatlaşmaya başlamıştır? İnsanlığın bir kaderi olarak binlerce yıldan beri ''farklılıklarına rağmen yanyana yaşayanlar''dan bir bölümü bu kadar mı GADDAR bu kadar mı ANLAYIŞSIZ bu kadar mı GÖZÜ DÖNMÜŞ bu kadar mı DİNDEN İMANDAN kopmuş olabilir? Yaşamakta olduğumuz demokrasi bu gibi kabalaşmalara ne kadar izin verebilir?

OSMANLI Devleti içerisindeki ERMENİ yurttaşlarımız da bir avuç kışkırtmacının silahlı, bombalı saldırıları ile töhmet altında kalmışlar; bazı yabancı ajanların da kışkırtmaları ile ne yazık ki 1915 Olayları gibi bir açmazın içine düşülmemiş midir? Oysa dil ve din farkı dışında hiçbir farkımız olmayan ERMENİLER bugün de aramızda olsaydılar T.C. daha güçlü olmaz mıydı? Sonuçta bana göre, yaşananlardan ne TÜRKLER ne de ERMENİLER kârlı çıkmıştır.

Bir karşılaştırma yapmak anlamında: ABD'de HİNDİSTAN'da MEKSİKA'da KANADA'da İSPANYA'da BULGARİSTAN'da YUNANİSTAN'da ÇİN'de ENDONEZYA'da din, dil, lehçe, ağız, şive, kültür, ırk ve renk farklılıklarına rağmen NEDEN BU ÇAPTA BİR TERÖR ortaya çıkmıyor? Bu ülkelerde bir ''ayrılıkçı TERÖR ortaya çıksa'' yaşanacak olanlar o ülke ya da insanlık için ''çok yerinde, özgürlükçü ve haklı bir eylem'' olarak mı kabul edilecektir?

Atalarımızın 'teşbihte hata olmaz'' sözüne sığınarak şunları yazmak istiyorum:

ABD'de yüzyıllarca köle olarak ezilen, horlanan, ayrımcılığı her alanda tadan, haşa ''köpek derekesinde'' görülen ZENCİLER İnsan Hakları baş savunucusu ABD'ye karşı hangi TERÖR EYLEMLERİ'ni gerçekleştirmişlerdir? Ne olur AMERİKA'da ZENCİ MÜSLÜMANLAR ile Aleks Haley'in yazmış olduğu MALKOM X adlı dev eserleri okuyunuz. KÖKLER dizisi ile KÜÇÜK DEV ADAM, ORMADAKİ IŞIK ibi bin kadar başka filmleri yeniden gözünüzün önünden geçiriniz. Tım Miks, Teksas, Kinova gibi çizgi romanları bir kez daha hatırlayınız.

Ülkemizdeki KÜRT YURTTAŞALARIMIZ ile onlar arasında hangi bağlantılar kurulabilir, söyleyin, yazın ne olur! Belki Ahmet TÜRK ile Aysel TUĞLUK anlamaz ise umarım Hasip KAPLAN ile bir kaç arkadaşı anlar.

Batı'dan estirilmekte olduğunu sandığım ayrılıkçı partileşme sürecine T.C. Kanunları çerçevesinde Katılımcı Demokasi Partisi adlı bir parti kurarak katılmış olan eski Bakan Şerafettin ELÇİ de yeri geldikçe haklı eleştirilerini, hiçbir şiddet vurgusu yapmadan sürdürecektir her zaman olduğu gibi.

OSMANLI DEVLETİMİZ'in o çöküş yıllarında ERMENİ OLUŞUMLARI çerçevesinde ÇÖKÜNTÜDEN YARARLANMAK isteyen Osmanlı dönemi KÜRT İLERİ GELENLERİ bilindiği gibi Batı'da olduğu gibi KÜRT HALKI içerisinde ikinci Lawrence olarak içimize yollanan Binbaşı NOEL ile arkadaşları gerekli siyasi ve silahlı desteği bulamamış, hevesleri ve hayalleri ile birlikte tarihin yok oluşlar vadisine uçup gitmişlerdir.

Siyasilerce ve bazı araştırmacılarca sebeplerine inilmediği ya da siyasilerin ÇOK YÖNLÜ çözümleri bir yana bırakarak; yalnızca Güvenlik Güçlerini kullanmakta olduğu TERÖR adım adım bizden daha ne KOPARMAK istiyor?

Ne yazık ki en küçük bir kıvılcımda işi kavgaya dönüştürmekte pek mahir olan siyasilerimiz KÜRT YURTTAŞLARIMIZ için aklı başında hiçbir ÇAĞRI yapabilmiş olmadıkları için TERÖR dahil en olmadık gelişmeler içinde yüzüp duruyoruz.

Artık anlaşılmıştır ki 'pekeke' ile onun siyasi uzantısı 'detepe'(DTP) adlı oluşumlar TÜRK VARLIĞI için olduğu kadar içerisinde KURMANÇ, SORANİ, GORANİ, KARAKEÇİLİ ve LORİ halklarını da kapsayan KÜRT VARLIĞI için de ÇOK ZARARLI bir sürecin içine girmiş bulunuyorlar. CUMHURİYETİMİZ'in demokrasi çığırının nimetleri kapsamında KİM KİMİ AYIRDI şu ana kadar?

Tarih şahittir ki YÜCE TÜRK MİLLETİ birlikte yaşamış olduğu TÜRKİYE topraklarındaki topluluklar ile zorunlu olarak var olması gereken ilişkiler kapsamında:

Kiralama, satın alma, ortaklık kurma, işletmeler açma, evlenmeler, eğitim öğretim, siyasete atılma, göç etme, denize girme, uçağa trene binme, lokantalara girme, bağda bahçede ormanda tarlada çalışma, bir yerlerde çadır kurma, yöneticilik, iş arama, ihracat ithalat, pazarcılık, müteahhitlik, askere alma, partilere ve sendikalara üyelik gibi alanların hangisinde ayrımcılık yapılmıştır?

Ayrıca yürürlükteki hangi kanunuda ''ırk, renk, cins, mezhep, dil, şive, ağız, bölge, köken ayrımı'' yapılmaktadır? Böylesi bir ayrımcılık yapılması imparatorluklar kurmuş olan bir ahfadın torunları olarak bize hiç yakışır mı? Mevzi olarak ortaya çıkmış olan bir kaç olumsuz durum da sanırım çevrenin sağ duyusu ile ortak paydalar üzerinden çözüme kavuşturulmuştur. Bir de bu gibi küçük çatışmalar ile sürtüşmeler içerisinde bazı çıkar çatışmaları ile namus kaygıları olsuğunu da gözönünde bulundurmak gerekir sanırım. Kendi adıma söyleyecek olur isem: Doğulu KÜRT bir yurttaşımızdan alışveriş yapmak hoşuma gidiyor. Çünkü yıllarca aralarında dolaşarak belgesel diziler çekmekten dolayı olsa gerek; onlarla çok daha şirin bir TÜRKÇE konuştuğuma inanıyorum.

Ancak BATI'nın özellikle OSMANLI Devletimiz'in EGEMENLİK alanları içindeki CEZAYİR, TUNUS, TRABLUSGARB(Libiya- LİBYA), MISIR, BALKANLAR ile ORTA DOĞU'da uygulayageldiği ''AYIR BUYUR'' adlı çok yönlü ''SİYASİ AÇILIM'' geçen yüz yıllık süreçte de sık sık görülen TÜRKİYE SINIRLARI İÇERİSİNDE ''ayrılıkçılık tohumlarını daha bir yeşerterek'' şimdi de TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'ni tepetaklak alaşağı eylemek istemektedir.

Ne ki AŞIRIYA GİDENLER de zamanı geldiğinde karşılığını görmüşlerdir. Bana göre öncelikle yapılması gereken şu: Kitle iletişim araçlarından yapılan yayınlardan anladığım kadarı ile AYRILIKÇILIK, BÖLÜCÜLÜK, EMPERYALİZME TESLİM OLMAK gibi eğilimler gösteren DTP Milletvekilleri tez elden TBMM'de MİLLETVEKİLİ YEMİNİNİ yeniden İÇMEK ve yeniden MİLLETE HAYKIRMAK ZORUNDADIRLAR. Bunun zamanı gelmiştir artık.

TÜRKİYE unutmayalım ki İNGİLİZLER'ce kuruluşundan bu yana pek çok olumsuzluklarını bildiğimiz ve zaman zaman da bize karşı maddi ve manevi yönlerden direnmiş olan IRAK değildir!

IRAK'taki durum şu: Altı yılda bir milyona yakın IRAKLI ülkede NÜKLEER SİLAHLAR ile 11 Eylül Saldırısı'na bağlı olarak El Kaide'yi ARAMAK bahanesi ile ''yapay olarak çıkartılmış olan çatışma ortamında'' hayatlarını kaybetmiştir! Bu ne demektir bunu anlayabilen var mı? Unutmayalım ki BU ÜLKE daha dün zorla ve hiyle ile kendisinden koparılmış olan IRAK ile SURİYE değildir. Olmamıştır ve olmayacaktır da. Bu konuda Hükümetimiz ile TBMM'miz gereken her türlü tedbiri alacak ve gerekenleri de yapacaktır, diye düşünüyorum.

Ne ki bazı iyi niyet gösteri(ş)leri ile DEMOKRATİK AÇILIM bazı kesimlerce bir AYRILIK TÜRKÜSÜ'ne girizgâh olarak anlaşılmakta ve sade vatandaşa gereksiz yere yanlış hedefler gösterilmeye çalışılmaktadır.

Oysa içinde Liberal Aydınları da barındıran aynı kesimler her nedense: TOPRAK AĞALIĞI, FEODAL DÜZEN, YAYGIN ve ÖRGÜN EĞİTİM, OY VERME, SİYASİ PARTİLER KANUNU, PETROL YASASI, GÖÇ, DİL, çevre ve oymak özelliklerine göre değişiklikler gösteren LEHÇE ve AĞIZ gibi konulara hiç değinmezler! Ayrıca ortak yönlerimizin çokluğunu da içeren en az bin yıllık YANYANA YAŞAMA BİLİNCİ ile İnsan Haklarına dayalı olunmasına gayret gösterilen bu süreçte yurttaşlar arasındaki eşitlikler gibi konuları hiç değerlendirmeye almıyorlar, bence.

Aşağıdaki alanda yer alan HEY KÜRTLER NEREDESİNİZ? başlıklı yazıda bir tarih uzmanının kısa bir kaç çağrısı var. Aynı alanda BOSNA HERSEK, İRAN ve KÜRTLER konularındaki diğer yazılarını da okuyabileceğiniz genç yazarın TARİH BİLİNCİ ile yazılmış yazılarına ek olarak yapmış olduğu bu çağrıya ben de katılıyorum. Uygun olduğunuzda okumanız gerekir diye düşünüyorum.

http://blog.milliyet.com.tr/Hey_kurtler_neredesiniz_/Blog/?BlogNo=210060&rn=26

İnanın arkadaşımızın değinmiş olduğu konuları tarihe de düşkün bir toplum bilimci olarak iyice düşününce ben ürperdim. Genç yazar bazı olası olumsuzluklar yanında yapılması gereken bazı davranışları da sıraladıktan sonra diyor ki:

''... Ya sağduyu kaybolursa?... Ya ayrılık alevlenir de İstanbul'a İzmir'e Antalya'ya giremez hale gelirseniz?... Ne çok ihtimal var! Hey Kürtler neredesiniz?''

Sorunlar bizim içindir.

Her sorun da hukuk içinde sabırla çözülür. Sorunlar kargaşa yaratarak, aba altından sopa gösterilerek, birlerinin sırtınızı sıvazlamasına dayanılarak değil barış ve huzur uzlaşılarak içinde çözülür.

Unutmayalım ki ''çözümsüzlük'' bir anlamda, hiç de ''yok olmak'' demek olmayan ÖLÜM karşısında içine düştüğümüz ACZ içerisinde bir nebze de olsa vardır. O an da elinizi kolunuzu bağlayıp DUA'ya yönelmekten, mütevekkil olmaktan başka çare var mıdır?

Sağlık esenlik içinde nice güzel günler bizimle olsun.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..