Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '13

 
Kategori
Güncel
 

Nereye gidiyoruz?

Nereye gidiyoruz?
 

Vur kaçlı nice terörist saldırılarının ardından Habur, Uludere, Oslo-Ankara ile Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi de ağlanılacak ve ibret alınacak ne kadar çok özler taşıyor değil mi? Son Nevruz gösterileri baştan sona birer Teröre de Teröriste de övgü içerikleri taşıyor.

Ergenekon savcısının iddiaları hangi silahlı çatışma, işgal, müsademe ve haddini aşan konuşmalar bakımından öne sürülmüştür, anlamak gerçekten çok zor. Oysa görüyorum ki yaşanılan bütün olaylar ve girişilen bütün pişmanlık uygulamaları, merhamet ve barış çabaları hep Silahlı Siyasete yaramıştır.

Olaylar öyle kurgulanıyor ki iktidar sürekli geri püskürtülüyor; terörist başının istekleri öne çıkıyor. L. Zana barış elçisi oluyor. Ayrılıkçılık tohumları öyle besleniyor ki bakıyorsunuz Terör Örgütü yüz binlere BDP de %15'e ulaşıyor! Belki denilecek ki o kadar çoklardı ki! Aradaki terör, vur kaç saldırıları, Paris katliamı, uyuşturucu, propaganda, ihaleler, yurttaşlık, Türk varlığı, Kürt varlığı, Laz varlığı, kültür, göç, kentleşme, kültürleşme, ayrımcılık, ortak dil, tek vatan, tek bayrak, ortak dil, ağız, lehçe, etnisite, millet, milliyetçilik gibi kavramalar da kaynadı.

Anlaşılan o ki İmralı’daki terör elebaşısı müebbet mahpus oradan bütün Terör saldırılarını yönetiyor muş da haberimiz yokmuş! Şimdi onunla siyasi uzantılarının Basrış Koşulları çerçevesinde bir anlaşmaya doğru yol alınmakta olduğu söyleniyor.

Bence Pişmanlık Yasası gereğince Terör Örgütüne bağlı olsa bile 'teslim olan' kişiler gerekli işlemlerden ve iş, toprak, ev gibi gelecek garantilerine de bağlı olarak aile ocaklarına dönebilmelidir. Yıllardan beri:

'Evine dön! Suçlu olanlar seni kadırıanlar, seni dağa bayıra yönlendirenler ile sana emir ve silah verenlerdir. Onların yanında tez elden ayrıılarak evine dön! Sen masumsun!' çağrısı yapıldı mı hiç?

Ya ne yapıldı; sürekli olarak askeri ve polisiye tedbirler ile 'oluk gibi' kan döküldü ne yazık ki! Ne evine dön çağrısı ne de onları dağlara yönlendiren hukuki ve iktisadi alt yapılar ile aşiret ve kabile ilişkilerinin yanı başındaki Toprak Ağalığı (feodalite ilişkileri ve egemenliği) ortadan kaldırlamadı. Toprak Ağalığı çağdaşlaşamamak ve 'kula kulluk etmek' değil de nedir? Toprak Ağalığı kapsamnında genellikle nice köyler ile içindeki köylülerin mülkiyet haklarının olmaması demek değil midir?

Bu yüzden işsiz, topraksız, nakitsiz ve geleceksiz yurttaşlarımız, ‘uluslararası’ olduğu da resmi sözcülerce söylenen Terör Örgütünün emrine girmediler mi?

Gelinen bu aşamada gördük ki Uluslararası Terör Örgütü ile uzantıları birer Truva Atı! Erbil'de çekilen bir toplantı fotoğrafına göre otuz yıldan bu yana gerçekleştirilen terörle savaşı Karayılan kazanmış. Peşmerge kılıklı kimileri Batı davranışı (V) işareti ile oy toplamaya çalışıyor; büyük meydan savaşlarından sonra sözüm ona kazanılan zaferi (!) kutluyor gibi. Belki dayatılan Barış Süreci kapsamında kurulacak olan Barış Masasında Apo lakaplı Abdullah Öcalan da bir 'barış murahhası' olacak, öyle mi?

Kimin ne tür 'gizli' ajandalarının olduğu artık özellikle Oslo ve İmralı sırlarının faş olunması ile iyice ortaya çıkmadı mı? Bu yaşananlar Oslogate ve İmralıgate olarak adlandırılamaz mı? Siyaset böyle mi ilerler? Terörün önlenebilmesi için elbette çok dikkatli çok sabırlı olmak gerekir. Her başını uzatanı vurmak yerine o kişileri yöneten Terör Odakları neden iyi tasarlanmış operasyonlar ile dağıtılamaz. İmralı’daki Müebbet Mahpus nasıl olur da Terör Örgütünün kimi yetkilileri ile yazışabilir?

Bu konuda hukuk ne diyor, bilmiyor muyuz? Adalet bu mu? Hukuk devleti olmak bu mu? TBMM yasaları yanında AİHM Kararları'na karşı uyumlu olmak zorunda olan adaletin savcıları ile yargıçları neden gerekenleri yerine getirmiyor?

Terör Örgütü ile onun övgücüsü sivil yapılanmaları ve örgütün ayrılıkçılık propagandasını uygulamaya koyan örgüt yöneticileri tez elden etsizleştirilmezler ise bence Türkiye'nin çok çekeceği vardır. Nerelerde yaşadığı ve saklandığı bilinen Terör Yöneticileri tez elden yakalanarak yargılanmazlar ise korkarım siyasi tarih kapsamında Türkiye içinden yeşeren terör karşısında gerekenleri yerine getirememiş bir devletçik olarak anılacaktır.

Eğer toplumun gerilmesi ve basiretsizlikler yüzünden göz göre göre akıtılan kan üzerinden geliştirilen ayrılıkçılık propagandaları üzerinden siyaset yapılmasına izin veriliyor ise yazıklar olsun.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..