Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '14

 
Kategori
Deneme
 

Nevi-i Şahsıma münhasır / Sibel Unur Özdemir

Nevi-i Şahsıma münhasır / Sibel Unur Özdemir
 

RESİM:İNTERNETTEN ALINTI


Hasret çeken bir yürek mutluluk elbisesini giyse de eteklerinden hüzün dökülür. 

Aşığı kucaklayan vuslat öz, hicran üvey annedir.

Üzerine hicran elbisesi giymiş aşığın kalbi güve yeniği misali delik deşiktir.

Gerçek aşk geldiyse gönle kovsan da gitmez hiçbir yere.

Aşk gönül ocağının derinliklerinde gizlenen en kıymetli madendir; kara sevdasına karşılık göremeyen Âşık’ın göçük altında kalışı bundandır.

Şükreden bir kalbin, zikreden bir dilin, secdeye değen bir başın, semaya açılan ellerin, göğsünde imanın ve gönlünde aşk varsa senden zengini yoktur darıdünyada.

Aşk cümlesinin sonuna konulacak olan nokta vuslattır.

Sus deyince susabilse yürekler. Sessizliklerin ardında kopan vaveylalar var.

Bir aşkın efsanevi bir hale bürünmesi yüreklerde doğduğu andan itibaren vuslata ulaşamayacağı bilinmesindendir.

Her aşk kendi yaşayabilme kabiliyeti içinde büyür ya da ölür.

Aşk imparatorlukları ‘ben’ merkezci değil ‘biz’ ölçekli olmalıdır.

Sevgi dalgaları gönül sahillerine vuran aşkın muştucularıdır.

Hayat bir varmış bir yokmuş aynı baki kalan bu kubbede hüzünlü sonla biten bir masal gibi. Peki, nerde gökten düşen üç elma?

Ve hayat dursa da kimileri için yeni doğan günle devam eder yaşam hem de hiçbir şey olmamış gibi.

Karanlıklar içinde kalındığında kabullenişleridir insanlara ışık tutan.

Bir kalp ancak ait olduğu kalbin kollarında mutluluğu bulabilir.

Ey hayat vız gelip tırıs gitsen ne olur gönlümde müruru zamana uğradın çoktan.

Maşuk’una kavuşamayan Aşık’ın tutunacak dalı kırılmış, demektir.

Kalbe düşen her aşkın kaderi midir hicranla tanışıp nice acılardan geçmek ya da sırrı nedir vuslata giden yolun?

Nasıl rahme düşen her cenin gözlerini açmıyorsa hayata gönle düşen her aşk da Maşuk’unun kalbine doğamaz bir güneş edasıyla.

İyi ile kötü çatışır, savaşır, çekişir, didişir, çelişir aska giden yolda ancak bilemezler ki aslolan niyettir.

Ey ask! Ansızın düştüğün yürekleri alev alev yakıp da kızıl bir güle dönüştürmen kıskandırmaz mı çiçeklerin hepsini?

Aşkın kimyası, fiziği, matematiği edebiyatla vuslata erer.

Aşkın kokusu ait olduğu soluğun ruhundadır.

Çaydanlık misali fokurdayan kalpte demlenir aşk usul usul.

Vuslata varmak için kat edilen hicran yokuşları, hasret hendeğinde saklanmış kaotik, nevrotik, travmatik, trajik hallerle doludur ve Âşık işte bu hallerle hemhal olarak ulaşmaya çalışır Maşuk’una. 

Baharın gelişi gibidir gönle aşkın düşmesi.

Duygularımız ruhumuzun elbiseleridir; kimi gün gökkuşağı misali rengarenk, kimi gün kara bulutlar gibi yastadırlar.

Aşk yolunda üşümek güzeldir, dualarla ısınmak daha da güzel. Âşık olmak bir lütuf, Maşuk'a giden yollarda üşümek ise nimettir.

Aşkın çeşnileridir hicran, hasret, hüzün, hüsran ve gözyaşı.

Kelimeler kaçışır gözlerin konuştuğu yerde, aşkın dili tutulur sevdiğini görünce.

Bir bendire dokunur parmakları, bir neyi üfler dudakları, bir yüreği hoş eder bakışları ve vuslat kanatlı küheylan dörtnala koşar, koşar, koşar Maşuk'una varmaya; iste tam da o anda kızıl bir Lâle kucaklayıverir Aşık’ı ellerinde güllerle. 

Düşman gibi saldıran bir mamuttan farksızdı hicran lakin sevda yüklü cümlelerimin yüksekliği karsısında arkasına bile bakmadan kaçtı hasreti intikam olarak kucaklarıma bırakarak.

Sevda denizinde bir balinayım ben
Kilolarım almış başını gitmiş
Bu yüzden mi kaçıyorsun, sevmiyorsun beni
Söylesene hamsi balığı?

Seni düşünüyorum; düşündükçe hicran tepelerinin doruklarından aşağılara düşüyorum.

Seni düşünüyorum; düşündükçe hasret hezeyanlarının içinde yüzüyorum.

Seni düşünüyorum; düşündükçe karayelin pençesinde oradan oraya savruluyorum.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..