Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Nevruz Bayramı- Yeni Gün'e Merhaba!

Nevruz Bayramı- Yeni Gün'e Merhaba!
 

***Türk Takvimi***


Bayramlar, farklı kültürlerde, farklı ülkelerde ve hatta farklı dinlerde olsalar da aynı ortak amacı güdüyorlar. Yaradan'a bir nevi şükran gösterisi, minnettarlık ifadesi ya da önemli bir olayı kutsamak. Nevruz Bayramı ile ilgili konuları araştırırken, kültürler arasında ortak özellikleri taşıyan geleneklere ve alışkanlıklara rastladım. Örneğin Avrupa'da Paskalya Bayramı için yumurta boyamak, Nevruz Bayramı'nda da var. Kutlama tarihleri birbirine yakın ve ritueller neredeyse aynı. Farklı olan sadece, insanların sonradan kazandıkları önyargıları, oysaki kökler aynı.

Nevruz Bayramı, benim çocukluk yıllarımdan aklımda kaldığı şekliyle, bugünki kutlamalarla hiç mi hiç ilgisi yoktu. Teker- lastik yakılmazdı o yıllarda. Slogan atılmazdı, polis müdahele etmezdi, henüz siyasallaşmamıştı doğanın uyanışını simgeleyen bu kutlamalar.

Karlı ve soğuk geçen kıştan sonra, kırların yeşermesiyle, çocuklar kendini doğanın kollarına bırakırdı. Mahallenin öncü çocukları (Başta ağabeyim) kuru bir ağaç dalını alır, dalları çiğdem çiçekleri ile süsler kapı kapı dolaşırdık. Çiğdem, toprakta kazınarak çıkarılan kökleri yenilebilen sarı -beyaz çiçekli bir bitki, her yerde yetişiyor mu ya da ismi yine çiğdem mi bilmiyorum. Kapı kapı dolaşırken hep bir ağızdan tekerleme söylerdik. Hatta tekerlemenin argo kısımlarını fırlama çocuklar bastıra bastıra söylerdi, kızlar utanırdı.

"Çiğdem, çiğdem çiçeği
Alaca bulaca saçağı
Dam üstünde boyunduruk
Dura dura yorulduk.

Verenin oğlu olsun, vermeyenin kara ...lı kedisi ölsünnn!!! " gibi sözlerle biterdi tekerleme. (Bu sözü duyduktan sonra boş gönderen pek olmazdı.)

Genellikle hiçbir kapıdan boş dönülmezdi, zaten çocuklar bilirdi, hangi kapı nasıl karşılayacak ve ne verecek? Çocukları olanlar kesin katılırdı. Bulgur, yağ, salça, tuz. Evde ne varsa...

Bizim mahallenin aşçısı annem olurdu. Toplanan malzemeler geniş bir tencerede pişirilir ve büyük bir sofra kurulurdu bizim bahçede, mis gibi kokardı o yemek. Evden kaşığını kapan çocuklar ve anneler gelirdi bulgur pilavını kaşıklamaya. Pilavın üstü çiğdem çiçeğinin kökleri ve yapraklarıyla süslenirdi. Ne tatlı olurdu, o her haneden alınıp imece usulüyle yapılan dumanı üstünde pilav.

Bu gelenek her yörede yok. TRT'de bir belgeselde izlemiştim, Ankara'nın bazı köylerinde hala yapılıyormuş ve bu geleneğin kökleri taa Hititlere dayanıyormuş. Ne ilginç değil mi?

*****
Resimde görülen Türk Dünyasının kullandığı bir takvim; Türkler, genellikle yazın, baharın başlamasıyla hayvanların otlağa çıkarılması, toprakla uğraşanların ekin döneminin başlaması için geleneklere uygun bir takvim kullanmışlardır. Yılların ve ayların adları hayvan adlarıyla belirlenmiştir. Yeni yılın başı 21 Mart'tır.

*****
Nevruz Bayramı'nın Türk Dünyasındaki İsimleri:

*Nevruz, *Navruz, *Novruz, *Sultan-ı Nevruz, *Sultan-ı Novruz, *Narvez, *Sultan-ı Navrız, *Nervis, *Naorus, *Novroz, *Navrıs Oyıx, *Nevruz Norus, *Mart Dokuzu, *Mereke, *Meyram, *Nartukan, * Küni, *Ulusun Ulu Günü, *Ulu Kün, *Ergenekon, *Nartukan, *Çağan, *Bozkurt, *Babu Marta, *Nartavan, *Isıakh Bayramı, *Kürklü, *Kürklü Marta, *Altay Ködürgeni, *Bahar Bayramı, *Yörük Bayramı, *İlkyaz Yortusu, *Mevris, *Yeni Gün, *Yengi Kün, *Yeni Yıl, *Ulustın, *Ulu (Kaynak: Hatice Emel Aşa, Yeni Avrasya Dergisi, Mart-Nisan 2000)

*****

Toprak Ana'nın bayramı, doğanın uyanışı, yeni günün başlangıcı tüm insanlığa kutlu olsun!

Bolluk ve Barış getirsin!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..