Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '16

 
Kategori
Güncel
 

Nevruz mu? Nevroz mu?

Nevruz mu? Nevroz mu?
 

Ben de ülkemizdeki birçok insan gibi, Türk ve Sünni olarak kabul edilen bir ortamda yetiştim. Bu durum benim tercihim olmamakla birlikte, bana verilen kimlikten gurur duyuyorum. Gurur duyma işini abartmamak gerektiğinin de ayrıca farkındayım. Zira düşündüğüm zaman; başka çevrelerde de doğabilirdim. O zaman da bana başka kimlikler verilirdi. Sözgelimi ülkemizin başka bir şehrinde Alevi, Hristiyan, Yahudi bir ailenin çocuğu olsaydım o zaman da başka bir öz bilinç ve kimlikle yaşamaya devam ederdim. Bu durum da benim diğer insanlardan daha üstün veya aşağıda olmamı sağlamazdı. 

Birçok insan hayatta çok fazla seçimleri olduğunu düşünür. Ancak bu seçimler genellikle kocaman bir yalandır ve yanılgıdır. İnsanın kişiliği daha çocukken, ailesinde ve yaşadığı çevrede şekillenir. Kişi her ne kadar yüksek derceli güncel eğitimler alırsa alsın, bazı şeyleri sorgulamaktan kaçınır. Denenmiş yollardan gitmeyi ve bu yolları genellikle ailesi ve sosyal çevresi çizmiştir, o yoldan gitmeye devam eder.

Ben Türk olarak doğdum, ancak yaşadığım bölgede "Nevruz" diye bir gün asla kutlanmazdı. Hatta üniversite yıllarında da sadece Kürtler tarafından ateş yakma, baharı karşılama günü olarak ki, çoğunlukla yasaklar sebebiyle terörle gündeme gelirdi. Daha sonraki süreçte ise, Anadolu'daki Türklerin pek rağbet etmediği Nevruz, sadece Kürtlerin kutladığı bir gün olarak hafızamıza kazınmış. Öte taraftan tüm Orta Asya Türk Devletlerince bayram coşkusunda kutlanan günü Anadolu'da sadece Kürtlerin kutlaması uzun zamandır kafamı kurcalıyor. Anadolu'da yaşayan Kürtler galiba Anadolu Türklerinden daha fazla Türk.

Bunda şaşılacak ne var ki? Yani neticede Anadolu 1071'de Büyük Selçuklular tarafından fethedildi. 

Bu günlerde Türklüğü en fazla savunan Karadeniz bölgesinde, Pontus Rum İmparatorluğu varken Doğu ve Güneydoğu Anadolu Türkler tarafından yaklaşık dört yüz yıl önce fethedilmişti. 

Müslümanlığın ilk zamanlarından itibaren 2. Halife Hz Ömer zamanındaki topraklara ve fethedilen yerlere bakınca yaklaşık 633 yılından itibaren bölgenin neredeyse tamamının Müslümanlarca fethedildiği görülüyor.

Görüldüğü gibi tarihi bilgiler ışığında söz konusu bölge Bizans'ın elinden Müslümanlarca aslında 632-661 yılları arasında alımış, ve söz konusu bölge için söylenecek tek şey; herhalde kanaat önderlerinin kulaklarına birileri birşeyler fısıldamış. Bizdeki tarih yazıcılığını yıllardır yapan Ermeniler, Birinci Dünya Savaşından sonra bir ihtimal yazmayı bırakmış olabilirler. Tarihte birçok şeyin bilinçli olarak insanlara yanlış öğretildiğine dair bir kanaat taşıyorum. Misal Türkiye Cumhuriyet'nin tarihi 19 Mayıs 1919 yılında başlar ve 10 Kasım 1938 yılında sona erer. Sonrasını ne ilkokulda, ne ortaokulda ne de lisede kimse öğrenemez. Hızlıca ezbere dayalı bir tarih bilgisi ve 1938 yılından sonra hiçbir bilgi özellikle mi öğretimez, öğretimeye gerek yok mudur belli değil. Halbuki Türkiye'nin Nato'ya girmesi önemli bir olaydır ve bu olay yüz karası bir olay değilse mutlaka bu ülke gençlerine anlatılmalıdır. Aynı şekide Kore'deki şehitlerden bahsedilir ancak sadece kahramanlıklara yer verilir ve savaş asla irdelenmez. Türk birliklerinin Amerikalaılarca nasıl satışa getirildiği ve bu yüzden şehit sayısının artığı söylenmez. Bu şehit konusu da ayrıca tartışılabilir. Amerika'nın emperyal amaçlarını yerine getirmek üzere Kore'ye gönderilen askerler ne derece şehit kabul edilebilir tartışılabilir. Emir altındaki asker. Onlara sözümüz yok ancak; düşünen her insan bu işte bir gariplik olduğunu düşünebilir. Acaba?  diyebilir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Amerika ilişkileri de özellikle Türk gençlerine anlatılması gereken bir konu olsa da bu konuda da ne yazık ki, insanlarda sadece kulaktan duyma bilgiler mevcut. Neticede biz okuyan bir toplum değiliz. Amerikan askerlerinin üs kurmak için ülkemize geldiğinde gemileri taşlayanlar solcu, solcuları taşlayanlar ise Milliyetçi ve İslamcı olmalarının nedenleri de en yalın haliyle belgeleriyle Türk insanına anlatılmalıdır.

Türk sanayi hareketleri de çok önemli bir konudur. Özellikle yerli otomobil, uçak ve tren yolu meselesi var ki, üzerinde hala sorular sorulup duruluyor ve Türkiye'deki gençler yine bu konuda ciddi bir bilgi birikimine sahip değiller. Sanki yaşlılar sahipler de! Misal Türkiye'de kimsenin Türk mühendisleri ve işçilerince yapılan otomobilin içine benzin konulmadığı için çalışmadığına inanamaz. Aynı şekilde Uçak fabrikasını kapatıp, mısır üretimine ve montaj sanayisine geçilmesini akıllı bir insan mantık süzgecinden geçirir ve sorgulayabilir. Bir sonuca ulaşabilir. Aynı şekilde Atatürk'ten sonra neredeyse 2000 yılına kadar hiç tren yolu yapılmamasını sorgulamalıdır. Aynı şekilde "1974 Kıbrıs Barış Harekatı"  ve harekat esnasında Avrupa'lı Avrupasız dostlarımızın tavırları bu milletin çocuklarına belgeleriyle anlatılmalıdır.

Aynı şekilde; çok şeyler var da, var da ne? Sanki o konular KPSS'de çıkıyor da?

Birileri bizlere "yerseniz" diyorlar "afiyet olsun" Ama her şeyi yememeliyiz, olmuyor. Bünye reddediyor. Ya siz?

Çobanlar, sürüleri güder, kırpar, sağar, efendilerine ikram eder. Kimse sürünün ne çobana tehdit, ne de efendiye tehdit olmayacağını bilir.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..