Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '22

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

New York, New York

New York, New York ??d???

Defalarca gittiğim, Eğitim gördüğüm, Birleşmiş Milletlerde çalışırken yaşadığım bu şehirde Pandemi sonrası Turist olmak istedim. Neler değişmiş, ne gördüm, neler yaşadım paylaşmak isterim;

 Pandemi sonrası gördüğüm değişikliklerle başlayayım;

Öncelikle şunu söylemem lazım. Bu şehir Amerikalıların tabiri ile “downgrade” olmuş. Yani yaşam, hareket ve canlılık bir tık düşmüş, şehir adeta bir önceki sürümüne dönmüş. Eski kalabalıklar yok. Örneğin China Town, Little Italy mahalleleri birer ölü şehir haline dönüşmüş. Özellikle Chine Town’da her 10 restorandan 9'u kapalı. Açık olanlar ise sadece paket servis yapıyorlar. Mesela, Pekin ördeğini tek bir restoranda bulup yiyebildim.

İnsanlar sabırsızlaşmış, kabalaşmış. Örneğin, arabalar ışıkta yeşil yanar yanmaz Türkiye misali önündeki araca korna çalıyor. Metro’da, birbirine omuz atan atana. Özür dileme, birbirine kapı tutmalar, asansörde günaydınlar kalkmış. Bizim “Getir” her yerde. Disiplinli ve tek tip kıyafetliler. Getir’e halk arasında “Get here” diyorlar. Uber muhteşem çalışıyor. Taksiler, “Rush hour” yani yoğun iş saatlerinde, 16-18 arası daha pahalı. City Bike adını verdikleri belediye bisikletleri artık her yerde. Bisiklet yollarını da yapmışlar.  Elektrikli Scooter’ler çok yaygın değil, Türkiye’deki gibi kiralama, kaldırım işgali yok.

New York’ta 20 sene önce sokaklar geceleri üre kokardı şimdi esrar kokuyor. Çünkü artık esrar, ot içmek suç değil, ticaretini yapmak suç. Pandemiden sonra evsizler (homeless) çoğalmış, 3 katına çıkmış. Eskiden zararsızlardı. Artık kriminal hale gelmişler. Gasp hatta 2 günde bir cinayet işlemeye başlamışlar. Ben oradayken otelimin yanındaki metro istasyonunda bir genç kızı öldürdüler. Bu şehirde yaşayanların tecrübesine göre “asla bir evsizin gözüne bakmayın”. Üstünüze çekersiniz. Gasp’a uğrarsanız üstelemeyin, yavaşça cüzdanınızı çıkartıp yana, 2 metre uzağa atın ve ters yöne doğru kaçın. Bazı evsizler soğuk kış günlerinde dışarıda kalıp, yiyecek ekmek peşinde koşmaktansa, özellikle 3-5 ay yatıp çıkacakları suçlar işliyorlar.

Mağazaların çoğu 11’de açılıyor. Bir çoğunda Tezgahtarlar müşterileri alkışlarla karşılıyorlar. Çok hoşuma gitti. Yeniden yapılan Birleşmiş Milletler’in karşısındaki Türk Evi muhteşem olmuş. Ünlü müzikallerin, tiyatroların olduğu Brodway’de çoğu mekan kapalı. Artık Amerika’da bizim için ucuz hiç bir şey yok. Fiyatlar Amerika’da son 2 senedir almış başını gitmiş. Hem dolar bazında her şey artmış, hem de bizim paramız dolar karşısında değer kaybetti. Küçük şişe su büfede 3 küsür dolar (45-50 TL). Düşünün gerisini.

Sokaklarda PCR testleri yerli-yabancı herkese bedava, üstelik sonucu 10 dakikada e-mail atıyorlar.

Amerika’da vergi olayı her zamanki gibi can sıkıyor. Her eyaletin vergisi farklı. Aslında bizde %18 olan KDV onlarda değişik bir isimle %8,25. Ancak moral bozan ne? Bir şeyi 100 dolar görüyorsun. Kasaya gidiyorsun. Hooop 108.25. Yani üstüne vergi. Koy içine vergiyi kardeşim. Ne ödeyeceğimizi bilelim. Tüm yabancıların şikâyeti bu.  

Bir de New York’ta alışamadığım bir şey daha var. Bahşiş. Eskiden fişin üzerinde yazardı bahşiş miktarları. Kredi kartıyla istediğiniz bahşişi fişe yazar, hesapla birlikte öderdiniz. Normal bahşiş %10, servis iyi dersen 15-18 ve çok iyi %20. Ancak artık bazı garsonlar yüzsüzleşmiş. Yemeğin ortasında geliyor, “Yemek nasıl?” diye soruyor. Eğer kibarlık yapıp “very good” dediniz mi %20 bahşiş çalışıyor. Eksik verirseniz başınıza ekşiyorlar. Sordum; Manhattan'da garsonların aylık kazançları 6.000 dolardan başlıyormuş. Aylık 20-25.000 dolar kazanan garsonlar varmış. İyi iş.

            Bir gün kumarhaneler şehri Atlantic City’ye gittim. New York’a 2-2,5 saat mesafede. Las Vegas çakması bir yer. Ama şehir ucuz. Alışveriş yapmak isteyenler için ideal. Outlet var. Otobüsle gelenlere 20 dolarlık kumarhane kartını bedava veriyorlar. Zaten Atlantic City’ye  otobüs fiyatı 20 dolar. Atlantic City dönüşü otobanda bir kez daha Polis şiddetine şahit oldum. Hız sınırını geçen siyahi bir kadını Polis durdurmuş. Amerika’da bu durumda hemen camı açıp ellerinizi direksiyona koymanız gerek. Sonra tek elle ve yavaşça ehliyetinizi vermelisiniz. Eğer hız sınırını çok aştıysanız veya alkol şüphesi varsa, polis isterse sizi dışarı alıp kaportaya yüz üstü yatırarak bacaklarınızı tekmeyle sağa sola açıyor. Ters kelepçe takıp üst araması yapıyor. New York'ta da öyle. İki zenci kavga ediyorlar, gelen polis yağmur-soğuk dinlemeden ikisini de yüzüstü kaldırıma yatırıyor. Aynı kavgayı beyazlar arasında, gece barlar sokağında (Greenwich Village) gördüm. Ancak polisin benzer muamelesini görmedim. Son derece kibardı.

New York’ta ırkçılık var mı? Görünürde yok. Hatta zenci kelimesini (negro, niger) laf arasında bile kullanamazsın. Bizde bile korkudan çikolatanın adını değiştirdiler. Ama girin lüks bir bara restorana, siyahlar ayrı beyazlar ayrı masalarda. Hatta mahalleleri bile ayrı ayrı. Aynı işyerinde beyazlar daha kolay yükseliyor ve daha iyi maaş alıyorlar. Ayrıca, istisnalar hariç pek de ayrı ırktan sevgililer göremezsiniz. 

New York 24 saat gürültülü. Gürültünün en büyük sebebi İtfaiye ve Polis. En ufak bir olayda car car car sirenlerle olay yerine gidiyorlar. Ne oldu? Lağım taşmış. Ne oldu? Biri restoranda hesaba itiraz etmiş. Restoran polis çağırmış. Bir de S.W.A.T. (Special Weapons and Tactics) ekibi var ki onlar da normalde çok özel görevler için yetiştirilmiş. Ancak onlar da bar kavgalarına gitmeye başlamışlar.

New York’ta alışveriş nereden yapılır diye sorarsanız ben “artık yapılmaz” derim. Ama illa param var saçacağım derseniz buyurun; 5.Caddede Saks 5th Avenue ve Macy’s de her marka ürün var. Markaları daha ucuz nereden alırım diyenlere “Target veya kardeşi Marchall” derim. Ama Outlet isteyenlere şehir dışındaki Woodbury Outlet veya Atlantic City’ye gitmelerini tavsiye ederim. İlaç, Vitamin ve benzerleri ürünler için Walgreens, CVS ideal.

New York’ta gezerken günde 20-25.000 adım atıyorum. Seviyorum ben bu şehri. Her an, her sokakta karşıma bir sürpriz çıkmasını seviyorum, Restoranlarını, Barlarını, Metro’sunu, kargaşasını, yeniliklerini seviyorum. Bir de her şeyin en iyisini, en yenisini, güzelini ilk bu şehirde buluyorsunuz. Dünyanın en iyi müzeleri, mimarisi, en son teknolojisi, en güzel butikler, finansın, sanatın, eğlencenin hatta başta NYU ve Colombia üniversiteleri ile eğitimin kalbi de burada.

Aaa, bir baktım yazarken 3. sayfaya gelmişim. Neyse, kısaca;

New York bana iyi geliyor. 

 
Toplam blog
: 305
: 4038
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Kayseri doğumlu, 1977'den beri Sektörde (Otel, Çarşı, Yurtdışı Acente, Profesyonel Turist Rehberi..