Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Neyi kutladığını bir daha düşün istersen...

Neyi kutladığını bir daha düşün istersen...
 

''Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır'' Mustafa KEMAL ATATÜRK


'88. sene kutlandı, kutlanmadı, üzgünüz kızgınız, iyi yaptık kötü yaptık, yollara dökülelim dökülmeyelim' konularının içinde bir an durdum.  ''Neyi kutladığını bir daha bir düşün istersen... '' dedim kendi kendime. 'Cumhuriyet'in ne olduğunu tekrar hatırlamak istedim. Sonra da sizlerle de paylaşmayı arzu ettim. Mümkün olduğu kadar sadeleştirmeye ve genel almaya çalıştım.  Yanlışlar, çelişkiler olmadığını umuyorum. Varsa, öğrenmek ve düzeltmek isterim.

Teşekkürler, sevgiler.

Not:  Bu satırları yazarken, Cumhurbaşkanı Gül'ün bayramını kutlayan yabancı ülke temsilcilerini izliyorum. Onlar bile kutluyor, biz okullarıımızda kendi çocuk/gençlerimizle kutlayamıyoruz kendi bayramımızı...  İçler acısı bir bilinçsizlik hallerindeyiz..

 

1. Cumhuriyet nedir?

Devlet şeklini ifade eder. 

Dar anlamda; devlet başkanı ve devletin diğer organlarının seçimle ve belli süreler için göreve geldiği hükümet biçimidir.

Yöneticilerin göreve getirilmesinde veraset yöntemini reddetmiştir.

Geniş anlamda; egemenliğin bir kişi (monark) yada zümreye (aristokrasi) değil, toplumun tümüne ait olduğu modeli ifade eder. Bu durumda, cumhuriyet tanımı cumhuriyet ve demokrasiyi özdeşleştirmektedir. Oysa demokrasiz cumhuriyetler olduğu gibi (sosyalist rejimler örnek olarak verilebilir) sınırlı monarşi (ör: İngiltere, Japonya) şeklinde demokrasilerde vardır.

(Mustafa Kemal Atatürk; cumhuriyetçiliği, yalnız hükümdarlık ve veraset yöntemlerinin reddi olarak anlamamış; aynı zamanda demokrasi kavramı ile birlikte düşünmüş; demokratik bir cumhuriyetçilik anlayışını benimsemiştir.)

Halk, yönetimini beğenmediği yöneticileri, belli aralıklarla yinelenen seçimlerde değiştirebilmek olanağına sahiptir.

Bu nedenle yöneticiler, toplumu keyfi biçimde yönetemezler; halkın isteklerini ve beğenilerini gözönünde tutmak zorunda kalırlar.

Bir başka deyişle, yöneticilerin iradesi mutlak değil, halk iradesi ile sınırlıdır.

Cumhuriyetlerde bu özellikler,  yönetenleri  siyasal bakımdan halka “sorumlu” duruma getirir; yönetilenleri tebaa, kul olmaktan çıkarıp vatandaşlık konumuna yüceltir.

Yönetilenler, “hükümdarlık (monarşi)” adı verilen yönetim biçimlerinde tebaa veya kul durumundadırlar.

“Tebaa” veya “kul” olmak, hükümdarın iktidarına ve tüm buyruklarına baş eğmekle yükümlü olmak demektir.

“Tebaa” veya “kul”, hiçbir zaman hükümdarın iktidarını sınırlayıcı veya denetleyici bir rol oynamaz.

“Tebaa” veya “kul” hükümdarı seçimle değiştirmek olanağına sahip olmadığı için, hükümdarın “tebaa”ya karşı hiçbir siyasal sorumluluğu da yoktur.

 

2. Türkiye'de Cumhuriyet Nasıl İlân Edildi?

Türkiye'de Cumhuriyet yönetimine, büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK liderliğinde,  29 Ekim 1923 tarihinde geçilmiştir.

Ancak 23 Nisan 1920 tarihinin, Cumhuriyet yönetiminin de fiilî başlangıcı olduğunu söylemek gerekir.

23 Nisan 1920'de “egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu” ilân edilmiş;  ulusun seçtiği TBMM'nin denetimindeki hükümet, ulusun kaderini belirlemek üzere çalışmaya başlamıştır.

Bu gelişmelere karşın, Padişahlık ve Saltanatın hukuken kaldırılması için 1922 yılına  kadar beklemek gerekmiştir.

TBMM, 1 Kasım 1922 gecesi verilen bir kararla, “Halifelik”le “Saltanatı” birbirinden ayırmış; Saltanatı kaldırmıştır.

Halifeliğin ise, bir süre daha korunması uygun bulunduğu için, İngiltere'ye sığınmış olan Vahdettin'in yerine, Osmanlı Ailesi'nden Abdülmecit, Halife seçilmiştir.

Cumhuriyet'in ilânından sonra, Halife'nin, iktidar odağı haline getirilmesi için çalışmalar başlayınca, 3 Mart 1924 tarihinde de Halifelik kaldırılmıştır.

 Bu aşamalardan geçilerek kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti, tarihimizdeki en önemli dönüşümdür.

 “Hukuk devleti” ilkesi ve “hukukun üstünlüğü” kavramı da Türkiye'de, Cumhuriyet yönetiminin getirileri arasındadır.

 

 3. ''Cumhuriyetçilik” Ne Demektir?

Devlet iktidarının ve yönetiminin kişilerin, ailelerin, grupların tekeline bırakılmamasını; vatandaşların yönetime etkin bir biçimde katılmasının sağlanmasını amaçlayan anlayışa “cumhuriyetçilik” denilmektedir.

Yukarıda da değinildiği gibi; Mustafa Kemal Atatürk; cumhuriyetçiliği, yalnız hükümdarlık ve veraset yöntemlerinin reddi olarak anlamamış; aynı zamanda demokrasi kavramı ile birlikte düşünmüş; demokratik bir cumhuriyetçilik anlayışını benimsemiştir.

 

4. Atatürk İlkeleleri:

 Temel İlkeler : Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılıktır.

 Bütünleyici İlkeler : Milli Egemenlik, Milli Bağımsızlık, Milli Birlik ve Beraberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma, Bilimsellik ve Akılcılık, İnsan ve İnsanlık Sevgisidir

 

 "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
– Mustafa Kemal ATATÜRK – 

"Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür."
– T.C. Anayasası Madde 66 – 

 

Kaynaklar:

http://www.ataturktoday.com/AtaturkIlkeleriveInkilaplari.htm

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=2283

http://okulweb.meb.gov.tr/35/21/330623/ataturk/cumhuriyet.htm

www.tbmm.gov.tr/Anayasa.htm

www.atam.gov.tr

www.istanbul.gov.tr/?pid=399

 

 
Toplam blog
: 61
: 937
Kayıt tarihi
: 20.09.08
 
 

Yazmak sorumluluk istiyor. Zor iş, başka bir alem. Yaşamın ta kendisi gibi. ..