Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

14 Temmuz '15

 
Kategori
Güncel
 

Neyin Bayramı bu?

Neyin Bayramı bu?
 

Meleklerin kanatları var mı, yok mu tartışmaları, bir karara varılamadan bitti ama bu bayramın, Ramazan Bayramı olarak bilinen ve kullanılmakta olan adı konusundaki tartışmaların bitip tükeneceği yok. Ramazan münasebetiyle, her yıl artık mutat olduğu üzere, yine bayramın adı konusunda tartışmalar başladı…

Üstelik şimdi daha da detaylandırılır oldu…

Bayram mı, değil mi, bayramsa neden, neyin bayramı, hatta, bu bayramı kutlamak şirk mi değil mi tartışmaları da yapılır oldu!..

Her Ramazanın bitimine yakın, başlar zaten iki görüşün tartışması. Kimi Ramazan Bayramı olduğunu iddia eder, kimi de Şeker Bayramı!.. Adının Şeker Bayramı diye anılmasına da, anana da pek iyi bakılmaz genelde, kabul görmez. Ramazancılar hemen atağa geçer. Şeker ikram ediliyor oluşuna ve çocukların kapı kapı şeker topluyor oluşlarına atfen hafife almakla suçlarlar şekercileri, sulandırmakla, basitleştirmekle bir tutarlar şeker diye anılmasını.

Yıllardır süre gelen ve asıl olan Ramazan adının silinmeye, unutturulmaya çalışıldığını, bunun da maksatlı olduğunu, dinden, kutsal değerlerden uzaklaştırılmak istendiğini, hatta dinsizlerin icadı olduğunu, İslam’a saygısızlık olduğunu iddia ederler. Pek çok kişi de, bir kısmı ya da tümüyle inanır bu savın doğruluğuna. Şeker diyenlerin pek çoğu da, neden şeker demekte olduğunu da bilmez. Onlar da, şeker ikramından dolayıdır zannıyla, üzerinde düşünmezler…

Evet, Kur'an'da Ramazan Bayramıyla ilgili bir ayet yok. Bazı hadislerden ediniyoruz bayrama dair bilgileri.

Günümüzde, Müslüman ülkelerin bir kısmı, Ramazan Bayramı adı ile kutlamakta. Diğer kısmı da, Şeker Bayramı, Şükür Bayramı, Tatlı Bayramı, Taam Bayramı, Kutlama Bayramı, Şerbet Bayramı gibi isimler kullanmakta.

Uzmanlar ve konuyla ilgilenen kişilerce ortaya konan görüşler ise, birbirinden çok farklı.

Bazıları, Kur'an'da açıkça hiçbir ad altında geçmiyor olmakla birlikte, Hz. İsa’nın, son yemeği için yaptığı duadan söz eden surenin, son ayetinde, "Umulur ki şükredesiniz" deniliyor oluşuna dayandırarak, Şükür Bayramı denmesi gerektiğini savunuyor. Bazıları da, bu şükür sözcüğünün, zamanla şekere dönüştürüldüğünü, hatta bunun, işgüzar medya tarafından yapıldığını iddia ediyor. Kur'an bu ayda gönderilmeye başlandığı için, Kur'an'ın inişine şükür olduğunu iddia edenler de var...

Bazıları da, zafer bayramı olarak adlandırıyor. Ay boyunca, nefisle akıl birbirleriyle savaşmakta olduğundan, nefsini yenebilenin, bu zaferi kutladığı bayram olduğu görüşünde.

Kimi de, Ramazan ayını, aslına ve mantığına uygun olarak tamamlayabilenlerin, birbirlerini bu başarıdan dolayı kutladığı için, Ramazan Bayramı olduğu görüşünde…

Bir kısmı da, Fıtır Bayramı olduğu iddiasında ki fitrenin verilişinin kutlaması olduğunu söylemekteler. Fıtır Bayramı adına karşı çıkanlar ise, Ramazanda yapılan ibadet ve hayırlar, fitreden ibaret değil, hepsini bir kenara atıp sadece verilen üç kuruşluk fitrenin, bayramını kutlamanın mantıksız ve saçma olduğu görüşünde…

Ramazan Bayramı'nın, hadislerde geçen asıl adı, "İydü'I-fıtr" yani “Fıtır Bayramı”

Fıtır, oruç açmak, iftar etmek, yemeğe dönmek demektir. O nedenle, tekrar yemeğe kavuşmanın, orucun bitişine memnuniyetin bayramı oluyor bu durumda ki gerçekten inananın düşünebileceği, sevineceği, hele de bayram yapacak kadar sevineceği bir durum değil, diyerek karşı çıkanlar da oluyor.

Bu defa da, “Fıtır sadakası, Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadettir. Fıtır kelimesi “yaratılış” anlamına da gelmektedir. Bu anlamda, Ramazan ayı bitimindeki bu bayrama Fıtır Bayramı denmesinin sebebi, baş ve bedenin zekâtı sayılan fıtır sadakasının (fitrenin) Ramazan ayı sürecinde verilmesidir. Bu bakış açısıyla, bayramın adı aslında ne Ramazan, ne Şükür, ne de Şeker değil, Sadakadır. Yani bu bayram, Sadaka Bayramıdır iddiasında bulunuyorlar.

Yani bu görüşte olanlar da, isim konusunda, ikiye ayrılıyor. Bir kısmı, adının Sadaka Bayramı olduğunda ısrarcı, bir kısmı da, Fıtır Bayramı…

Ramazan Bayramı olduğunda ısrarcılar ise, Ramazan denilmesinin sebebini, bu bayramın Ramazan ayının sonunda olmasıyla açıklamaktalar.

Şeker Bayramı denilmesine, şiddetle karşı çıkanların savı da bu defa, şöyle olmakta: Ramazanın bitmesiyle gelen bayrama; Ramazan Bayramı, Fıtır Bayramı, Sadaka Bayramı denmesi, bu bayramın manevi ve dini anlamıyla bütünleşmektedir fakat Şeker Bayramı ifadesi, bu mukaddes bayramın ne Allah, ne de kullar için olan kıymetini anlatmaktan uzaktır.

Şükür ya da şeker olarak adlandırıp Ramazana karşı çıkanlar ise, bayram Şevval ayına girildiğinde kutlanıyor, Şevval ayında, neden Ramazan bayramı kutlansın, Ramazan Bayramıysa, Ramazanda kutlanması gerekir ki Ramazan ayı boyunca da, oruçlu olunduğundan, bitmeden kutlanması mümkün değil. O nedenle, Ramazan Bayramı denilmesi mantığa aykırı görüşünde.

Ramazan olduğunda ısrarcıların bir kısmı ise, bunu “Cumhuriyet kurulduğunda, Ramazan Bayramı adı, Şeker Bayramı olarak değiştirildi” diyerek kanıtlamaya çalışmaktalar!

Bir kısmının söylemi de şöyle: Osmanlı’da kullanılan Şükür Bayramı adı, yine Osmanlı tarafından önce Taam” daha sonra da “Akide Şekeri Bayramı olarak değiştirilmiş, 1923’ten sonra da bu “Şeker Bayramı” olarak tanımlanmıştır. Adnan Menderes iktidarına kadar da “Şeker Bayramı” olarak kutlanmıştır. Bozulma Menderes dönemine rastlamakla birlikte, Dini Bayramlar tanımı Demirel ve Özal dönemlerinde kararnamelerle farklılaştırılmıştır.

Şirk olduğu iddiasında olanların savı ise: Kuranda, hakkında ayet olmamasına rağmen, bayram kutlanması, Allah’ın dinine ilave yapmak olduğundan, şirktir. Böyle bir bayram yoktur ve kutlanmamalıdır…

Hadi buyurun şimdi…

Ortada, bu konuya açıklık getiren bir ayet olsa, bu savlardan hangisi o ayete uygunsa, onda karar kılacağız ama ayetle emrolunmuş bir uygulama olmayıp da, sadece sünnetle gelenek haline geldiğinden, doğrusu budur demek zorlaşıyor!..

Adına her ne dersek diyelim, hangi adla kutlarsak kutlayalım, önemli olan bu bayramı hak edebilmiş kişiler olabilmek, yani iyi insan olmak, yardımsever olmak, kalp kırmamak, kötü söz söylememek, başkalarına kötülük etmemek, zarar vermemek, kul hakkı yememek, iyilikte, yardımda yarışmak, açları, ihtiyaç sahiplerini düşünüp, imkanımızca onlara yardımda bulunmak ama bunu sadece Ramazan ayında değil, her ay, her gün, her an yapabilmek önemli olan!..

Bir yıl boyu, Allah’ın da istediği gibi, böylesi iyi insan olabilmenin başarısını da, hangi ad altında bayram yaparak kutladığımızın fazlaca bir önemi yok bence.

Yeter ki o bayramı hak edebilelim!

Bana, bunca iddia ve açıklama içinden, en doğru, en akla yatkın ve yakışır geleni, “Şükür” çünkü zengin ya da fakir, hepimizin şükretmek için, çok fazla nedenimiz var. İsimlerin hepsinde, bir takım eksikler var, tam doldurmuyor anlamın içini, hele de fıtır ya da sadaka… Herkesin mali durumu, hayır yapacak, sadaka verebilecek yeterlikte değil, bir kısmı, vermek şöyle dursun, yapılan hayırları, sadakaları kabul edebilecek durumda, hatta muhtaç. Şayet bu, verebilmenin yarattığı huzurun, memnuniyetin, mutluluğun kutlandığı bir bayramsa, bu durumda, veremeyip de, hatta alanlar, muhtaçlar  neyin bayramını yapacak?! Oysaki muhtaçların da, şükretmek için başkaca pek çok nedeni var!..

O nedenle de, hak eden herkesin, tüm ibadetlerinin, hayırlarının, iyiliklerinin Allah katında, fazlasıyla değer bulması temennisiyle, ŞÜKÜR BAYRAMI’nı en iyi dileklerimle kutluyor, tekrarına erişmesini temenni ediyorum.

Selam ve saygımla iyi bayramlar efendim.

 

 p.r.alkan  

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..