Neyin derdindesin?

İnsan doğmakla ölüm arasında çok kısa sayılabilecek bir zaman diliminde çok şeye hükmetmeye çalışan bir varlık.

İstekleri, arzuları hiç dinmez.

Daha çok, daha çok, daha çok.

Nereye kadar?

Şüphesiz ki ölüme kadar insan bu mücadeleyi sürdürecek.

Ama bu hayat oyununun bir teraz-i mizani var.

Zaman zaman insan tartıya çıkar.

Sorgulanır…

Yaptıkları yapamadıkları hesaba çekilir!

Bu hepimiz için geçerlidir.

Kaç kişiden hayır duası, kaç kişiden beddua aldık bunun muhasebesini yapmak lazım.

Hele ah almışsak yandık demektir.

Yaşadığı çevrenin ahını alanlar bu dünyada payidar olamaz.

Sonuçta hak tecelli eder, bedduaya düccar olanları kötü bir akıbet beklemektedir.

Çünkü insanın insana yaptığı zulüm asla unutulmaz.

Ki, Hak kartında en doğru kayıt bunun için tutulur, en şiddetli ceza bu türden hareketlere verilir.

Ve… zulüm şiddet i oranında karşılığını sonradan bulur.

Zannedersiniz unutuldu.

Oysa kayıt ulu katta yapılır, şamar çok sonraları iner!

Ahın yerde kaldığı nerde görülmüştür?

Bilen varsa beri gelsin.

Zulüm karşılığını bazen geç bulur dedik.

Ama yalakaların omzunda yükselen zulmün yere düşmesi bazen an meselesi olur.

Kaçarsın, Fırata düşersin!

İbretlik ölüm aniden çıka gelir…

Çünkü kapıda bekler bedduaların sarsıcı ritmi!

O nedenle amaç insanı yaşatmak olmalıdır.

Ömür çok kısa aslında.

Düşünmek lazım.

Bir ezanla gelir, bir Sela ile çekip gidersin!

Neyin Derdindesin…

Sevgi ve saygılarımla.