Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '12

 
Kategori
Turizm
 

Neyzen Meyhane ve müdavimlerinin acılı hikayesi

Neyzen Meyhane ve müdavimlerinin acılı hikayesi
 

Antalya gece hayatının müdavimleri ve bir kısım Antalya sever turizmci yıllardır yakınır durur, Bursa’da Arap Şükrü, İstanbul’da Kumkapı varda neden bizim benzer bir sokağımız, caddemiz ya da mekanımız yok diye.

Yakınır dururlarda sonuç alamazlar bir türlü. Nedeni ise gayet basittir, ülkemizi gezmeye, tanımaya gelen insanlara bize özgü bir şeyler vermek yerine, geldiği memleketin ya da kültürün örneklerini sunmak gibi akıl almaz bir zihniyet mevcuttur çoğu işletme sahibinde. Ama burada mevzubahis olan ecnebi konuklarımız değil, asıl mağdurlar yani tatil, toplantı, fuar ya da seminer vesilesi Antalya ‘ya gelen vatandaşlarımız.

Öncelikle neden mağdurlar onu bir anlayalım dilerseniz. Antalya her ne kadar turist cenneti olarak adlandırılsa da, sadece yabancı konukların ziyaret ettiği bir şehir değildir elbette. Tatil için gelenlerin dışında toplantı, seminer, fuar v.b faaliyetler için tüm yıl boyunca binlerce konuğu ağırlayan koca bir şehirdir. Başta turizm endüstrisi olmak üzere farklı birçok sektör temsilcisinin yıl içerisinde ticari faaliyetleri nedeni ile gerçekleştirdikleri ziyaretlere sahne olmaktadır Antalya. Dolayısı ile konukların ağırlanması ve akşam yemekleri için gidilecek mekanların önemi ev sahibi için oldukça hassas bir konudur. İki kadeh rakı içerken konuşulacak iş konuları o gece içerisinde oluşturulabilecek pozitif hava münasebeti ile nerede ise dost sohbetine dönüşür. Gecenin sonunda çakırkeyif otellerinin yolunu tutanlar, sabah yapılacak toplantıda her ne kadar baş ağrısı çekseler de oluşması muhtemel tüm olumsuzlukları savuşturarak Antalya görüşmelerinin en randımanlı şekilde tamamlanmasını sağlarlar.

Antalya bu bağlamda çok çeşitli seçenekler sunsa da, bir İstanbul kadar gece hayatının renkliliğini yakalayamamıştır ne yazık ki. Başta da dediğim gibi ne Arap Şükrümüz, ne de Kumkapımız vardır bizim. Şehrin farklı semtlerine dağılmış restoran’lar vesilesi ile bu ve benzeri ihtiyaçlar giderilmektedir Antalya’da. Ancak Antalya’da nevi şahsına münhasır öyle bir mekan vardı ki, benzerlerine bundan 50 yıl öncesi İstanbul unda rastlayabilirdik sadece. Vardı ki diyorum çünkü bir takım saçma bürokratik süreçler nedeni ile kepenk indirmek zorunda kaldı. Sadri ALIŞIK filmlerindeki salaş meyhane sahnelerini birebir yaşayacağınız, Müzeyyen SENAR ve Zeki MÜREN’i taş plaklardan dinleyebileceğiniz, o da yetmezse gecenin ilerleyen vakitlerinde UD, KEMAN ve KANUN eşliğinde fasıl yapabileceğiniz nadide bir meyhaneydi NEYZEN.

Adına yakışır şekilde bir ambiyansa sahip olan bu güzide mekan iç turizme fazlası ile hizmet etmekte ve Antalya’ya ayrı bir renk katmakta idi. Her hafta şehir dışından en az 30 masası olduğunu ifade eden NEYZEN’in işletmecisi Turgay bey belediye ile arasındaki sorunu çözmek için aylardır uğraş vermekte. İşin diğer bir ilginç yanı da şu ana kadar sayısı yüz’ü aşan hanımın NEYZEN Meyhane’nin açılması için Antalya Muratpaşa belediyesine imzalı dilekçelerini sunmaları. Kendilerini bu mekanın bir parçası olarak ifade eden bu hanımlar, rahatsız edilmeden gönüllerince eğlenebilecekleri bir meyhane bulmuşken kaybetmek istemediklerini belirtiyorlar. Mekan açmak kolay ama düşlenen ya da planlanan havayı yakalamak zordur. Olanı yok etmeninde manası yoktur. Neyzen ve benzeri yerleri değer olarak bilmeli ve korumalıyız. Elbet bir gün bizlerinde yolu düşecektir nitekim.

 
Toplam blog
: 23
: 370
Kayıt tarihi
: 02.02.12
 
 

Emir HEPOĞLU 20 yılı aşkın süredir turizm ve otelcilik yapmaktadır. Otellerde temizlik departmanl..