Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

08 Haziran '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Nice Senelere Arkadaşım

Nice Senelere Arkadaşım
 

internetten alıntıdır


Sık sık yaptığım gibi dolaplar-çekmeceler tek-tek elden geçti yine. Geçen sürede kıyılamayıp saklanan bazı şeyler dün yolunu tuttu evimden. Dosyaları hafiflettim yine kendimle birlikte. Düzenli olmanın ilk kuralı ATACAKSIN. Bir yazı buldum paylaşmak istedim. Arkadaşıma yazmışım on bir yıl önce ama hangisi olduğunu hatırlamıyorum:)))

 

NİCE SENELERE ARKADAŞIM.

Tam kırk yıldır bir kadınla birlikte yaşıyorum. Yoo, onunla yaşamaktan kesinlikle sıkılmadım hatta çoğu zaman çok keyif alıyorum. Bazı sabahlar tahammül etmek kolay olmasa da varlığı ağır gelmiyor bana. İnsanın sinirini bozacak kadar sistematik ve düzenli. Öldüğümde mezar taşıma "Her işi aceleydi" yazdırırsınız olur biter diyor gülerek, etrafındakiler telaşına kızdığında. Düzenini bozan ne varsa koyuyor kapıya. Çok garip düzeni, sıkıntı değil rahatlık sağlıyor beraber yaşadığı insanlara.

 

Kendince mutlu, barışık yaşıyor hayatla. Bir avuç topraklarda yetiştirdiği açan renkli çiçeklerle çok samimi, birbirimize itiraf etmiyoruz ama biraz kafadan da şey galiba. Temizlik yaparken konuşuyor çiçekleriyle, eşyalarıyla, ....

 

Korkak olmadığını biz biliyoruz ama onun ödü kopuyor korkularından. Yalnızlıktan, hastalıktan, muhtaç ve mahçup olmaktan. Çok güçlüsün numara yapma diyorum yalnız kaldığımızda, gözlerimin içine delerek bakıyor, Kuyruğumu dik tutan görüntüme aldanma/ Korkağın tekiyim/ Toplu iğne başı kadar da küçük üstelik/ Cesaretimi korkaklığımdan/ İnadımı da kırgınlığımdan besliyorum/ Bu kadar telaş da yorgunluğumdan/ Bir durursam korkuyorum bir daha kalkamamaktan. diyor çocuk gözleriyle.

 

Her gün yeni bir huyuyla karşılaşıyorum ama şaşırtmıyor beni bu yol yordam bilmez halleri. Bazen öyle bir çarpıyor ki kapıları birilerinin suratına, katilce bakıyor gözleri korkuyorum, bilirim sınırı yoktur sinirinin. Hiç bir şey isteyemez kimseden öyle bir durur ki sanırsınız hiç yokluk görmedi. Bazen de öyle bir seviyor ki parmak uçlarıyla bir bebeği göz yaşlarıyla, sevgisinin yüceliğinden yerlere eğiliyorum saygıyla.

 

Her gün yeniden doğduğunu söylüyor sabahlara, bir telaşla da doğuruyormuş her babah hayatı doğal yollarla. Doğurganlığın sancılı acısından zevk alacak kadar da sadist üstelik. Bir tek doğurdukları üzdüğünde koyamıyor onları kapıya. Onu ayakta tutan en geçerli nedenlerden biriymiş çocukların büyüyünce hayırlarla gitme ihtimali ha bir de ikramiye çıkma hayali. Şikayet etmesine rağmen gözlerinin önünde olsun ister sevdikleri. Aile-ev ortamında mutlu ve keyifli. Sevdiklerini özledikçe hırçınlaşır hatta hırpalar kendini. Kimseye dalaşmaz-bulaşmaz ama bir basın kuyruğuna da görün kaç bucakmış dünya.

 

Bir kaç gün sonra onun doğum günü ona ne hediye alsam acaba? Pırlanta sevmez, altından hoşlanmaz, örtü döşekten bıkmış, yüzük parmağını sıkar, daralır. Küpe kulaklarını kaşındırır. Bir şey alırsın, sevmez sanırsın beğenir hatta bayılır hiç çıkarmaz üstünden. Bayılır dersin yüzünde mor bir gülümseme ne zaman ortalıktan yok etsemdir derdi. Mutlaka yeşilli bir şey olmalı, her şart ve koşulda tek vazgeçilmezi yeşil. Aslında hiç kimseden hiç bir şey istediği yoktur ama bu onun kırkıncı doğum günü. Samimi arkadaşlarından biri pembe taşlı bir toka aldı, biri de kazak örmüş, galiba onlarla yatıp kalkıyor. Ben de, dünyadaki en yakın kişisi olarak onu bu yıl çok mutlu etmek istiyorum.

 

Son zamanlarda uykusunda dişlerini çok gıcırdattı. Dişleri kırılmasın diye diş doktoru ona silikondan bir damak yaptı adı da Gece Bekçisiymiş. Tam kırk beş gece, bir gece bile aksatmadan takması gerekiyormuş uyurken. Hep gülmeye çalışır, hiç yorulmazmış gibi görünür ama bana söylemese de biliyorum o hiç birimizin tahmin edemeyeceği kadar çok YORGUN.

 

Pahalı bir şey alsam kızar dırdırından durulmaz. Sevgisi de, sevgi göstergesi de bir garip olduğu için öyle boynuna sarılıp sevgi sözcükleri de söyletmez, içine limon sıkmaz direk rendeler ortalık komiğe döner. Onun için yazıyorum bu yazıyı, bu yazıyı okursa biliyorum ağlayacak kimsenin olmadığı bir yerde. Bir de koku alırım Şeker Kız'lı bir şeylerden eminim uçar sevincinden. Kokular onun için çok önemli çünkü av köpeklerinde bile yok onun burnundaki koku alma hissi.

 

Kırk yıldır, doğduğumdan beri seninle yaşıyorum arkadaşım. Bazen çocuk gözleriyle bakan muzip bir yaramaz bazen kin dolu bakışlarından korktuğum bir katil görüntüsü bazen de sevgi dolu anaç bir süpürge saçlısını. Seninle kırk yıldır didişmeden yaşamaya çalıştım peki itiraf ediyorum sana bulaşmaya korktum diyelim. Seni özenerek Yaratıp da bana verene hep şükürler ettim. Kendimce sana hep iyi davranmaya ve iyi bakmaya çalıştım. Sana kötü davrananların vay haline, sabrettim-sabrettim ama sonunda hiç acımadım gördün. Sonuç, seni seviyorum ve birlikte yaşamaktan hoşnutum. Hala her gün yeni bir huyun ya da huysuzluğunla karşılaşıp ne zaman tam anlamıyla tanıyacağım diye şaşırıyorum. Ama seninle yaşamaktan hiç sıkılmadım hep keyif aldım.

 

Nice senelere arkadaşım, iyi ki doğmuşsun. Korkma, korksan da sakın pes etme sen Çıngıraklı Sarı yılansın, korkularına rağmen üstesinden gelebilirsin hayatın ve getirdiklerinin. Sana söz hep omuz başında hatta ölüme giderken bile birlikte yanında olacağım. 

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..