Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Niçin siyasetin içinden çıkamıyoruz?...

Niçin siyasetin içinden çıkamıyoruz?...
 

Çünkü ülke, aldı başını gidiyor. Ve gözü kara, kararlı ve doğrultusu belirgin saplantılı bir gidiş bu…

Doğu’da Ermenistan ve İran ile ipleri bizim elimizde olmayan politikalar geliştiriliyor. Güneydoğu’da olanların ipi zaten Atlantik ötesine sıkı sıkıya bağlı… Türkiye’nin bir taşeron işlevi içinde sürdürdüğü siyaset ise, dibi görünmeyen bir bataklığın içine her geçen gün biraz daha sürüklenip duruyor Güneyimizde tezgâhlanan Kıbrıs çöküntüsü, Türkiye’nin güvenliğini ciddi biçimde tehlikeye sokacak riskli bir çizgide hızla ilerliyor… Batı komşumuz Yunanistan ile olan anlaşmazlıklarımız, Türkiye’nin çıkarlarına en uzak noktalarda gerçekleştirilmeye çalışılan el sıkışmalara doğru emin adımlarla yürütüyor; yürütülüyor… Ancak bütün bu siyasetlerin ortak özelliği; - Türkiye’nin iradesi dışında oluşturulan politikaların, Türkiye’ye dayatılmış talimatlarından ibaret olmasıdır!.. Amerika’nın Büyük Ortadoğu Politikası gerektirmekte… Türkiye Irak politikasını bu yönde şekillendirerek, Kürt Açılımı’nı hayata geçirmektedir. Avrupa Birliği ve Amerikan çıkarları gerektirmekte… Türkiye Ermeni Açılımı’nı sahneye koymaktadır. Avrupa Birliği, Amerika ve [özel olarak] Yunanistan’ın çıkarları gerektirmekte… Türkiye Kıbrıs’tan tasını tarağını toplama kararı alarak, Güney bölgesinin güvenliğini ciddi bir sorun düzlemine taşımaktadır. Yunanistan’ın çıkarları gerektirmekte… Ve Türkiye, kıta sahanlığı, limanların Rum ve Yunan bandıralı gemilere açılması talimatlarını yerine getirmenin, Ortodoks Kilisesi, Ruhban Okulu vs konularındaki milli nitelikli geleneksel politikalarını derhal terk etmenin hazırlıklarını yapmaktadır. Amerikan Başkanı istediği diye Türkiye’de “özel nitelikli” davalar açılabilmekte ve Avrupa Birliği talep etti diye, bu davaların seyrüseferi Batı emperyalizminin güdümüne terk edilebilmektedir… Avrupa Birliği, yasalarımızın tümünü verdiği bir talimatla [istediği gibi ve istediği yönde] değiştirtebilmekte… Anayasamızdan başlayarak tüm hukuk sistemimiz yabancı talimatları uyarınca emperyalizmin güdümüne sokulabilmektedir…

Türkiye, özetlemeye çalıştığımız bu olağanüstü “ahval ve şerait içine” pervasızca itilmiş ve yuvarlanmış durumdadır… İşte her sabah içine uyandığımız sabah bu nitelikleri taşımaktadır… İnsanlardan bir küçük “günaydın!” beklerken, gazete sayfaları yüzümüze, günün karanlık olduğunu söylemekte… Ve zihnimiz, toplumsal sorumluluklarımız ve ahlaki koordinatlarımız, [giderek ve mecburen, ] siyasete ağırlık veren bir ivmenin peşinden seğirtmektedir. Çünkü ülkenin nesnel koşulları, toplumumuzu, kültürümüzü, ilişkilerimizi ve tek tek her birimizi derinden etkileyen yoğun bir ağırlık taşımaktadır. Son beş yıl içinde yazmış olduğum yazılarını gözdem geçiriyorum… Hemen hemen yüzde 90’ın üzerinde konu siyaset… Oysa, siyasetten, siyasetin gerekli kıldığı yavan, naylon ve sureta insan ilişkilerinden oldum olası uzak durmaya çalışmışımdır… Ama, nafile!.. Bir çocuğun uçuruma doğru koştuğunuz görseniz, ne yaparsınız?.. Mehtabı seyrederek, rakı yudumlamayı bırakır, var gücünüzle yardıma koşarsınız… Ülkemizde gün, o gündür! Bu ülke, uçuruma doğru sürüklenmekte ve inanılmaz bir hızla felaketine doğru koşmaktadır. Bu “ahval ve şerait içinde” hiç kimse, kendi sırça köşkünde meşk ederek, gül ile bülbülün öyküsü ile avunmak ayrıcalığına sahip değildir… http://www.soruyusormak.com/ http://www.dnm-ler.com/
 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..