Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '12

 
Kategori
Deneme
 

Niçin yazıyorum?

Kasım ayının benim için farklı anlamı vardır. Herkesin kendini çok özel bulduğu zaman dilimleri olur. Kimimiz doğum gününü, kimimiz mezuniyet gününü önemser.

İşte önemsediğim zaman dilimi benim için” kasım ayının yirmi dördüdür.” Çünkü o tarihte ilk yazım yayınlandı. Yazının yayınlanması benim için çok değerliydi.

Yazdığım ilk yazımın çıkacağı zamanı iple çekmiş ve ne kadar merak etmiştim? İnsan merak duygusunu anlatamaz.

İlk yazımı okuduğumda tekrar okuyordum. Ben gazetecilik mezunu değilim. Yazıyla alakadar fakülte mezunu da değilim.  Gazeteciler ülkemizde ki köşe yazarlarının birçoğu da gazetecilik okulundan mezun değillerdir. Yazarlığın okulu var mı onu da bilmiyorum.

Yazmak için illaki icazet almaya gerek var mıdır onu hiç bilmiyorum.

İllaki okulunu okuduğunuz sahada çalışacaksınız gibi değerlendirme de yanlış. Köşe yazarlarımızın birçoğu kendini yetiştirdiği sahada aksakal oldu. O alanda onun sözü dinleniyor.

Her işin sebebi vardır. Yazmamın da elbette dayanağı var. Fakülte de okurken “din sosyolojisi “hocamız bizlere sürekli öğüt verirdi. Hem görevinizi yapın, hem de yerel medya da yazmaya çalışın diye.

İllaki de yazın demedi. Yazının önemini anlatırdı, yazmak için okumak gerektiğini anlatırdı. Kimi insanlar büyük kentlere gittiklerinde elbise, eşya temin ederken, yazan insanın tek aradığı kitaptır. Kalemdir, dergidir.

Yazmak zor mu? Diye sorulursa mutlak birikimi olmalı kişinin. Birikimsiz yazı hayatının sonu ölümdür. İnsan her ne olursa olsun okumalı fakat yazıyorsa daha çok okumalıdır. Okumanın sınırı yoktur.

Ortaokuldan beri gazeteleri okumaya çalışırım. Yazılı basının etkisine de inanırım. Yazarların birçoğunun yazmaya başladığı yerden başladım.  Bugün okunan, sözü dinlenen, görüşüne itibar edilen yazarların çoğunun ilk deneyimleri yerel basında olmuştur.

Ulusal basında yazarım diye iddiam yok. Fakat yazmak içinde illaki gazetecilik veya basın yayın yüksekokulunu bitirmekte şart değildir. Basın yayın okullarından birini bitirmenin etkisi olur mu? Elbette olur.

Yazmanın sorumluluk gerektirdiğini çok şükür anlamaya çalışıyorum. Yazının sorumluluğunu taşıyorum. Yazılarımızın hedefi şahsi değildir. O kadar küçük işlere inmeyi düşünmem. Yazının hedefi sorunlara derman olma niyetiyle ele alınır.

Bazen hiç alakası olmayan kişiler alınganlık gösterebiliyor. Okuyan insan düşünmeli, sadece düşünmek işe yaramaz elbette. Düşündüğünü yazarak kamuoyuna aktarmak kolay olmuyor. Kişilerin hedefine yerleşebiliyorsunuz.

Kriterlerin doğru ve nesnel olması önemlidir. Hakkaniyete her insan önem verilsin ister. Adaletsizliğe imza atmış insanların bile dillerinde hakkaniyete uygun olmalı sözcüğünü duyarsanız şaşırmayın.

Hayatın gerçekliklerini göz önüne sermeden yazı yazmak doğru değildir. Hayatın içinde ki yanlışların dillendirilerek, doğrusunu insanlar uygulamaya koymalıdır.

Yazı hayatıma baktığımda bugüne kadar yazdığımdan maddi olarak kazancım olmadı. Para için yazmadım. Yazdığım yerlerde para teklif etmediler. Yazıyor para kazanıyor diyenler olabilir diye aktarıyorum bilgiyi.

Yazmak için ise harcamam oluyor. Yazan insanların gıdası kitaptır. Kitabında belli ederi var. Kimse hayrına kitabı al demiyor. Gayemiz doğruları aktarmaktır.  Hayatta birçok olumsuzluklar var. Bunun yanında da iyi davranışlarda var. Yazmakta ki gayemiz hataları görebildiğimiz kadar dikkatlere sunmaktır. Güzellikleri paylaşmaktır.

Yazılan yazıya tepki gösterenler oluyor. Onlar ararlar veya kanalları kullanırlar. Aslında alınganlığa gerek var mı? Hiç gerek yok. Şayet insanın kendinde yazıyla ilişkili yanı yoksa niçin tedirgin olsun onu da ben anlamıyorum?

Yazıyı beğenenlerimiz de oluyor. Fakat millet olarak iyi tarafımızı görünce bravo demeyi bir türlü beceremedik veya eline sağlık demeye cesaret edemedik. Öfkelenen insanlar kadar olamadık.

Eleştirilere tepki gösterenlere önerim olacaktır. Bir kerecikte olsa kendinizi sorgulayın. Acaba eksiğim var mı?  Kişisel yazmadığımı söyledim buna rağmen beyninde şüphe olanlara tavsiyemdir.

Eleştirilerinin sorumlusu da, övgünün muhatabı da toplum olarak herkes sorumludur. Beni rahatsız eden konuların dışında yazdıklarımı da görüyor, gören gözler.

Hayatın içinden yazmaya çalışıyoruz.  Elbette eksiğimiz, kusurumuz vardır, yalnız kimseye kastımız ve adavetimiz yoktur.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..