Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Nihat Doğan'a Mektup

Sevgili Nihat Doğan,

1990’ların sonuydu.

Ben sağlık yüksek okuluna yeni başlamıştım sayılır. Sağda solda her yerde küçük mavi bir hap konuşuluyordu. Yaşlı başlı hocalarımız, yaşlı başlı hastalarımız, hacı amca dediklerimiz, o vakitler bizim için abi olan , hep denemişti.

“Abi saatlerce!” diyorlardı.

“Ne demek yüzde yüz, yüzde bin etkili!”

Misal o küçük mavi ilacı çalışan mümessiller trafiği ihlal ettiklerinde polis sorardı, aç bakim bagajı… Sanırsın ceza makbuzu mübarek, verir geçerlerdi. Bunu övüne övüne anlatırlardı.

Eczaneden henüz rahat istenemezdi. Hoş kimse adını da telaffuz etmezdi, “ Var mı!” derlerdi. Soran adam erkekse, orta yaşı geçkinse, “Var abi!” der herkese 100 lük olanı dayarlardı. Daha pahalıydı haliyle daha etkili. Kimse ihtiyacım var mı diye sormazdı.

Alırdı.

Fazlası göz çıkarmazdı çünkü ama baş ağrıtırdı. “Abi güzel ama baş ağrısı yapıyor be!” derlerdi, sonra kendi kendine nedenini açıklardı “E geriyor tabii, nasıl gerdiğine inanmazsın!”

Nasıl gerdiğine hiç inanmadım.

Doğrusu bu küçük mavi hapın ya da üreticisinin reklamıyla mavi mucizenin gerekliliğine de inanmadım. Kurduğum hayat cinsellikten uzak, aşka yakındı çünkü. Bir erkeği sevmekle başlardı her şey, o erkekte kalmakla sürer, o erkekte ölmekle biterdi.

Oysa bu küçük mavi hapı alan tüm erkek familyası ilk olarak onlara onca zaman katlanan eşlerini sevgililerini aldattılar Nihat.

Uzun süren iş gezilerinde, pavyonda biten iş toplantılarında, kongre ayağına gidilen Tayland’da, aklına neresi gelirse daha, “önce dujşş!” la bedenlerini temizlemeyi, isteklerini tatmin etmeyi, vicdanlarını kirletmeyi öğrendiler. Dominik’e, o ıssız, senin yiyecek döner bulamadığın adaya haplarıyla geldiler.

Beni sorma, ben O’na âşık olmayı bekliyordum.

İşte bu küçük mavi hapı alan hacı amca olsun, başkan Clinton olsun… mümessilden ceza niyetine araklayan memur olsun, o mümessilin çalıştığı doktor olsun… benim hocam olsun, ablamın kocası olsun… iş gezisine giden patron olsun, çalışan olsun…

Hapı yuttu, sevdiğini unuttu.

Hapı yuttu, duşa girdi.

Hapı yuttu, sekreterine asıldı.

Hapı yuttu, asistanına asıldı. Hem de oval ofiste yaptı Nihat, cümle dünya gördük elbisede izlerini!

Hapı yuttu, kasete alındığından habersiz memleketi kurtarmayı anlattı.

Albay’ın karısına, bir iş kadınına, 16 yaşında bir kız çocuğuna ee bi de evrensel olsun diye bir Rus vatandaşa!

En son da IMF başkanı yakalandı iyi mi?

Hani para elinin kiri derlerdi, bunun neyinin kiri olduğunu anladık.

Oteldeki çalışanı taciz etti, denildiğine göre tecavüz etmiş. Başkana kalırsa para’yla olmuş!

Parayla olduğu belli de hocam,

Ahlakla olmadığı bellli Nihat’ım. Sen bilirsin, ruhunuzu koysanız ortaya, yemin ederim, başkan falan dinlemez, onun ruhu senin ruhun önünde diz çöker!

Aslına bakarsan kardeşim,

Bu küçük hap, hep kullandığının dışında çok ta hayat kurtardı. Pulmoner hipertansiyon denen bir ölümcül hastalıkta veriyorlardı bebeklere,

E bebek adı üstünde,

Bekar,

Rus’tan anlamaz,

Anasını sever, aldatmaz,

İyileşiyordu.

Yan etki dediler, oysa bence asıl etkiydi. Hayat kurtarıyordu. Adamı rezil etmiyor, karını üzmüyor, sevgilini aldattırmıyordu.

Asıl yan etkisi, bildiğimiz erkeklerde çıktı Nihat. Saygıda sıfır hatayla oynaması gereken abiler, kolpacı çıktı. Face to face gelemediler.

Hadi günahlarına girmeyim ama büyük kısmınızın ne mal olduğunu anlattı bu hap. Dedim ya, adam olan kadınını sever, onda kalır. Bi tanesinden bi tanesine olur, gül tanesinden gül tanesine olur. Bir çiğ tanesi olur, düşer üstüne helalinin yoluna gül serdirtmez!

Uzaktasın diye sana yazmak istedim. Sana ve arkadaşlara çok selam ederim, Daner’in gözlerinden operim, feysbookta da onu argadaşım olarak ekledim. Seni hasretle kucaklıyor ve bir an önce memleketine dönmeni, sensiz dünyanın eksenin bile kaydığını bilmeni istiyorum.

Bacın.

 
Toplam blog
: 30
: 1454
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

sığmaz ki buraya ne sen ne kalabalıklar! ..