Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Nil timsahları

Nil timsahları
 

Gece zehir, gece karanlık, gece kör uykuda, yarasalar gibi uçuşan yürekler acıyla kavruk Gecenin kalbi bir çalar saat gibi vurur ölümün zilini.. Hüznün yorgun sancıları bir annenin yürğine vurur nabız gibi, zehirli bir soluk soldurur tüm çiçekleri. Acı yağmur olur akar yürek pınarlarından kanın silinmez akışı gözlerinden ruhlara düşer,

Bu yüzden acıların dili zehirlidir Kaktüsler gibi dikenleri vardır. Dokunmak isteyen elleri acıyla geri gönderirler. Acının dili amazon yerlilerinin oklarına sürdükleri zehirlerden bile daha ölümcül olabilir, bir ısırgan otundan daha yakıcı, güneşten daha sıcak bir ateş olabilir. Acılar sağaltılmadığında zehirli köklere dönüşürler. Acının en büyük gübresi ise hınçtır. Hınç öyle bir zehirdir ki içierde biriktikçe tüm bünyeyi ele geçirir ve vicdan gözüne karasu gibi akıp onu görmez kılar. Bu nedenle intikam acının şifası değil zehri olur çoğu kez. Çoklarının sandığı gibi intikamın adalet ile ilgisi de mevcut değildir.

Acı tehlikelidir ama diğer yandan öğreticidir de.İnsanı olgunlaştırır. Bu yüzden yas tutanların yaslarını paylaşmak önemlidir. Ancak şu anda çocuklarını kaybeden annelerin ya da babaların acılarını paylaşmak değil, o acılar üzerinden kirli çıkar devşirenler var ki bu da acıyı zehirli bir bitkiye dönüştürme hamlesinden başka bir şey değil.

Türkiye’de insanların önemli bir bölümü çok kızgın nerede ise burnundan soluyor. Herkes annelerin yüreğini yakan ölüme kızgın, ama birileri bu kızgınlığı başka annlerin yüreğinin yanması yeni acıların oluşması için kullanma çabasında.Oysa acı acıyla kesilmez, acı başka acılarla şifa bulmaz, acının üzerine acı ekmek zehirli tohumlar büyütür sadece. Yüreği çocuğunun yokluğu ile kavrulan annenin kendisine bu acıyı yaşattığını düşündüğü insanlara kızmasını anlaşılabilir, kaybın yerine bilgeliği koyamamıştır, anneler her zaman bilge olamazlar.

Ama acı üzerinden kendine cinayet devşirenler işte onlar tehlikeli acı tacirleridirler. Onlar ölümün tekil yüzünü genele yayamak tüm yürekleri ölümün acısı ile yıkamak istiyorlar. Bundan sonsuz bir haz duyuyorlar. Düşen her fidan, onların acı tarlalarında açan zehirli bitkiye dönüşüyor. Onları acıların şifa bulması değil azması ilgilendiriyor. Kirli iktidar hesapları ile acılar üzerinden egemnlik devşirme peşindeler. İşte asıl hainler, işte asıl kötüler onlar. Onların döktükleri göz yaşları Nil timsahlarını andırıyor.

Timsahların göz yaşları ile iglili bir deyim vardır dile yerleşmiş. Timsahlar avlarını yerken, ağızlarını çokça açtıklarında, gözlerinden bir sıvı salgılarlar. Gözyaşı gibi görünen bu sıvının üzüntüyle bir ilgisi yoktur. Buradan yola çıkarak, bir şeye üzülmediği halde üzülmüş gibi yapan insanlar için “timsah gözyaşları döküyor” deyimi kullanılır. Sahtekârlık, iki yüzlülük gibi olumsuz bir anlamı vardır. Şu an timsahlar gencecik fidanlar savaş meydanlarına sürerek ölümden ölüm devşirme, kanı kanla yıkma hesabındalar. İnanın onların ne vatan gibi bir dertleri var, ne dee annelerin yürek acısı ile. Onların tek derdi güç daha fazla güç. Gücün merkezinde olmak, birilerinin acısını kendi iktidar hesaplarına dayanak yapma çabasındalar.

Acıya şifa vermenin yolu kanı kanla yıkamak değil. Tersine acıyı sonuz kere kesebilmek ve kzıgınlığın, öfkenin tehlikeli sularında gemi yüzdürmek değil. Acıların üzerine acı ekmemektir. O yüzden siz siz olun bu acı tacirlerine hayat vermeyin.

 
Toplam blog
: 44
: 809
Kayıt tarihi
: 06.06.07
 
 

Sosyoloji ile ilgili olarak Birikim, Üç Ekoloji, Birgün Gazatesinde çeşitli yazılarım çıktı. Ayrı..