Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Niye kitap okumuyoruz?

Niye kitap okumuyoruz?
 

Türkiye’de kitap okuma oranı çok düşük. Evet düşük ama kime göre? Avrupa Ülkelerine ve diğer gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlara göre. Belki bizden daha az gelişmiş ülkelerde de bizden yüksektir. Net bir bilgim yok. NİÇİN peki? Kitap okumuyorum ki! Daha doğrusu okumuyordum; ta ki 3 hafta öncesine kadar. Ne oldu 3 hafta öncesinde diye sorarsanız, orası bana kalsın. Asıl anlatmak istediğim Türkiye’de kitap okuma oranı niye düşük.

Evet, Türkiye’de kitap az okunuyor. Bunu nerden biliyorsun diye sorarsanız; en başta kendimden sonra çevremden yani ailemden, arkadaşlarımdan, komşumdan, öğretmenlerimden, şuradan buradan. Beni bırakın zaten araştırma ve anket sonuçları da bas bas bağırıyor OKUMUYORUZ!!! Tabi ki sizler hariç. Benim yazımı bile okuyorsanız, okuma alışkanlığınız baya üst düzeyde. Şaka bir yana genel durumdan bahsedeceğim. Bir araştırma yaptım mı veya elimde bilimsel bir veri var mı hayır. Sadece gözlemlerim ve kendimce tespitlerim.

Bana göre okuma alışkanlığımızın olmamasının en önemli sebebi “üniversiteye giriş sınavları”. Niye mi? Hepimiz büyük ihtimalle bu sınava girmişizdir. Veya en azından oğlunuz, kızınız, yeğeniniz, torununuz, komşunuzun çocuğu, akrabanız falan bu sınava hazırlanmışlardır. Demek istediğim az çok bu üniversiteye giriş sınavlarına hazırlık sürecinin ne kadar berbat dönemler olduğunu az çok bilirsiniz. Ben de bu sınava 2 kez hazırlandım. Tabi bir de liselere giriş sınavları var orda da durum aynıdır. Olay şu; sabahleyin kalkarsın okula gidersin, çeşitli derslere girer çıkarsın, okul biter doğru dershaneye gidersin( eğer sınavda iddialıysan yani ilk 200 bine girmek istiyorsan dershaneye gitmek şart). Orada da çeşitli derslere girer çıkarsın. Derslerden sonra hocalara birebir bilemediğin soruları sorarsın. İşin bittiğinde saat olur akşam 8. Eve gittin 9 (ben Muğlalıyım bu yüzden büyük şehirlerdeki durumu bilemem trafik falan). Yemek yedin, iki oturdun saat oldu 10. Ee ders çalışman lazım, o kadar ödev verdiler, yığınla soru çözmen lazım. Uyuyuncaya kadar da onları yaptın (ben işte burayı yapamadım hiç bir zaman). Tabi o kadar dersten sonra kafa kaldıysa ve ne kadar verimli olacaksa. Ayrıca test ve soru çözerek yeni bir şey öğrenilmez, sadece bildiğini tekrar edersin ve kendini sınarsın. Testini sorunu da çözdün saat oldu 12-1. Gün bitti. Sende bittin. Niye bittin çünkü kendine koskoca günde yarım saat bile ayıramadın. Ve bu gün özel bir gün değildi senin için o yüzden bu kadar yoğun olmadı. Çünkü her günün böyle olmak zorunda eğer iyi bir gelecek istiyorsan( dersane hocaları hep böyle der). Kendine de vakit ayırmak zorundasın. Bu vakti de arkadaşlarınla, ailenle, bilgisayar oynayarak, gezerek, televizyon izleyerek geçiriyorsun. Ee kitap okuma noldu veya gazete dergi vs. ? Yalan oldu. Niye kitap okumadın sorusuna ise; haklı olarak şu cevap gelir “şurada azıcık bir boş vaktim var, o zamanda da kitap okumam”. Adam okumaz tabi ki, dersten kitaptan o kadar bıkmıştır ki asıl okuması gereken kitaptan kaçar. Eğer kişi sınava hazırlık sürecine kadar kitap okuma alışkanlığı kazandıysa bu süreçte bu alışkanlığını kaybeder. Eğer önceden hiç bu alışkanlığı kazanamadıysa, bu sınav sürecinden sonra içinde “kitap okuma” kelimeleri geçen cümle dahi kurmaz.

Diğer bir tespitim ise; kitap okumanın gereksiz ve boş bir iş olduğunu düşünen insanların olması. Bu kişiler daha çok sayısal bölüm okuyan veya okuyacak olanlardan çıkar. Vahim olan durum ise; bu kişilerin bulundukları sınıfın, bölümün, yatakhanenin, yurdun, mahallenin popüler kişileri, yaptıkları ve söyledikleriyle her zaman konuşulan ve ilgi odağı olan kişileridir. Yani kısaca bu okuma yoksunu insanlar bulundukları çevreyi bir şekilde olumlu yada olumsuz etkilerler. En son okuduğun kitap neydi sorusuna genelde cin ali cevabını verirler. Aslında bu yalandır, birçok kitap okumuşlardır ama artık kitap okuma alışkanlıkları yoktur ve popüler oldukları ve bunu korumak istedikleri için böyle bir espri yaparlar. Bu espriye de her zaman gülen insanlar çıkar. Üzülerek söylüyorum, benim de bu espriyi birkaç kez yapmışlığım var. Ayrıca popüler oldukları için veya başka sebeplerden dolayı bu insanlar çevrelerince bilerek olmayarak içten içe örnek alınırlar. Çünkü herkes bulunduğu çevrede popüler ve lider olmak ister. Bu yüzdendir ki bu kitap okuma alışkanlığı olmayan popüler arkadaşlar yüzünden çevrelerindeki insanlarda kitap okuma alışkanlığını kaybederler veya hiç kitap okuma alışkanlığı kazanamazlar. Bu her zaman kesin değildir ama oranı çok yüksektir. Şöyle bir parantez de açayım; eğer bir kitap, bulundukları çevrede çok popüler olursa yani herkes o kitabı okuyorsa, bu kitap okumayan popüler arkadaşların ellerinde o kitabı görebilirsiniz.

Diğer sebepler ise; kitapların pahalılığı, kütüphanelerin yetersizliği, örnek alınan kişilerin(anne, baba, ağabey, dede, öğretmen vb.) kitap okuma alışkanlıklarının olmaması, televizyon, dizi, internet(sosyal medya), bilgisayar ve playstation oyunları bağımlısı olmamız, geçmişte sıkıyönetim ve darbe zamanlarında kitapların toplatılıp yakılması, yasaklanması ve yasak kitapları okuyanların cezalandırılması, ayrıca her şeyi bildiğimizi(!) düşünen bir toplum olduğumuzu düşündüğümüz için kitap okumanın gereksiz olduğunu düşünmemiz. Bu sebeplere özel olarak değinmeyeceğim. Çünkü herkesin bu sebepleri bildiğini düşünüyorum.

Bana göre üstte açıkladığım 2 sebep bu sorunun oluşmasında çok etkili. Bu sorunu Türkiye nasıl çözer bilemem ama bu eğitim ve sınav sistemiyle( aslında bu sistem eğitim sistemi değil, yarışma sistemi) bu sorun çözülmez orası kesin. Ama acilen yapıcı bir çözüm bulunması gerek, aksi takdirde memleketin durumu çok daha vahim bir hale gelecek. 

 
Toplam blog
: 2
: 1385
Kayıt tarihi
: 10.04.12
 
 

9 Eylül Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği 3. sınıf öğrencisiyim. Memleketim Muğla'ya ..