Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

15 Ağustos '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Niye olmasın ...

Niye olmasın ...
 

Sağlıklı yaşayabilmemiz için özellikle duygu ve düşüncelerimizin bizi sağlıklı bir yaşama sürüklemesi için kendimizin ve yaşantımızın farkına varmamız gerekmektedir.

Hepimizin bir yaşamı var, yaşadığımız her olay kendimizi ailemizi çevremizi o kadar çok etkiliyor ki bunun farkına varamıyoruz, çoğu zaman olayların akışı içerisinde neleri kimi ne kadar çok sevdiğimizin bile farkında değiliz.

Çünkü kendimizi yapacağımız işlere odaklamışız, öyle ki otomatikleşmiş bir vaziyette de sürdürüyoruz.

Yaşamak için para kazanmak zorundaymışız gibi her şeyi paraya endekslemişiz, oysa para gereksinimleri karşılamak için bir aracı. Tabiat hiç para harcamadan hayatımızı devam ettireceğimiz şeylerle dolu. Sadece kabullenip çaba göstermemiz yeterli.

Bir kere öyle hale gelmişiz ki, hiç sevmesek de bir işte çalışmak zorunda kalmışız, insanlara bağımlılığımız var, o yüzden sahte gülücüklere dostluklara katlanmak zorundayız. Sosyal yaşam bu ilişkileri sürdürmek durumunda bırakıyor bizleri.

Çoğumuz neden hoşlandığımız, ne yapmak istediğimizi, nasıl bir yaşamı yeğlediğimizi unutmuş durumdayız çünkü iç dünyamızı düşünmekten daha çok dış dünyamızı düşünmek zorunda kalmışız. Yani bir bakıma hepimizin yüzünde sahte bir maske var, toplum nasıl hareket ediyorsa bizde o yönde hareket ediyoruz. Kendi isteklerimizin yerini başkalarının istekleri alıyor.

İşte bu yaşantı bizde şu sorunun egemen olmasını sağlıyor; “Başkaları ne der?” Şaşırmayın toplumun çok az kesiminin dışında büyük çoğunluk böyle yaşıyor “başkaları ne der” kurgusuna bağlı olarak.

Hele şimdilerde ülkenin gerek ekonomik gerek güvenliği açısından içimize doluşan korkular, gelecek kaygılarımız yüzünden hiç istemediğimiz halde toplumun sahte maskelerini takmak zorunda kalıyoruz.

Bir nokta geliyor gerçekler ağır basmaya başlayınca insanlarda bir yalnızlık duygusu ağır basmaya başlıyor. Çok kalabalık ailelerin bile kendilerini yalnız hissettiklerine şahidim ben. Lütfen kimse yanlış anlamasın evliliklerde kurulan iletişim bile samimiyetsizleşmeye başladı son yıllarda, bu nedenle de kişiler kendi özlerinden uzaklaşmakta kendilerine yabancılaşmaya başlamaktalar. Canımızın kıymetini bilmiyoruz desem yalan olmayacak inanın. Bunun sonucunda mutsuz olmaya başlıyoruz, yalan mı?

Bir süre sonra ise yaşam aynılaşmaya başlıyor sıkıyor hatta ruh ve beden sağlığımızın etkilenmesine neden oluyor.

Bir insan iç dünyasında nefret duymaya başladığında yüzüne maske takıp mutlu rolü iyi rolü yapmaya başladı mı bir kere yaşamdan tamamen kopmuş demektir, kendi değildir, başkalarının hayatını istediğini yaşıyor demektir. Başkaları ne der? Ne derse desinler umurumda değil diyen kaç kişi tanıyorsunuz etrafınızda…

Gazetelerde tanınmış bir babanın kızını öpmesi tartışılıyor, bir baba kızını nasıl böyle öpermiş. Size ne kardeşim ne zamandan beri sevgiyle samimiyetle hiçbir art niyet beklenmeyen öpüşmeler rahatsız eder oldu toplumu. Gülmek kadar öpüşmekte doğaldır ve sadece kişileri bağlar. Ne toplumun ahlakı ile ilintilidir ne de ülkenin ahlak yapısı ile ilgilidir. Duygu ve düşünce hiç önemli değil görüntü önemli öyle mi? Başkaları ne der anlayışının geldiği nokta bu anlayacağınız…

Şunu anlamak istemiyoruz iletişim iki kişi arasında yani birbirinin farkına varan insanlar arasındaki duygu ve bilgi alışverişidir. Bu alışveriş ne kadar doğru ve dürüst ise anlamlıdır ama sahte olursa düşünmek lazım. Duyguların candanlığının samimiyetinin şiddeti mutluluğun anahtarıdır. Her kapıyı açar.

Yaşantımıza bir bakar mısınız? Başkalarını üzmemek kırmamak adına yüzümüze sahte bir maske takmış öyle geziniyoruz etrafta. Bunun korku duymaktan ne farkı var, insanlar korku ile yaşamaya mahkûm mudur? Ben içimden geçen ne ise onu olduğu gibi söylemeyi çok severim, hatta herkesin son söylediğini ben ilk başta söylemeyi yeğlerim…

Yaşamın gerçekleri bunlar, sağlıklı mutlu ve başarılı bir yaşamın farkına varabilmemiz için bana göre, gerçekçi, samimi ve içten olmamız gerekmektedir. Bu nedenle de sosyal yaşamda “maskeli” yaşam biçimini kabullenemiyorum.

Bu siyasal hayatta da iş hayatında da sosyal yaşamımızda da evliliğimizde de benimsememiz gereken bir yaşam kuralı olmalıdır, çünkü bakın etrafınıza insanların taktıkları maskeler yüzünden yüzleri gülmüyor mutlu değiller ve riyakârlığı özellik sanıyorlar. Daha güleç daha mutlu ve başarılı olmak için lütfen daha samimi daha içten ve sevgi dolu olmaya çalışalım, kaybedecek bir şeyimiz yok bilakis önce kendimizi kazanacağız, sonra çevremizi.

Niye olmasın?

 

Erdoğan Özgenç

 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..