Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '12

 
Kategori
Magazin
 

Niyet ile kısmet kapışırsa...Veya Cem-Cansu-Ahu üçgeni...

Kaç gündür Cem Yılmaz- Ahu Yağtu ilişkisi, doğacak çocukları ve evlilikleri konuşuluyor. Söz konusu ilişki Cem Yılmaz gibi Türkiye’nin en ünlü ve sevilen adamlarından biriyle, en güzel kadınlarından biri arasında olunca; bu kadar çok yazılıp çiziliyor olması da normal tabii evladım.

 Oysa günün sonunda,  bu çok tanıdık bir hikaye...Di mi? Öyle.  İtiraz etme.

Bizi ilgilendiren de bu: Bir kez daha hayatın çelmelerinin ve iyi/kötü sürprizlerinin herkes için geçerli olduğunu görmemiz... Hani biz sıradan faniler hep ünlülerin hayatlarının bizimkinden daha zevkli olduğunu düşünürüz ya... Öyle bir şey yok aslında, biliyorsunuz siz de benim kadar. Hatta onların durumları çok daha zor: Türlü durumlar karşısında hissettikleri acıyı/öfkeyi bizim gibi dışa da vuramıyorlar. Devamlı açıklarını yakalayıp damgayı basmak isteyen birileri var etraflarında

.
 


 Mesela Cansu Dere... Belki şu anda üzgün bile değildir, belki pek çok uzun süreli ilişkide olduğu gibi yedi sene içinde gerçekten tüketmişlerdir her şeyi Cem Yılmaz ile... Yani gözü hiiç arkada değildir Cansu’nun. Belki de tam tersi; üzgündür, kendini haksızlığa uğramış hissediyordur, her kadın gibi ‘bende bulamadığı neyi buldu da hem ondan çocuk yapıyor, hem de evleniyor’ diyordur. Bundan daha normal bir düşünce de olamaz...Ve belki kovalarca göz yaşı dökmek, varillerce alkol tüketmek, kendini hızlıca ‘pansuman’ görevi görecek bir ilişkiye atmak istiyordur... Ama yapamaz. Yurtdışına kafasını dinlemeye gitse, adı ‘dayanamadı, kaçtı’ olur. Burada kalıp ortalarda görünmese ‘inzivada, evden çıkamıyor, komada’ derler. Çıkıp arkadaşlarıyla eğlense ‘Cem’i çabuk unuttu, gününü gün ediyor’ diye yazarlar. Ne yaparsa yapsın duygu durumunu doğru ifade edemez.



Düşününce... Belki Cansu, Cem ve Ahu defalarca aynı evde, aynı partilerde bulundular. Çok olası bir şey bu çünkü gazetelere göre Cansu ve Ahu yakın arkadaşlarmış. Bu partilerde, davetlerde ne Cem Ahu’ya o gözle baktı  ne de Cansu’nun aklına böyle bir şey geldi...( Bu arada Vogue’da çalışırken birkaç yazı için Ahu Yağtu'dan görüş almıştım. Tanıdığım kadarıyla müthiş şeker, sıcak ve zeki bir kadındı. Bu yazı hiçbir şekilde ona kötü bir şey söylemek istemiyor... Yanlış anlayacaklar olursa diye dedim...) Hatta muhtemelen kırk yıl düşünse de Cansu'nun aklına böyle bir şey gelmezdi.

Oysa kısmet hep oradaydı başından beri. Kesişecek yollar önceden belliydi, zaman geçmeyi bekliyordu sadece. Cem Ahu'yla olacaktı, Ahu da Cem ile. Ama ileride, hatta bir sene içinde olacaklardan zamandan başka kimsenin haberi yoktu.

Hayatın en acayip yanı bu... Paket orada ama haberin yok. O hediye senin ama henüz eline geçmedi. Başından beri sen o hiç o gözle bakmadığın adamla olacaktın aslında. Onun yazıgısı da sendin. Ama bunun en doğru şekilde gerçekleşmesi için arada bir dolu başka şey olması gerekiyordu...

Delilik gerçekten. Hiçbir şeyin farkında olmadan, buzda yürür gibi yaşıyoruz aslında.
Cem-Cansu-Ahu haberleri bana bunları düşündürdü.
Niyet ile kısmet arasındaki saç saça baş başa süren savaşı yani.

İyi günler olsun ey ahali...

  

 
Toplam blog
: 13
: 1307
Kayıt tarihi
: 30.01.12
 
 

Sondan başa gideyim. İş: Temmuz 2011'den itibaren freelance yazar olarak yola devam ediyorum. Cos..