Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '12

 
Kategori
Futbol
 

Niyet sadece sevinmek miydi?

Niyet sadece sevinmek miydi?
 

İletişim problemi mi?


Emre Belözoğlu'nun uzunca bir süre gündemde ilk sıraları meşgul etmesini pek kabullenemediğinden olsa gerek, ülkemiz futbolunun değerli bir oyuncusunda bir süredir müthiş bir atak görüyoruz.

"Ne yaparsam olay olur, ne yaparsam gündem oluştururum?" diye düşünse ancak bu kadarını başarabileceğini düşündüğüm bu futbolcumuz, gündem olmayı bu şekilde düşünerek mi yoksa düşünmeden mi başarıyor bu konuda kesin bir şey söyleyemem.

Nedense her kim (olumsuz anlamda) sivrilirse, onda kabahat aramaktan ziyade, diğerlerinin onun üstüne gittiğini söyleyecek kadar da merhametliyiz (!) Artık siz buna acizlik, sapkınlık, ölümüne inkar gibi isimler de yakıştırabilirsiniz, nasıl düşünüyorsanız.

FB "Spor" Kulübünün futbol takımı kalecisi Volkan Demirel, Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamalarında yine ilginç tespitlerde bulunarak:

"Başkaları beraberliğe sevinince sorun olmuyor. Biz galibiyete sevinince nedense sorun oluyor" dedi.

Birincisi; bu açıklamasında samimi ise, "Galatasaraylı arkadaşlar da sahamızda berabere kaldıkları maçta sevinmişlerdi, biz de sevindik " gibi bir açıklama yapardı. "Başkaları" kelimesi ile başlayan cümlesinin tamamı "alaycı düşünce" ile dolu, "savunma duygusu" ile değil. Olaya zaten kötü niyetli başladığının en büyük göstergesi bu. Ya da ifade ve iletişim problemi vardır.

İkincisi; "Sevinmek paylaşmaktır!".. Galatasaraylıların beraberliğe sevindikleri maç, geçen sene oynanan maçtı ve o maçta Galatasaray taraftarları da tribünlerdeydi. Bu basit bir ayrıntı gibi gözükebilir ancak çok önemli: Yani, statta Galatasaraylı futbolcuların sevinçlerini dışa vurarak kutlama ihtiyacı hissedecekleri ve paylaşabilecekleri bir taraftar kitlesi vardı. Ancak Fenerbahçeli futbolcuların taraftarlarının olmadığı bir statta saha ortasında toplanarak, tel örgü sistemi bulunmayan tribünler önünde neden böyle yaptıklarına dair düşüncelerimizde iyi niyete ulaşmakta zorluk çekiyoruz. Maç biter bitmez bu kutlamanın yapılabilmesi için, o sırada Galatasaraylı futbolcuların tebriklerini kabul etmekle meşgul arkadaşlarını saha ortasına sıcağı sıcağına -neredeyse telaşla- toplamaya çalışan Volkan Demirel'e, Kadıköy'de oynanan son maçta 2-0 mağlubiyetten 2-2'yi yakalamış olmasına rağmen statta taraftarı bulunmayan Galatasaraylı futbolcuların saha ortasında toplanmak yerine soyunma odasına gitme "çabası" gösterdiğini de hatırlatmak lazım.

Açıklamalarındaki bir diğer ilginç tespit de şöyleydi:

"Bu ülkede Fenerbahçe sevilmiyor, ben de Fenerbahçeli Volkan'ım, o yüzden beni de sevmiyorlar."

Birincisi; sayıları az da olsa, Fenerbahçe'li olanlardan ya da olmayıp Fenerbahçe'ye sempatisi olanlardan Volkan Demirel'i sevmeyen, en azından söylediklerini tasvip etmeyen bir çok insan tanıyorum.

İkincisi; Fenerbahçe'yi her sevmeyen Fenerbahçelileri de sevmiyorsa, o zaman (örneğin) Galatasaraylısı Beşiktaşlısı binlerce futbolsever Gökhan Gönül'ü neden seviyor? Yoksa Volkan Demirel, Gökhan Gönül'ün Fenerbahçeli olmadığını mı söylemek istiyor?

Bugün transfer edilse, rahatlıkla 40 yıllık bir Galatasaraylıymış gibi alkışlayabileceğim Gökhan Gönül de Fenerbahçeli.. Mesele Fenerbahçeli olmak değil, mesele ...

Keşke sahadaki futboluyla büyüdüğü kadar, maç sonrası sözleriyle daha da büyüyebilseydi, tersini tercih etti. Sevilmeyişini Fenerbahçe'ye mal ederek hem de.

Centilmen futbolcu, sert futbolcu, çirkef futbolcu, sahtekar futbolcu, dönek futbolcu, dün şu takımlı bugün bu takımlı futbolcu vs.vs. görmüştük.

Artık yeni bir futbolcu tipiyle de karşı karşıyayız:

"Amigo futbolcu."

Hayırlı olsun..

****

Günün sözü: Özgüven, kirli bir sırıtış değildir.

(NOT: Kaynağını hatırlayamadığım için, yazamadım)

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..