Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Niyetimize göre

Biz insanları ne zaman çok tanırız? İnsanların yakınında ne zaman dururuz? İnsanlara yaklaştığımız zamanlar aslında bellidir.

 Ne zaman ki başımız sıkıştı o zaman insanlarla konuşur, selamlaşır, samimi olur, saygı ve sevgi gösteririz.

İhtiyacımız olduğunda insanlara karşı konuşmalarımızı o kadar da abartırız ki vaatlerde bile bulunuruz.

Vaatte bulunmakla mal eksilmez ki, yerine ikame edilmeyecek verilen sözden basit ne var ki? Çoğu zaman konuşmalarımızda bu tür sızlanmalar geçer.

İşte işi düştü beş para almadım fakat bana çeşitli vaatlerde bulundu, işi bittikten sonra selamı bile kesti gibilerinden.

Günümüzün insanı böyledir. Doğru mu bu tür davranışlar? Asla doğru değil. Hatta böyleleri de mi varmış diye de feryat ederiz.

Aslında çoğumuzun başvurduğu yöntemin başında gelir bu tür davranışlar. İşimiz bitince unutkan oluruz bizler. Hepimizin huyudur bu tür unutkanlık.

Başımız sıkıştığında merhamet abidesi oluruz. Hele zor durumda kalırsak bütün hünerlerimizi de ortaya koyarız.

Derdimizi çözemediğimiz zamanlar memleketimizi, insanlardan tanıdıklarına kadar hepsini değerlendirmeye kalkarız. Uzak memleketlere gidince başımız sıkıştığında özellikle uçan kuştan bile medet bekleriz.

Akşam vakti olursa sıkıntımız daha fazla arayış içinde oluruz.

Başka memlekette tanıdığımızda yoksa kalmışsak ortada. Uzaklara gittiğimizde herkesten medet umarız.

İnsanlar yüzümüze bakmazlarsa kızarız. Hiç farkında olmadığımız nimetleri hatırlarız. Genelde yaz mevsiminde insanlar çeşitli etkinlikler için yerleşim yerlerinden farklı yerlere giderler.

Bu güreş müsabakaları olabilir, fuar olabilir, sergi olabilir. Bu tür durumlarda daha önceden kalacak yerlerin ayarlanması gerekir.

Bu tür etkinliklere bizler yeni alıştığımızdan yaşadığımız yerdeki gibi imkânların olduğunu düşünürüz.

Nasıl olsa sadece biz mi dışarıda kalırız? Diye de yorum yaparız. Yer vardır nasıl olsa diye düşünürüz?

Bakış açımızın eksikliğinden kaynaklanır bunlar. Sıkıntıyla karşılaşınca da çevredeki insanları suçlarız.

Ahlaki boyuttan bakınca insanlar eski ahlaki değerlerden uzak olduğu için misafirperverlik yok artık şehirlerimizde.

Büyük kentlerde insanlar komşularına bile kapılarını kontrol etmeden haklı olarak açmıyorlar. Doğrusu da bu.

Çünkü nice insanların iyi niyetinden dolayı başlarına gelmedik felaket kalmadı memleketimizde.

Çare varsa da kendimizde çünkü kendi değerlerimizi yitireli çok olduk bizler. Misafirperverlik üzerine ne yazarsak yazalım geçmişin misafirperverliğini kimse gösteremez. Evinizi açtığınız insanın niyetini bilmeniz mümkün değil.

Bu da modernleşmenin getirdiği en büyük felakettir. İslam kültürüyle yoğrulmuş medeniyetlerde ikramın önemli yeri vardır.  İkramın yeri var diye de ortamın bu kadar hastalıklı olduğu devirde tedbiri elden bırakmak olmaz.

Bazense başımız sıkışırsa umulmadık yardım da görebiliriz. İyilik yapan insanların fraklı olduğunu hep dinlemişimdir.

İnsanın niyeti neyse karşılığı da odur.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..