Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '21

 
Kategori
Tarih
 

NİZAMÜLMÜLK

NİZAMÜLMÜLK

            10 Nisan 1018 Horasan’ın Tus şehrine bağlı Radkan köyünde doğdu. Ailesi ona Hasan ismini vermiş. Asıl adı; Ebu Ali Kıvamüddin Hasan Bin İshak et Tusi’dir. Annesini henüz bebekken kaybeden Nizamülmülk’ün eğitimiyle babası ilgilendi. Babası Ali b. İshak, Gazneliler’in Tus amili (vergi memuru)ve Nukan kasabasının dihkanı (yöre beyi, reis)idi.

            Nizamülmülk, Kur’an-ı Kerim’i ezberledikten sonra Halep’te önemli birçok hocadan hadis okudu. Yine birçok  muhaddisten hadis rivayet etti. Ayrıca devrin meşhur alim, edip ve şairlerinin sohbet meclislerine ve derslerine katılıp inşa ve hitabet sanatında ileri bir seviyeye ulaştı.

            Onun Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam ile arkadaş olduğu, bunlarla birlikte Şafii alimi En-Nisaburi’nin derslerine devam ettiği ileri sürülür. Ancak 1018 doğan Nizamülmülk’ün 1046-47 veya 1053 doğan Hasan Sabbah ile birlikte aynı hocanın öğrencisi olması uzak bir ihtimaldir.

            Babasıyla beraber Gazneliler’in Horasan valisi yanında görev alan Nizamülmülk, Dandanakan Savaşı’nın ardından babası ile birlikte Tus’tan Hüsrevcird’e, oradan Gazne’ye gitti. Horasan tamamen Selçuklular’ın eline geçince baba oğul Selçuklular’ın hizmetine girdi. Nizamülmülk, bir süre Melik Alparslan’ın veziri Ebu Ali Ahmed bin Şadan tarafından idari hizmetlerde görevlendirildi, daha sonra onunla geçinemeyip Çağrı Bey’in yanına Merv’e gitti ve kendisinden büyük ilgi ve yakınlık gördü. Çağrı Bey’in Nizamülmülk’ü oğlu Alparslan’a takdim ederken onu bir baba gibi kabul etmesini istediği rivayet edilir.

             Nizamülmülk, Çağrı Bey’in ölümünün (1059) ardından Tuğrul Bey döneminde (1040-1063) Horasan’ı yönetti. Alparslan’ın, kardeşi Süleyman ile giriştiği taht kavgası sırasında Alparslan’ın yanında yer aldı. İdari ve siyasi kabiliyetleriyle onun dikkatini çekti.

             Alparslan tahta geçtikten bir ay sonra Kündüri’yi (Amidülmülk) azledip yerine Nizamülmülk’ü tayin etti (1063). Malazgirt Muharebesi hariç Alparslan’ın bütün seferlerine katılan Nizamülmülk, bu savaşların kazanılmasında ve Kutalmış’ın isyanının bastırılmasında önemli rol oynadı. Sultan Melikşah’ın rakiplerini bertaraf ederek tahta geçmesinde büyük hizmetleri oldu. Sultan Melikşah zamanında Büyük Selçuklu Devleti için ciddi bir tehlike teşkil eden Hasan Sabbah ve adamlarıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirdi.

            Sultan Alparslankendisini vezir tayin ettiğinde Abbasi Halifesi Kaim-Biemrillah tarafından Nizamülmülk, “Kıvamüddevle ve’d-din” ve “Razi emiri’l-mü’minin” lakapları verilmiş, ayrıca “Tacü’l-hazreteyn, Vezir-i Kebir, Hace-i Büzürg ve Atabekü’l-cüyuş” gibi lakaplarla anılmıştır.

              Uzun süren vezirliği sırasında devlet yönetimine tam anlamıyla hakim olmasından rahatsız olan bazı devlet adamları Nizamülmülk’ün idari tasarruflarını, evlat ve kölelerinin önemli mevkileri ele geçirmelerini bahane ederek onu Sultana şikayet ettiler. Sultan Melikşah bu şikayetler üzerine Nizamülmülk’ü huzuruna çağırıp dinledi. Her defasında onu haklı bularak yetkilerini arttırdı. Şikayetlerden bir sonuç alınamadığını gören Terken Hatun ile veziri Tacülmülk, Müstevfi (Maliye Bakanı)Mecdülmülk ile Arızu’l-ceyş (askeri maliye bakanı)Sedidülmülk’ün desteğini sağladıktan sonra açıkça Nizamülmülk aleyhine konuşmaya başladılar. Oğlu Mahmud’u veliaht tayin ettirmek isteyen ve bu hususta Nizamülmülk’ü yegane engel gören Terken Hatun, Nizamülmülk’ü gözden düşürmek için Sultanı etkilemeye çalıştı. Nizamülmülk’ün muhalifleri onun evladının ve adamlarının devlet içinde devlet haline geldiklerini, halkın bunlardan rahatsız olduğunu bildirip Melikşah ile Nizamülmülk’ün arasını açmaya çalıştılar. Bunun üzerine Sultan Melikşah, Nizamülmülk’e haber göndererek yetkilerini aştığını ve hükümdarlıkta ortağı haline geldiğini bildirip kendisini vezirlikten azletmekle tehdit etti. O güne kadar bilgece sözlerle Sultan Melikşah’ı sakinleştiren Nizamülmülk bu defa sert bir üslupla, yaptığı iyilikleri ve idari hizmetleri Sultana hatırlatıp kendisini vezirlikten azlettiği takdirde tacının ve devletinin yok olacağını söyledi. Melikşah bu gerginliğe rağmen onu görevden almadı. Bu olayın ardından Sultan Melikşah,  Nizamülmülk, Terken Hatun, Tacülmülk ve diğer devlet adamlarıyla birlikte İsfahan’dan Bağdat’a hareket etti. Nihavend yakınlarındaki Sehne adlı köyde konakladıkları sırada Nizamülmülk, Ebu Tahir-i Errani isimli bir batıni fedaisi tarafından öldürüldü (10-14 Ekim 1092).

                Cenazesi İsfahan’a götürülerek buradaki türbesine defnedildi. Cinayete azmettirenler arasında Melikşah’ın, Terken Hatun’un ve Hasan Sabbah’ın bulunduğu rivayet edilir. Ancak bazı kaynaklarda Melikşah’ın Nizamülmülk’ün katlinden dolayı çok büyük üzüntü duyduğu ve yemin ederek olayla ilgili olmadığını belirttiği kaydedilmiştir. Nizamülmülk’ün öldürülmesi halkı ve askerleri galeyana getirmiş, bunun üzerine bizzat Sultan Melikşah ordugahta dolaşarak askeri teskin etmek zorunda kalmıştır.

                Başta Şiblüddevle Ebü’l-Heyca olmak üzere birçok şair onun için mersiye kaleme almıştır. Batıniler’in öldürdüğü ilk devlet adamı olarak kabul edilen Nizamülmülk’ün ölümünden otuz beş gün sonra Sultan Melikşah vefat etmiş (19 Kasım 1092) ve Nizamülmülk’ün, kendisinin vezirlikten uzaklaştırılmasıyla taç ve tahtının yok olacağına dair sözleri bir keramet diye yorumlanmıştır. Nizamülmülk’ün çocuklarından Fahrülmülk, İmadülmülk, Müeyyidülmülk, İzzülmülk ve Ziyaülmülk ile torunlarından bir kısmı Büyük Selçuklular’a ve Abbasiler’e vezir olmuş, diğerleri de önemli devlet makamlarına getirilmiştir.

                Adaleti, idari kabiliyeti, cömertliği, bilgeliği ve güzel ahlakıyla tanınan Nizamülmülk halkın hukukuna özen gösterir, insanların zulüm ve haksızlığa uğramaması için çalışırdı. Devlet kapısının şikayetçilere daima açık olmasını isterdi. Alimlere ve sufilere saygı gösterir, onları ayakta karşılar ve sohbet meclislerine katılmaktan zevk alırdı. Selefi Kündüri’nin aksine mezhep çatışmalarını ortadan kaldırmak amacıyla Eş‘ariler’i ve Şafiiler’i takip siyasetine son vererek bu politika yüzünden ülkelerini terk eden Abdülkerim el-Kuşeyri ve Ebü’l-Meali İmamü’l-Haremeyn el-Cüveyni gibi alimlerin ülkelerine dönmesini sağlamıştır. Nizamülmülk başta Hasan Sabbah olmak üzere Batıniler’le askeri, siyasi ve ilmi metotlarla mücadele etmiş ve bundan dolayı Batınilerce baş düşman ilan edilmiştir.

            Selçuklular’da bir görev unvanı olarak ortaya çıkan “atabeg” tabirinin ilk defa Nizamülmülk’e verildiği kaydedilmektedir. Ancak bu unvanın ona ne zaman ve kimin tarafından verildiği konusu tartışmalıdır. Bazı tarihçiler Malazgirt zaferinden sonra Alparslan tarafından “ilig, ata, hace” gibi unvanlarla birlikte verildiği görüşündedir. Bazı eserlerde ise unvanın tahta geçmesinde önemli rol oynadığı Melikşah tarafından verildiği belirtilmektedir.

            İbnü’l-Esir, Nizamülmülk’ün Melikşahtahta çıkar çıkmaz meydana gelen Kavurd Bey’in isyanını bertaraf ettiğini, Melikşah’ın da vezirine mükafat olarak hil‘atler verip ihsanlarda bulunduğunu ve Tus şehrini iktalarına ilave ettiğini söyler. Kavurd Bey’i mağlup eden askerlerin halkın mallarına el uzatması üzerine Nizamülmülk bunun doğuracağı zararlı sonuçları Sultan Melikşah’a anlatmış, Sultan da uygun gördüğü tedbirleri almasını, zira bütün devlet işlerini kendisine havale ettiğini ve onu baba gibi kabul ettiğini söylemiş, diğer bazı lakaplar yanında atabeg unvanını da vermiştir.

             Nizamülmülk, Türk-İslam unsurlarını birleştirmek suretiyle ikta sistemini geliştirmiş ve daha düzenli bir yapıya kavuşturmuştur. Askeri ikta sistemi onun gayretiyle Büyük Selçuklular’da ilk defa 1073 uygulanmaya başlanmış ve 1087 yılından itibaren ülkenin her tarafında yaygınlaşmıştır. Nizamülmülk’ün tarım topraklarını ikta bölgelerine ayırarak gelirlerini askerlere tahsis etmesi ülkenin refah düzeyinin yükselmesini sağlamıştır. Sultan Alparslan ve Melikşah zamanında birçok savaşta önemli rol oynayan Nizamülmülk orduya çok önem vermiş, Büyük Selçuklu ordusunu yalnız o devrin değil Ortaçağ’ın en güçlü ordusu haline getirmiştir. Samani ve Gazneli devlet teşkilatını esas alarak Büyük Selçuklular’ın merkez (divan) ve saray teşkilatını tesis etmiş ve İslam geleneklerine uygun biçimde mahkemeler kurmuştur. Büyük Selçuklular’la Abbasiler arasındaki münasebetlerin olumlu bir seyir takip etmesinde önemli rol oynayan Nizamülmülk, Alparslan’la iktidarı boyunca ve Sultan Melikşah ile son zamanlarına kadar büyük bir ahenk içinde çalışmış, Büyük Selçuklu Devleti Melikşah zamanında onun çabalarıyla gücünün zirvesine ulaşmıştır.

               Nizamülmülk’ün İslam eğitim tarihinde önemli bir yeri vardır. Başta Bağdat olmak üzere çeşitli şehirlerde tesis ettiği ve kendi adına nisbetle “Nizamiye medreseleri” diye anılan ilk resmi eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için gayret etmiş, medreselere kitaplar bağışlamış, araziler vakfetmiştir. Şii-batıni düşüncenin sakatlığını ortaya koymaya ve Sünniliği yayıp güçlendirmeye çalışmıştır. Tarihte medrese yaptıran ilk vezir olarak tanınan Nizamülmülk hadis rivayetiyle de meşgul olmuş, ayrıca çeşitli şehirlerde hadis yazılması amacıyla toplantılar düzenlemiştir. 1087 Bağdat’ta Nizamiye Medresesi’nde yazdırdığı on iki hadisle 1087 Bağdat’ta Mehdi Camii’nde yazdırdığı on iki hadis günümüze ulaşmıştır. İmar faaliyetleriyle de ilgilenen Nizamülmülk Bağdat’ta bir ribat (han-kervansaray), Nişabur’da bimaristan (hastane), İsfahan’da hankah (yemekhane), Tus ve Nukan’da mescid yaptırmıştır. 1074 yeni bir rasathane inşa ettirerek astronomi alimlerini burada toplamış ve İran takviminde değişiklik yapılmasını istemiş, toplantı sonucunda Sultan Melikşah’ın “Celalüddevle” lakabına nisbetle Celali adı verilen bir takvim kabul edilmiştir. Cüveyni, El-Gıyas_i adlı eserlerini Nizamülmülk’e ithaf etmiştir.

                Nizamülmülkvezirliğinin yanı sıra İslam kültür ve medeniyeti, çeşitli İslam devletleri ve özellikle Büyük Selçuklu devlet teşkilatı hakkında bilgi veren Siyasetname (Siyerü’l-müluk- nasihatü’l-müluk) adlı eseriyle tanınır. Sultan Melikşah, devlet yönetimiyle ilgili bir kitap yazılması için yarışma açmış ve yazılan eserler arasından Nizamülmülk’ün 1092’de tamamladığı Siyasetname’yi beğenmiştir. Siyasetname’de verilen örneklerin ve anlatılan hikayelerin bir kısmı İslam öncesine, büyük bir kısmı Selçuklu öncesine, bir bölümü de Selçuklu dönemine aittir. Nizamülmülk, böylece çeşitli devirlerdeki uygulamaları karşılaştırarak kendi dönemi için en ideal olanı seçip tavsiye ettiğini vurgulamaktadır.

KAYNAKÇA:

-SULTAN ALPARSLAN- ALİ MURAT SEYMEN

-NİZAMÜLMÜLK- TÜRK DİYANET VAKFI, İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

 

 
Toplam blog
: 152
: 10713
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

TARİH ÖĞRETMENİ MEB DENİZLİ  AĞRI AFYON  ..