Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '11

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Nokta!

Nokta!
 

Kent ile köy arasındaki mesafe ne kadardır sizce?

20 – 30 ya da 40 kilometre mi?

Yoksa bir yüzyıl mı?

Köyden yola çıkan bir kişi kente ne zaman varır?.. Ne dersiniz?

Kentler köy ve kasaba tarafından işgal edildiğinde bu yol ne kadar kısalır, ne kadar uzar?.. Bu konuda ne düşünürsünüz?

Türkiye’nin yeni Anayasa yapma sürecine sokulduğu bu günlerde Anayasa’nın kentsel bir oluşum tarafından mı, yoksa köy kültürü ile yüklü bir kadro tarafından mı yapılmakta mıdır? Ne dersiniz?

Ayrıca bu günün kentlerinin köy ve kasaba tarafından çevrelenmiş olduğu bir sosyolojik olguyu geride bırakmış, kültürel bir facia olarak ortaya çıkmış değil midir?

Köy kültürü [üstü kasaba kültürü ile sıvanarak] kente taşınmış ve böylece köy, giderek kendi kendini arıtmış, geleneksel kültür değerlerinin bileşkesinde özgün doğallığı ile baş başa kalmıştır.

İlginç bir gelişmedir bu…

Artık bu ülkenin gerçek aydınları kasaba yamaları ile köyleşen kentlerden kaçmakta ve köyün doğal yapısı içinde barınmaya çalışan geleneksel kültür değerlerinin zenginleştirilmesine emek vermektedirler.

Kültür artık kentlerden köylere doğru değil, arınarak, gelişerek ve zenginleşerek köylerden varoşlara doğru yol alma sürecine girmiştir.

İşte Türkiye toplumuna bu ortam içinde adı anayasa olan yeni bir elbise giydirilmeye çalışılmaktadır.

Ancak Anayasa’yı Meclis’teki çoğunluğu ile “yapma hakkı”nı elinde bulunduran siyasi parti yakın geçmişimizde Anayasa’ya aykırı suç işlediği için Anayasa Mahkemesi tarafından cezalandırılan bir partidir.

“Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilen bu siyasi parti yeni anayasa yapma konusunu ülkenin siyaset gündeminin birinci maddesine oturtmuş bulunmaktadır.

Demek ki yeni anayasanın temel esası bu “odak”ın anayasal bir zemine oturtulması olacaktır…

Demek ki hedeflenen amaca doğru uzanan yolun ayrıntıları ve kilometre taşları yeni anayasa metni içeriğinde yasal imkanlarla donatılacaktır.

Yol daha da kısaltılacaktır.

Yürünmesi daha kolay bir zemine kavuşturulacaktır.

İktidarın demokratik fren mekanizmaları ile denetlenmesi imkanı bir tarih haline getirilecektir.

Artık Anayasa Mahkemesi hiçbir siyasi gücün “laiklik karşıtı eylemlerin odağında yer aldığını” tespit edemeyecek, edemeyecek bir konuma getirilecektir.

Bütün bu olasılıkları [biraz ya da çok] abartılı mı buluyorsunuz?..

O zaman size geçtiğimiz iki üç gün öncesinin birkaç gazete haberini hatırlatalım:

- Ergenekon savcıları, Anayasa Mahkemesi’nde “AKP kapatılsın” yönünde oy kullanan yüksek yargıçların tespit edilerek ve haklarında inceleme yapılması ile ilgili soruşturma başlattı.

Nasıl yetmedi mi?.. O zaman aşağıdaki haberi de okuyun ve kapatalım artık bu berbat konuyu:

- Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar hakkında başlatılan soruşturma sonuçlandı ve bu kişiler hakkında ceza davaları açılmasına karar verildi.

Sizleri bilmiyorum, ama bana bu kadarı yetti.

Nokta!

 

farukhaksal@superonline.com

 

LÜTFEN TIKLAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.kitlecizgisi.com

www.dnm-ler.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..