- Kategori
- Gündelik Yaşam
Noktürn
Geceydi. Mutfağın perdesi her nasılsa aralanmıştı. Aralık kalan pencereden baktğımda sanki benim için hazırlanmış bir tiyatro sahnesi gözlerimin önüne geliverdi. Sanki bir tiyatro sahnesiydi bu. Gecenin son temsili... Vakit geceyarısını çoktan geçmiş. Herşey susmuş, herşey öylesine dingin. Pencereden mutfağıma dolan o büyüleyici ışıktan gözlerimi alamadım bir süre. Sonra balkona çıktım. Yıldızların en parlağı 'seher yıldızı ' ve ay sanki bizim hiç anlamadığımız bir dili konuşur gibi gökyüzünde tüm asaleti ile karşımda arz-ı endam ediyorlar. Bu gece gökyüzünde düğün var dostlar. Gündüzün o telaşlı kalabalığı gitmiş ve ay göz kırpıyor geceye bütün alımlılığıyla. Manzara muhteşemdi. Kaçırmak istememek için bu güzelliği bastım deklanşöre ama yok sanki beni bu kareye hapsedemezsin dercesine direniyorsu o güzellik. Diretmedim. Vazgeçtim fotoğrafdan. Bir ud sesi olsaydı ya da bir keman mesela bu senfoniye eşlik edecek. Ay nazlı bir gelin gibi salınıyordu gökyüzünde. İnsanın pek nadir görebileceği güzelliklerden biriydi...
Bir keresinde kayınpederimin doğduğu köye gitmiştik. Çok yüksek rakımlı bir dağ köyüydü. Gece birden uyanıp gökyüzüne baktığımda sanki yıldızları elimle tutacakmışım gibi o kadar yakındılar bana... Yine büyülenmiştim.
Nice şair, nice alim hep övgüler düzmemiş mi gökyüzüne. İnsanı sarıp sarmalayan bir büyüsü var semanın. Hani şair demiş ya
'görmek istersen denizi yukarıya çevir gözü
deniz gibidir gökyüzü
aldırma gönül aldırma.... '
Sabahattin Ali bir dağları severmiş en çok 'benim meskenim dağlardır ' diyerek bir de en umutsuz zamanlarında
gökyüzüne bakmayı. Sahi Livaneli de dememişmiydi :
... 'Birgün çok sıkılırsan
denizin dibinde yosun tutmuş gibi
sakın unutma gökyüzüne bakmayı
gökyüzü senindir
GÖKYÜZÜ HERKESİNDİR....