Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '21

 
Kategori
Güncel
 

Normal Anormal

Bundan beş altı yıl öncesi Ankara adliyesinin oradan geçiyorum, roman diye nitelendirilen vatandaşlarımızdan bir grup belli ki mahkemeden kendileri aleyhine ya da adil olmadığını düşündükleri bir karar verilmiş olacak ki koro halinde teneke çalarak polislere, mahkemeye küfrediyorlar ve kendilerince protesto ediyorlar. Karşılarında polis var ama sadece gülüyor. Tabi insan düşünmeden edemiyor; “aynı tepkiyi memurlar, diğer insanlar gösterse sonuç ne olurdu?” diye düşünmeden edemiyor. Kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar daha cesur oluyor!

Yine bundan on beş, yirmi sene evvel bir arkadaşım bir ayakkabı alıyor. Spor ayakkabının çok iyi para ettiği zamanlardı. Dalgınlıkla ayakkabısını dışarıda bırakıyor. Kısa bir zaman sonra ayakkabısını dışarda bıraktığı aklına geliyor. Dışarı çıkınca bir bakıyor ayakkabısı yok! Malum eskiler bilir, iyi bir spor ayakkabı şimdilere göre çok iyi paraya satılıyordu. (yine öyle) Tabi arkadaş soluğu karakolda alıyor. Karakoldakiler hikâyeyi dinliyor ama gülüp geçiyorlar. Cevaben “bu zamana kadar başına böyle bir olay gelip gelmediğini” soruyorlar. Arkadaş da ilk defa böyle bir olay yaşadığını söyleyince aldığı cevaba inanamıyor; “sen sıranı savmış, artık akıllanmışsın, diğerleri düşünsün!”

Eski zamanlar derken yine en fazla yirmi yıl olmuştur. Rahmetli babam beni ziyarete gelmiş, Cumartesi günü dışarı çıkıp ona güzel bir çift ayakkabı aldık. Tarihi yerleri Ulus’ta Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin türbesini ziyaret edip camide namaz kılmış geri dönmüştük. Ertesi günü de Kocatepe Camiye gideceğiz. Pazar günü yola çıkmak üzereyiz, baktım babam yine eski ayakkabılarını giyiyor. Babama yeni ayakkabısını neden giymediğini sorunca; “çalarlar” deyiverdi. Bense inadına en yeni ayakkabılarımdan birini giydim. Öğle vakti abdestlerimizi alıp namaza durduk. Bir grup daha var, dışarıda cenazeleri var. Cenaze namazına da kalacağız. Kısmetse. Uzatmayayım; namaz bitti ayakkabılarımı arıyorum yok, babam buldu giydi ayakkabısını tabi. Ben neyse de dışarıda cenazeleri bekleyen adamlar kıvranıp duruyorlar. Hava soğuk, aylardan şubat. Yerler kar, havada kuru ayaz. Görevli beyefendi biri 43, diğeri 45 numara birbiriyle alakasız bir çift denkleştirip verdi bana da eve öyle dönebildim.

Ankara’da her gün evler işyerleri bir şekilde soyulur, kaynak makinelerinden tutun da ne ararsanız hemen hepsinin satıldığı üç beş pazarlarında satılır. Pazara gitmedim ama gidenlerden dinledim; hatta bunların arasında polis arkadaşlar da vardı. Üç beş pazarında evlerden işyerlerinden çalınan hızlı satılabilen malzemeler şayet sipariş değilse orada bulunabiliyormuş. Böyle birden çok pazarın varlığını çoğu kişi bilir.  Gizli değildir yani. Ahmet’ten çalınanı Mehmet’in daha ucuza satın aldığı birden çok çoğu kişinin bildiği pazar.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..