Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '11

 
Kategori
Siyaset
 

Normalleşiyor muyuz?

Türkiye tarihine yalnızca asker-sivil çatışması penceresinden bakan siyaset erbabına göre sivilleşiyor, böylece normalleşiyoruz. 

Bu görüşü ileri süren liberaller ve muhafazakârlar açısından, ülkede hüküm süren askeri vesayet ne kadar geriletilirse-askeri vesayet yerine nasıl bir sistem geleceği önemli değil-demokrasiye o kadar yaklaşacağız. Bu söylem kervanına katılan sosyalist soldan devşirme, türedi liberaller ise işin cılkını çıkarmaya, siyasetin tadını kaçırmaya başladılar. 

Bu kalemlere göre, askeri vesayet gerileyince bunu yerine “mağdurlar siyaseti” olarak dillendirilen siyasi hat demokrasiye kavuşmamızı sağlayacak. 

Neymiş efendim bu mağdurlar siyaseti? 

Bileşenleri kimlermiş diye baktığımızda ise Aleviler, Kürtler, dindarlar, eşcinseller gibi “kimlik siyasetini” kendilerine rehber edinen toplulukların taleplerini siyasete taşıyan politik figürleri görüyoruz. 

Aslında, bu kesimlerin üst gelir grubuna dahil olanlarının talepleri zaten siyasete taşınıyor. Dindarların mağdur olduğunu bugün için kim söyleyebilir? 

Bunları geçelim. Yüksek siyaset yaptığını sanan, 40 yılda bir milletvekilini meclise sokmakla övünen(mecliste iş yapıp yapmaması önemli değil), “değişim siyasetçilerine” ne diyeceğiz? 

“Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış” atasözünü doğrularcasına, 3-5 eski sosyalist, 3-5 eski sendikacı ve siyasi hayatları boyunca başkalarından talimat bekleyerek siyaset yapmış, yaptığını sanmış, bugün de bir hareketin kuyruğuna yapışmış bir ekibin hayal dünyasında oluşturduklarını sandıkları politikaları ile değişimi yakalayacaklar ve iktidar olacaklar. 

Tabi hayal dünyasının sınırı yok! 

Kerameti kendinden menkul bir değişimdir tutturmuş gidiyorlar. 

Değişimmiş! Normalleşmeymiş! Sivilleşmeymiş! Demokrasiymiş! 

Allah aşkına! 

—Bu liberaller Türkiye’de yaşamıyorlar mı? 

—Hiç mi tarih okumadılar? 

—Siyasetten hiç mi haberleri yok? 

—Değişimin yönü onları hiç mi ilgilendir mi yor? 

—Örgütsüz topluma doğru gidiyoruz, görmüyorlar mı? 

—Açlık, yoksulluk, işsizlik onları ilgilendirmiyor mu? 

—Alkış ve tezahüratlarıyla gündeme alınan “açılım, demokratikleşme, milli birlik ve kardeşlik projesinin” Kürt-İslam sentezi”ne doğru evrildiğini görmüyorlar mı? 

—Onlar; dindarları, Kürtleri, Alevileri, eşcinselleri siyaseten birleştirmekle oyalanadursun, dindarlar(Sermaye ile bütünleşmiş bir şekilde) ülkede bütün kurumlar da dâhil olmak üzere, iktidar ve muktedir olmuş durumda değiller mi? 

—Milli Güvenlik Kurulu artık askeri vesayetten arınmış durumda ama son kararında da görüldüğü gibi “tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek dil” söylemi aynen devam ediyor. 

Ne değişti? 

Bu sözleri asker söyleyince “askeri vesayet” oluyor, sivil siyasetçiler söyleyince demokrasi mi oluyor? 

Kürtler, Aleviler, dindarlar, eşcinseller kimliklerinden dolayı bir araya gelmezler sevgili liberaller! 

Kürtler, Aleviler, dindarlar, eşcinseller eğer yoksullarsa, emekleriyle geçiniyorlarsa, işsizlerse, eziliyorlarsa ve sınıf bilinçleri oluşmuşsa bir araya gelirler. 

Şu, Ferdi Tayfur’un “Aramızda sıradağlar, engeller var” şarkısını hatırlatırcasına, normalleşeceğiz de önümüzde engeller var, yüksek yargı var, ulusalcı solcular var, Ergenekoncular var, askerler var, darbeciler var, var da var nakaratları yok mu? 

—Çıldırtıyor insanı! 

Türedi liberallerin “normalleşiyoruz” tezahüratları arasında otoriter bir yönetime doğru sürükleniyoruz. Daha fazla geç kalmamak için, yüreği eşitlik, adalet ve demokrasi aşkıyla çarpan, sokakları adres gösteren gençlerin çığlığına kulak verelim. Her ne kadar geçmişlerine öykünüyorlarsa da, onlar geçmişle geleceğin diyalektik ilişkisini kuracak kadar politik öngörüye de sahipler. 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..