Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '17

 
Kategori
Anılar
 

Nostalji: Metin Altıok ve Veysel Öngören'li günler..

Nostalji: Metin Altıok ve Veysel Öngören'li günler..
 

artaudundefteri.blogspot.com


Ankara yıllarım. 1964 yılında Malatya – Yeşilyurt ilçesindeyken askere gitmek istemiştim. Şube Başkanı da hemen alıcı oldu. Bir de baktım, kendimi İstanbul-Tuzla’da Yedeksubay Okulu’nda buldum. Askerlik bir yana, İstanbul’da iki yıl geçirmek benim için ayrı bir deneyimdi. Hele Bölüm Komutan yardımcısı dünyalar tatlısı gazeteci Uğur Dündar ise.. Uğur Bey, İstanbul’lu olduğu için onu Bölük’te görmek pek de mümkün olmadı. 
 
Askerlik bittiğinde, MEB.ğı beni Kayseri, Pınarbaşı Lisesi’ne öğretmen olarak atadı. Fakat, işin doğrusu oradaki koşullara dayanamadım ve Milli Eğitim’den istifa ederek, işi bıraktım ve Ankara’ya geldim. Yıl 1966.. Neyse, araştırmayla bir iş buldum; çoluk çocuğu Ankara’ya getirttim ve Bahçelievler’de bir ev tuttum.
 
Ankara’ya geldikten sonra fırsattan yararlanarak yeni bir üniversite bitirmek arzusu içimde doğdu ve ben DTCF’si Sosyoloji Bölümü’nde öğrenci olmayı tercih ettim. Neyse ki işim, bu okula zaman zaman devam etmeye elveriyordu. 
 
Sosyoloji bölümü öğrencisi idim ama, o zamanlar derslerimizin çoğunu daha başka bölümlerden alıyorduk. Bu bölümlerin başında Felsefe Bölümü geliyordu. O sıralar, felsefe bölümü’nde Prof. Nusret Hızır; Prof. Suut Kemal Yetkin gibi çok değerli hocalar vardı ama bazı derslerin hocaları da oldukça tutucu kişilerdi.
 
Ben Metin Altıok ve Veysel Öngören’le DTCF’nin felsefe derslerinde tanıştım. Kantinde görüşmelerimiz oldu. O sıralarda Varlık, Türk Dili’nde yazan bir şair, öykücü adayı olarak 
Metin’in çok güzel şiirleri olduğunu belki de bir çok kişiden önce öğrendim. Metin bana güvenerek şiir defterlerinden birini bana emanet etti. Bir iki gün içinde okuyarak kendisine iade ettim. Bu şiirlerden karşımda olağanüstü bir şair olduğunu anlamıştım. Şiirlerini övdüm, artık bir kitap çıkarmasının zamanı geldiğini söyledim. Bu sıralarda Metin’in Füsun Akatlı ile ilişkisi olduğunu öğrenmiştim. Füsun Akatlı ise Prof.Nusret Hızır’ın ve Suut kemal Yetkin’in takdir ettiği bir öğrencisi idi. 
 
Vasıf Öngören ve Ferit Öngören’in kardeşi olan Vasıf Öngören de bizim sınıf arkadaşımızdı. Onun da yazılarının, denemelerinin, eleştirilerinin Ankara ve İstanbul’un belli başlı dergilerinde, örneğin Dost, Türk Dili, Sanat Rehberi, Su, Yeni Ufuklar, Türkiye Yazıları, Ulus gibi gazete ve dergilerde şiir ve yazılarını yayınlandığını biliyorduk ve izliyorduk . Kendi aramızda bu yazıları konuşur tartışırdık. Veysel o sıralarda Vatan Gazetesi ve TRT’de çalışıyormuş, onu sonradan öğrendim.
 
Metin Altıok ile Füsun Ankara’da 29.Temmuz.1966’da evlendiler. Bir süre sonra Metin beni ve eşimi evine davet etti. Zaten o sıralarda Metin’le Füsun’un bir kız çocukları doğmuştu. Yeni bebek Zeynep’i görmek için bizi o sıralarda oturmakta oldukları Anıt Kabir altındaki caddede, Maltepe’deki evlerine davet ettiler. Yeni bebeği sevdik ve evlerine yeni gittiğimiz için hediyeler verdik. Çok mutluydular ve biz de mutlu olduk.
 
Ondan sonra kara günler başladı. Metin’le Füsun bozuştular ve ayrıldılar. Metin kendini İzmir’e attı… . İzmir’den sıkılıp Bingöl Lisesi'nde Felsefe Grubu Öğretmenliği’ni kabul etti ve daha sonra sürgün olduğu Bingöl'ün Genç ilçesinde, ayrıca Karaman Lisesi'nde felsefe öğretmenliği yaptı. Füsun’da bir süre sonra Hacettepe’deki işinden ayrılarak kızıyla İstanbul’a gitti.
Biz de o sırada Gaziantep’e gitmiştik. 
 
Daha sonra Metin’in Bingöl’de bir öğretmenliği oldu… Füsun İstanbul’da Profesör’lüğünü kazandı. Ve birbiri ardına çok güzel kitaplar yazdılar.
 
Evet, bugün koskoca İzmir CHP milletvekili olan Zeynep Altıok Akatlı’yı bir tarihte kucağımda yeni doğmuş bir bebek olarak tuttuğumu hatırlıyorum da… Aradan nice yıllar geçmiş..
 
Sonra Metin biliyorsunuz Sivas Madımak Oteli’nde 2.Temmuz 1993’de yakılmak istendi; ağır yaralı olarak Ankara’ya geldi ancak komadan çıkamayarak 9 Temmuz 1993 'te Ankara'da vefat etti. Sivas, Madımak olayı Türkiye’nin yüzkarası bir olayıdır. Ve orada, o otelde 35 insan yakılarak öldürülmüştür. 
 
Füsun Akatlı’da İstanbul’da 1993 yılında kanserden öldü.
 
Yıllar geçiyor, Metin’i ve Füsun’u büyük bir sevgiyle anımsıyorum. Fakat onlar Türkiye’nin yetiştirdiği öyle güzel insanlardı ki, eserleri hiçbir zaman unutulmayacaktır. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..