Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '14

 
Kategori
Anılar
 

Nostalji 12: Malatya,lise yılları

Nostalji 12: Malatya,lise yılları
 

Malatya Halkevi


 Malatya’da Lise yılları başımın belası olmuştur.
Bir yandan yakamızı kaptırdığımız futbol belasıı; öteki yandan içine daldığımız Edebiyat, Şiir deryası… Bende ders izlemek arzusu bırakmadı.

Bir kere ağır antrenmanlardan derse girecek hal kalmıyordu. Başta Hakim Hasan olan takımımızın, Adafı Gençlik Kulübü’nün,  bir üyesi olarak sahalarda namımız yürüyor ama diğer yandan Okulda gelmediğimiz günlerin sayısı artıyordu. Tabii , bunların acısı yeğah yeğah çıkacaktı ve nitekim de çıktı..!

O zaman (1960 yılların başından sözediyorum..) “Malatya Lisesi” Kernek Deresi boyunda, Ordu Caddesinin , Kernek’le kavuştuğu yerde, Orduevi’nin karşısındaydı. Hemen altımızda da o ünlü Cumhurbaşkanlarını, Başbakanları yetiştiren ilkokul : Gazi İlkokulu vardı. Bizim lise ne kadar sade ise, Gazi ilkokulu Cumhuriyet mimarisinin gözbebeklerinden, güzel bir binaydı. Karşı kıyıda, köşede ise o zamanlar “Halkevi” olan bina vardı. Halkevlerini harcadıktan sonra  kapatılan o güzelim bina bir zamanlar “Türk Ocağı” binası olarak anılırdı.
Atatürk ,Malatya’ya gelince burada kalmıştır. Son derece zarif, milli mimariyi gösteren eserlerden biridir.

Atatürk 12 Şubat  1931 Perşembe günü Taşucu-Silifke üzerinden Mersin' e gelmiş ve gerekli incelemeleri yapıp, vatandaşlarının sorunlarını dinledikten sonra, daha önceden hazırlanıp Mersin' e getirilen  BEYAZ TREN  ile saat  18:00  sularında Malatya ' ya hareket etmiştir.

Atatürk' ün Malatya 'ya yaptığı bu yolculuk sırasında  yanında bulunanlar, ordu müfettişi Fahrettin ( ALTAY ), Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik (BIYIKLIOĞLU) , İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Recep Peker, A. Afet İnan, Vasıf ( ÇINAR ), Dr. Reşit Galip ve Cumhurbaşkanlığı erkanından Hasan Rıza  (SOYAK ), İsmail Hakkı ( TEKÇE ) ve baş yaver Rusuhi Bey ile değişik bakanlıkların kalabalık müşavir, müfettiş ve teknisyen kadrosu vardı.

Atatürk, Tren garından İstasyon Virajı kavşağına kadar Malatyalılarla yürümüş, ardından yeni Açılan Atatürk Caddesini otomobille geçerek Türkocağı binasına gelmiştir. Mustafa Kemal  Malatya' da ki zamanın büyük bir kısmını bugün '' Atatürk Evi '' adını taşıyan  Türk Ocağı binasında geçirmiştir.(malatya.gov.tr)

O zamanlar Malatya’da üç tane lise vardı. Malatya Lisesi; onun karşısında, Türk Ocağı’nın altında Ticaret Lisesi ve Kernek’in kenti terk ettiği yerde, Top Sahası’nnı yanında Sanat Enstitüsü (o zamanlar henüz lise değildi).

Malatya Lisesi’nin çaprazında, güzel bir park vardı. Malatya Kent Parkı, bu Park en çok da biz okuldan kaçan Malatya  gençliğine hizmet etmiştir.

Okuldan kaçtığımız zaman, bu parka gider, masalardan birine oturur, bir gazozla akşamı ederdik. Arkadaşlarımız genellikle  edebiyattan hoşlanan tipler olduğundan, parka mutla yeni çıkmış Varlık, Türk Dili, Yeditepe ..vs gibi dergilerden biriyle gelir. O dergide çıkmış bir şiir üzerinde saatlerce konuşur, eleştirirdik. Bu arada bazen Matematik öğretmeni Sabri Bey, Parkı basar, sigara içip içmediğimizi kontrol ederdi. İçenler yakalanırsa, Sabri Bey’in elinden kurtulmak çok güçtü.

Daha sonra ben yazdığım öyküleri Varlık’ın sahibi Yaşar Nabi Nayır’a göndermeye başladım. Ve benim ilk hikayemin yayınlanması arkadaşlar arasında bir olay olmuştu. Ve hemen gerçek bir edebiyatçı katına yükselmiştim. Daha sonra , Varlık ta daha başka öykülerim de çıktı. İstanbul’a gittiğimde Sayın Yaşar Nabi tarafından kabul edilmiştim. Konuşmuştuk. Bu benim için büyük onurdu.

Daha sonra, diğer dergilerde Türk Dili , ve bir çok Anadolu dergisinde hikayelerim, şiirlerim yayınlandı.

Eh artık tanınmış bir Edebiyatçı olmuştuk ya, biz de ipi una sermiştik… Dersler  yerlerde sürünüyordu.  Ama ne gam..

Bir yanda Futbolcu olarak omuzlardaydık (küfür yediğimiz de çok olmuştur..!) , diğer yandan şiirlerimiz , hikayelerimiz , denemelerimiz, yerel gazetelerde, dergilerde habire basılıyordu…
Tabii çok mutluydum ama bu mutluluk ders notlarını düzeltmiyordu.

En çok da , Edebiyat Öğretmenimiz olan Prof.Ahmet Ateş’in kardeşi olan Mustafa Ateş’in herkese kompozisyonunu okutup; ondan sonra da “Şimdi Erdal’ın kompozisyonunu dinleyin..” demesi, ben okuduktan sonra övgü üzerine övgü düzmesi, gençlik günlerimin güzel anıları arasındadır. Hocamızı kaybettik, Allah rahmet etsin.

Bu güzel özendirmeler beni okumaya, Gökçe-Yazın’a … itmiştir. Sonra hep okudum. Orada, Malatya’da iyi dostlarımız oldu. Onlar sayesinde ufuklarımız genişledi.

Malatya Lisesi, o sıralarda her Anadolu lisesi gibi nitelikli öğretmenlere sahipti, iyi öğrenci yetiştirirdi. Liseden mezun olan insanlar, üniversiteye bile gitmeden hemen çevrede iş bulabilirlerdi.

Sonra birden bire babamın tayini çıktı biz hop diye kendimizi Elazığ’da bulduk. O da ayrı bir hikaye…

 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..