Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '12

 
Kategori
Deneme
 

Nostalji

Nostalji
 

İspanyolca, Anoranza
Portekizce, Suadade
Fransızca, Nostalgie
Almanca, Sehnsucht

Hepimiz bir şeylere, birilerine, bir yerlere özlem duyarız zaman zaman. İç burkucu bir tadı vardır, geriye dönülememesinin verdiği burukluk, o zamanın yaşattığı duygular..... bazen sevinçle gelir içimize kıpır kıpır coşku duyarız, bazen de boğazımıza bir yumru gibi takılır kalır verdiği acı. Ama severiz aniden gördüğümüz bir nesne, aldığımız bir koku, duyduğumuz bir şarkı, gezdiğimiz bir mekan, eski bir dost ile aklımıza gelen anıları. Geçmişin anlatıldığı diziler neden bu kadar çok seviliyor? Mesela 80's dizisi? Her türlü detayda, eskiye ait birşeyleri görebiliyoruz. Duvarda asılı bir obje, sobalar, renksiz tek kanallı yayınlar, ilişkiler, insanların daha net oluşu. Hepimizin içinde nasıl da başarıyla küçük pırıltılara sebep oluyor. Geçmişte bir yerlerde mi kalmışız, yoksa geçmişi anıp, geleceğe umutlar mı besliyoruz.

Geçmişe dair herşey sanki birer kutu gibi ve içinde küçücük mutluluklar saklı, hediye paketi gibi. Yıllarca kendimiz için hazırladığımız hediye paketleri.... Gün içinde bize onları hatırlatacak birşeyleri bekliyorlar açılmak için. Bazen duyduğumuz bir müzik, bir anda bizi geçmişe döndürebiliyor, belki ilk aşklarımızı yaşadığımız, şarkımız olmuş, heyecanlarımızı içinde saklamış, yada sevdiklerimizle geçirdiğimiz güzel bir günü, yada ailece tatile giderken hep birlikte söylediğimiz yolculuk şarkımız olmuş, onunla uzaklara yol almışız. Bir eski dost gördüğümüzde, 'keşke' deriz, 'keşke hiç kopmasaydık.' Hüzünleniriz, kaybedilen zamanın acısını çıkarırcasına telefonları kaydederiz, adresleri güncelleriz, yazık ki hayat çok uzaklara sürüklemiştir çoğumuzu. Eski eşyalar Antikacı'larda meraklılarına satılır, değerini bilene, antika koleksiyonu olanlara. Ama asıl sebebi, geçmişte birşerlere duyulan özlem ve eşyayı alarak, geçmişi yakın kılmaktır.  

Yeni yaşlar kazandıkça (yaşlanmanın kibarcası oldu galiba), insan geçmişe daha çok özlem duyuyor. Çünkü kendimiz de eskiyoruz, geçen zaman anılarımızı arttırıyor.Giderek daha nostaljik oluyoruz böylece. Geçmiş sabittir, değiştirilemez, geride kaldığından üzerinde değişiklik yapılamaz. Zihnimizin bir köşesinde saklıdır. Ama şimdi yaşadıklarımız değişken. Aklımızı daha çok yoruyor. Gün içinde o koşuşturmalar, akıl oyunları peşinde koşarken, geçmişe şöyle bir uzanıp, durağan geçmişi hatırlamak kime özlem yüklemez ki.... İşte nostaljinin tadı burda, zamanın içinden kısa bir süre çıkıp, yalın, sade, durağan geçmişe dalmak.......

Geçmişte herşeyin doğal, katışıksız oluşu cazip geliyor insana, geriye baktığında. Yaşlılar bile gerçekten yaşlı gibi, gençler de olması gerektiği gibiydi. Şimdilerde belli bir yaşın üstündeki çoğu kişi, hatta gençler farları yanık kalmış arabalara benziyorlar, gergin suratlı, sonuna kadar açık gözleri olan. Gençler de daha gençti, bilgisayar bu kadar kullanılmadığından, teknolojinin içine girip boğulmamış, kokuşmamıştık. Daha çok sokaklarda oynanıyor, arkadaşlıklar gelişiyordu. Şimdi ise, insanlar basketbolu, futbolu, tenisi bile ekran başında oynar oldular, sanal alemde. Ama oturmaktan gelen kilolar ne yazık ki son derece gerçek. Beyinlerimiz bile çalışmayı unuttu. Kaç tane telefon numarası hatırlıyorsunuz, peki ya kendinizinkini? Akıldan hesap yapmayı çoktan unuttuk. Eskiden binbir zahmetle öğrendiğimiz çarpım tablosunu halen hatırlayabilmemiz ise, o eski okul günlerimizden kalma bir nostaljik tekerleme gibi.

Konunun buraya geleceğini planlamamıştım ama, yazık ki artık okul formalarını da nostaljik bir anı olarak hatırlayacağız. Oysa herkesin belli yerlerde, eşit bir görsel uyum içinde olması çok daha güzeldir. Mesela bir hastanede günlük kıyafetiyle bir doktorun hizmet vermesi, bir temizlik görevlisinin rengarenk işini yapması, bir polisin sıradan bir insan gibi, geçiyordum uğradım şeklinde trafikte ceza yazması ne kadar hoş olur acaba. Tabi ceza yazması hiçbir şekilde hoş olmaz da..... yanlış örnek oldu pardon:))) Okulda kıyafet disiplinin bir parçasıdır, hem öğretmen hem öğrenci açısından. Bazı öğrenciler giyim konusunda abartacaklar, bazıları kendilerini daha eksik, daha ezik hissedecek. Peki ya öğretmen ders verirken, sınıfın bir köşesinde kırmızı, diğerinde turuncu, bir başka yanında mavi renk giyimli öğrenciler görünce dikkati dağılmayacak mı? Konsantrasyonu bozulmayacak mı?

Tatlı cadı, Charles iş başında, Kara Şimşek, Adile teyzenin Uykudan Önce programı, Tipitip, Dandy sakızları, tüp çikolatalar, kabak simit, Şeker Kız Candy, Voltran'ı oluşturmak, Eski Türk Filmleri, Pinokyo Bisikletleri, Kolalı takma yakalar, vatka, yüksek bel pantolonlar ve kazağı içine sokmak, Michael Jackson, Flash Dance, 501 Levi's kot pantolon, Converse klasiği, flüt çalmak, boş olan kapıcı dairesinde tiyatrolar, piyesler hazırlayıp, komşulardan bilet karşılığı izlemelerini sağlamak..... İşte bunlar da benim nostaljilerim.

 
Toplam blog
: 46
: 826
Kayıt tarihi
: 07.08.12
 
 

Küçük bir gülümseyiş ya da farkındalıklar yaratacak atıştırmalık öyküler yazmayı planlıyorum, bun..