Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '14

 
Kategori
Edebiyat
 

Noter ve Bürokrasi ve Ben

Noter ve Bürokrasi ve Ben
 

NOTER


O hep soğukluğuyla, tokluğuyla ve umarsız davranışlarıyla bilinen, gri renkli odaların matlaşmış kişilikleriyle dolu; sıra almalı, beklemeli ve mutlaka bir tartışmaya gebeli resmî kurumlardan birinde, hatta en âlâsında, noterde bir işim vardı. Nedenini bilmediğim bir şekilde her şehrin en ücrâ ve atıl köşelerinde işlev kazandırılmaya çalışılan noter merkezlerinden birini can hıraş buldum. Sanki bir ganyan bayiiymiş gibi muamele gösterilen ve 2. 5. 9. gibi kodlamalarla adlandırılan bu merkezlerden 7. noter diye anılanıydı girdiğim..

Bir müddet, o k..ç kadar alanda bastıkları bir mühürle hayat kuran, hayat bitiren, kader çizen, yuva yıkan memurları seyrettim. Sonunda bir tanesi -şöyle orta yaşlıca bir hanfendi- kaş etti, göz etti yanına çağırdı beni. Sanırım öğrenci olmamdan hareketle bir acelem olduğunu düşünüp öncelik tanıyordu bana. Kimliğimi istedi, uzattım. Önce şöyle bir kimliğe baktı, sonra bana baktı ve "aman Naim beycim, kimliğinizdeki resmi değiştirin Allaasen" dedi.. Böylesine soğuk, gerilimli ve disiplin kokan bir ambiyanstan beklemediğim kadar yavan bulduğum bu sözlerden cesaretle "resim değil hanfendicim, fotoğraf!" diyerek tabiiki de bozmadım kendisini. "Nesi var ki resmimin?" dedim. "Yani, yenileseniz daha yakışıklı bir resim olabilir" diye cevapladı. "Aaa yani şimdi daha yakışıklısınız diyorsunuz öyle mi?" dedim, "yaani, evet tabi" dedi ve yanındaki diğer memure abla da "tabi, maşallah" diyerek ona katıldı. "Allah allah, kendimi iyi hissettim şimdi, teşekkür ederim" dedim vezneden ayrılırken.. "Naim beycim, yakışıklılığınız artık noter onaylı!" diye şakıdı, ve yaptığı bu olağandışı espriye bir takdir beklercesine yanındaki ablaya ve çevresindeki diğerlerine baka baka kıh kıh güldü. Şen bir kahkaha atıp, işlemleri bitmiş evraklarımı toparladım ve şımarmışlığımın aklıevvelliği ve küçük sakarlıklarla bir yerlere çarpa çarpa kapıya yöneldim. "Naim bey!" diye seslendi arkamdan yine aynı memure hanım. Yüzümde henüz sıcak olan tebessümüm soğumadan döndüm. "23 lira 50 kuruş" dedi ve ilave etti, "mühür parası"... Az önce şakalaştığımız ve yeni atılımlarla daha samimi bir ivme kazandırıldığı söylenen bürokrasi, parasının peşindeyken ne kadar da ciddiydi öyle.. -Argodaki başka bir tabirin en yumuşattığım haliyle- gıdıklayarak öldürmek bu olmalıydı. Adeta zaaflarım kullanılarak yumuşak karnımdan vurulmuş, duygularımla oynanmış, incinmiş, örselenmiştim...

Cüzdanımda kalan son 25 liramdan artan 1.5 liralık para üstüyle en azından dolmuşa binerek evime gidebiliyor olmanın sevinciyle dikiz aynasına takıldı gözüm.. Kendi sırıtkan suratımı, şoförün aynadan yamuk yansıyan burnunu ve arkamdaki üç koltukta oturanları tepeden gördüm. "Kadıncaaz da haklı gibi sanki" dedim içimden. Bürokrası gıdıklamaya devam ediyordu...

 NAiM KAYA

https://www.facebook.com/nao01

 
Toplam blog
: 16
: 419
Kayıt tarihi
: 11.12.10
 
 

13 Şubat'ı Sevgililer Günü'ne bağlayan gece Adana'da Dünya'ya burnumu soktum. 2008'den itibaren S..