Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Nufel-Yazı dizisi(1)

Nufel-Yazı dizisi(1)
 

LALEZARDAKİ DELİYİ BULDUM...

2K:Kayıp Kuşak...Nufel Yavuz 960 Samsun doğumlu. 1976 Lise yıllarında, ' Gırgır Dergisi ' nde yayımlanan espri ve fıkraları ile yazım hayatına atıldı. 1985 te Hollanda’ ya geldi.

1986 da kendisinin yazıp yönettiği, ' Dayılar ' isimli güldürü filmini çekti. Beş yıl boyunca, radyolarda çeşitli programlar, reklam ve söz yazarlığı yaptı. 1993 te kurucularından olduğu ' Ekin Dergisi ' nde, uzun yıllar Genel Yayın Yönetmenliği ve köşe yazarlığı yapmasının yanında, mizah ve magazin sayfalarını da hazırladı. 1999-2002 de Türkiye Gazetesi ve TGRT’ de, ' Hollanda Haber Sorumlusu ' olarak çalıştı. 2002-2004 te Avrupa’ da ve Türkiye’ de yayımlanan, ' Sesver Gazetesi ' nde köşe yazarlığı yaptı.

2004 te Gala TV üzerinden yayın yapan TV Avrupa’ da, ' Mavinin Destanı ' adlı programıyla, Hollanda’ daki Türkleri 13 hafta boyunca sivri dilli bir mizahî bakış açısıyla ekranlara taşıdı. 2005 te, ' 40 Yıl, 40 İnsan, 40 Öykü ' adlı kitabından yola çıkarak, Avrupalı Türkler’ in kırk yıllık macerasını 13 bölüm halinde Kanal Avrupa için çekti...

Hollanda’ dan yayın yapan Demet TV’ de, 2001 yılından itibaren, ' Haftanın Yorumu ' adlı programı hazırlayıp sunuyor.

Ayrıca, 200 yılından itibaren, ' Yavuz Nufel ile Şiirmatik ' adlı şiir ve söyleşi programı, her pazartesi akşamı Radyo Deniz’ de canlı olarak yayınlanmaya devam etmektedir. www.radyodeniz.com

1999 da Yatsıda Sönmeyen Mum Işığında: şiir, 2000 de Şiirmatik:şiir, 2005 te 40 Yıl 40 İnsan 40 Öykü, belgesel araştırma ( Kıbrıs Balkanlar Avrasya Edebiyatlar Kurumu ( KIBATEK )’ nun, ' 2005 Yılı Edebiyat Ödülü' ne layık görüldü.)

2006 da Lalezarda Deli Var; şiir, makale, anı kitapları yayımladı. 2007 de, ' HİÇ ' adlı bir şiir albümü çıktı. Dinlemek icin; www.ya-nu.com

2007-2008 Kanal Avrupa' da 4 Eğilim adlı bir proğrama başladığı için yeni yayın döneminde canlı yayın programı hazırlığı içinde... Söz yaşlarım ( baskıya hazır şiir kitabı ) DERKİ,

Söylenmediyse bugüne dek// Artık söylemek gerek// İki nokta arasında// kalan çizgi değildir hayat// Çizginin kalınlığı kadardır ancak// mesele: enine yaşamak

YANU

Benim ülkemde / tükürülmesi gereken yüzlere / tükürülmediği sürece / sokaklara daha çok / tükürülecek elbette...

Nasılsın sevgili Nufel?

Teşekkürler, yoğundum. Canlı yayından çıktım ama şikayetçi değilim. Siz nasılsınız ?

Ben de harikayım, severek yapılan işten şikayetçi olunmuyor değil mi?

Kesinlikle evet. Bir deli ile karşı karşıya olduğunuzu hatırlatmak isterim. Ve bende 6. his yokmuş ama anamdan aldığım 7. Sezen' den aldığım 8. ve ulu evrenin yüce mimarından aldığım 9. his varmış.

Meslek erbabıyla sohbet etmek ne güzel.

' Sağ olun derler, ben sol olun desen kızmazsınız değil mi? Bizim kayıp kuşağa biraz gönderme yapmak istedim.. Çünkü o zamanlar sağ ve solun kullandığı dil bile farklıydı. O dilde birlik olmayan bir ülkede hiçbir konuda birlik olmazmış... Anladık ama çok geç.

Hala anlamayanlar var... Kısaca dünlerden, bugünlerden paylaşacak çok şeyimiz var... Başlayalım isterseniz?

Bir kısmını okudum. Kaleminizin gücünü biliyorum. Lalezarda bir delilik kontenjan vardı. Hoşgeldiniz

Siz ki, ' Evladım kurban olsun vatana ' demez miydiniz...
Bu vatan da sizin, gencecik fidanlar da...
Düşmana inat, hem Ramazan hem de Kurban; çifte bayram..
Kutlamak hakkınız, göğsünüzü gere gere..
O ilahi dayanma gücü, sabır sizde var, bilirim...

Toprak için // Toprağa düşen // Kara yağız // Aslanların doğuranı // Tepeden tırnağa sevi // Ağıtların soylu ozanı // Ateş üstünde tandır // Altta yanan odun // Üstte pişen ekmek// Benim ülkemde // Kadın demek // Şehit anası demek…
Ateş nereye düşerse düşsün, hiçbir yeri sizin yüreğinizi yaktığı kadar yakmaz, bilirim…

' Başucumda sabahladığım ayakkabıların sırrını şimdi şimdi çözebiliyorum. O ayakkabılar nitelik olarak ayağa giyilen bir nesneydi belki ama ayakkabılarda ertesi gün toplayacağım ve tadı bile o günlere has şekerler vardı. Hatta, komşumuz Gönül yengenin verdiği mendilin yumuşaklığı, Yusuf abinin avucuma sıkıştırdığı kâğıt beş liranın rengi, babamın alın terinin kokusu ve o ayakkabıların bağcıkları da sanki ağabeyimin ilkokuldan sonra torna atölyelerinde alet tutan küçük parmakları gibiydi...

Ben o yüzden severmişim demek ki ayakkabılarımı. Hepsiyle birden yatarmışım bayram akşamından sabaha kadar, tüm sevdiklerimle koyun koyuna... O zamanlar bayramlar kış aylarına denk gelirdi. Sokaklar çamurlarla kaplıydı. Bastığımız yerlerde izleri kalırdı ayakkabıların. Bırakılan her iz bir arkadaşımın yüzüymüş meğer ve her birinde adları kalırmış. Çamurlu sokaklarda cıvıl cıvıl ve sımsıcak... Çocuktuk.

Ertesi gün bayramdı. Çok çok heyecanlı, tarifi mümkün olmayan ve tarifi sadece bayramlarla özdeş olan heyecanımız ölçüsünde mutluyduk! . Kuş oluyorduk hepimiz; evet, birer kuş! .. Kuşlarla birlikte hatta onlardan daha şen, daha şakrak uçuyorduk... Şimdi gözlerine bakıyorum çocukların... Işığı arıyorum çocukluğumdan kalan... Hayatımın 30 yıl öncesini aydınlatacak ışık, çocukların gözlerinde: biliyorum da acaba hangisinde? Yoksa hepsinde de gözlerim kamaşıyor, göremiyor muyum!

Ve ayakkabılarına bakıyorum çocukların her bayram sabahı...

http://www.esmakahraman.com/lalezarda-deli-var-yavuz-nufel1/

Bayram için yazdığın güzel bir yazından da haberdarım . İzninle ondan bazı pasajları da ben yazayım...

:) Hoşbuldum.

Şehitlerle ilgili ve Anadolu kadınını anlatan bir yazın var. Birazını paylaşır mısın?

Olan olmuştu bile ve röportaj başlamıştı ama NUFEL farkında değildi. Ve içimden, ' Eyvah Esma, eyvah ki ne eyvah bu Nufel ' le işin zor ' dedim. ( Hala da aynı fikirdeyim. )

Yazılarımı okuma imkanın oldu mu ?

' Nedir röportajımızın konusu? ' diye sordu. Güzel şeyler yaptığını ve bunu insanlarla paylaşmak istediğimi söyledim.

Merhaba, baklava tadında bayramlar, Yavuz Nufel ben. ' diyerek söze başladı. Nerden bilirdim ki bu röportajın benim için sınav niteliği taşıyacağını..

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..