Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '11

 
Kategori
Tarih
 

Nuh Tufanı

Nuh Tufanı
 

Mezopotamya’da arkeolojik kazılar yapılmadan önce insanlık tarihinden söz eden en eski yazılı metin Tevrat idi. Kazılarda çivi yazısı denen bir yazı çeşidi ile kil üzerine yazılmış binlerce tablet gün ışığına çıkarıldı. Çeşitli dönemlerde yazılmış yazılar dönüp dolaşıp yalnızca bir uygarlığa dayanıyordu: Sümerler. Yazıların dilinin çözülmesinden sonra anlaşıldı ki Tevrat’ta sözü edilen olayların bazıları farklı bir yorumla, ondan çok önce kil tabletler üzerine de yazılmıştır. Bu olaylardan biri Tevrat’ta Nuh Tufanı olarak geçen felakettir. 

Kil tabletler zamanının önemli olaylarını kayda geçirmek ve sonra gelecek nesillere, yani bize duyurmak için kullanılmış. Bunların bir kısmı Gılgamış Destanı olarak bilinir. Ölümsüzlüğü arayan yarı tanrı olan bir kral çıktığı yolculuğun sonunda ölümsüzlüğü bulmuş olan Utnapiştim isimli bir kişi ile tanışır. Bu kişi Tevrat’ta adı Nuh olarak geçen kişiden başkası değildir. Utnapiştim ona yaşadığı tufanı anlatır. 

Anlattığına göre, insanların yaptıklarından hoşlanmayan bir tanrı onları yok etmek ister. Diğer tanrıları da ikna eder ve hazırlığa girişir. Fakat tanrıların içinden bir tanesi öyle görünse de buna razı olmaz. Gider Utnapiştim’e haber verir. Ona bir gemi yapmasını ve içine her canlıdan bir çift almasını söyler. Utnapiştim tanrının tarif ettiği şekilde gemiyi yapar. Canlıları doldurur, tufan olur, her yeri sular kaplar, gemidekiler kurtulur ve Ağrı Dağında ayakları toprağa deyer. 

Gılgamış Destanı Akadca yazılmış çok eski bir yazı olmasına karşın sözünü ettiği tufan ondan çok daha eski bir zamanda olmuştur. Toprak altına gömülmüş uygarlıklar zamana göre yukarıdan aşağıya doğru dizilirler. Yani yakın uygarlık üstte, eski uygarlık daha derinlerde olur. O yüzden Gılgamış destanının önce bulunması yadırganmamalıdır. 

Kazıların devam etmesiyle bulunan daha eski tabletler tufan hakkında daha iyi bilgiler verdi. Bu işle uğraşan kişilerin tahminine göre tufan M.Ö. 13000 yılı civarında gerçekleşti. Zekeriya Sitkin isimli Sümerolog’un yorumuna göre sözü geçen tanrılar, dünyaya dışarıdan gelen yüksek uygarlık sahibi canlılardan başkası değildi. Tufan ise onların engelleyemediği fakat olacağını önceden bildikleri doğal bir afetti. 

Bu afet nasıl oldu? Dünyanın birçok kez buzul çağı geçirdiği bilimsel bir gerçektir. Buzul çağlarına dünyanın çevresinde dönüş ekseninin 25 derece yatık olması ve bu eksenin 18000 yıllık periyotlarla yalpalaması gösterilir. M.Ö. 13000 yılı son buzul çağından çıkış tarihi olarak kabul edilir. O yıllarda dünyada buzlar şimdi olduğu gibi süratle eriyor ve suya karışıyordu. Antartika kıtası üzerinde, kalınlığı yaklaşık 5 km olarak tahmin edilen buzullardan bir kütle bir med- cezir olayı sırasında düşünülemeyecek kadar kısa sürede denize kaydı. Bu olay devlerin devi diyebileceğimiz o güne kadar görülmemiş büyüklükte dalgalara neden oldu. Güney kıyılarından başlamak üzere hemen hemen bütün dünya sular altında kaldı. Bu durum bir yıl kadar sürdü. Ağrı dağına yönlendirilen gemi içindekiler kurtuldular. 

Mezopotamya’da yapılan birçok kazıda bir uygarlığın temelleri ortaya çıkarıldıktan sonra kazıya devam edilirse yaklaşık 4m kalınlıkta bir toprak yığınından sonra yeni bir uygarlık kalıntısına ulaşıldığı söyleniyor. 

“Ah! Tabi. Tufan!” 

Kaynak: Eski Ahit (Tevrat), Gılgamış Destanı, 12. Gezegen. 

Son zamanlarda Nuh'un Gemisinin bulunduğu konusunda bir takım haberler çıktı. BBC bu konuda bilimsel bir araştırma yapmış. Aşağıdaki linklerden izleyebilirsiniz. 

Bölüm 1 

http://www.facebook.com/#!/video/video.php?v=120145514702921 

Bölüm 2 

http://www.facebook.com/#!/video/video.php?v=120209711363168 

Bölüm 3 

http://www.facebook.com/video/video.php?v=120189054698567&ref=mf 

 
Toplam blog
: 153
: 18932
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Antakya 1955 Doğumluyum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi 1982 Mezunuyum. O zamandan beri firmalarda m..