Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '09

 
Kategori
Bilim
 

Nuh ve tufanı (Yalan Tufanı)

Nuh ve tufanı (Yalan Tufanı)
 

"Nuh"un "tufan" öyküsü de, kendisinin "ne kadar yaşadığına ilişkin açıklama da "akıl ve bilim dişilik" için çarpıcı örneklerdendir.

Din çevreleri, "Nuh"u, "insanlığın ikinci atası" sayar. (Birincisi: Âdem.)

Kur'an'ın, her konuda ve her şey üstüne, sık sık ant içen, "ant"lanyla Kur'an'ı dolduran "tann"sı, 6 kez de şöyle antiçen

- "Andolsun ki, Nuh'u da toplumuna (peygamber olarak) gönder­
dik..." (Bkz. A'râf: 59; Hûd: 25; Mü'minûn: 23; Ankebût: 14; Hadîd: 26; Nuh: 1.)

Bu antlardan birinde, bir de açıklama yer alır:

- "Andolsun ki, Nuh'u toplumuna gönderdik. O, onların arasında,
elli yıl eksiğiyle bin yıl kaldı (yaşadı). Sonunda, onlar kendilerine
yazık etmekteyken tufan kendilerini yakaladı." (Ankebût, ayet 14.)

"Elli yıl eksiğiyle bin yıl"m ne demek olduğu belli: "950 yıl". Kur'an yorumcuları, burada anlatılmak istenenin şu olduğunu ya­zarlar

- Nuh'un, tufandan önceki yaşamı 950 yıldır.

Ve Nuh'un "tufandan sonra" da şu kadar, bu kadar yaşadığından sözederler. Yazdıklarına göre, Nuh, "tufandan sonra"; 60 yıl daha ya­şamıştır. Kimine göreyse Nuh'"un toplam yaşamı daha çok:

-1300 yıl.

-1400 yıl.

Yorumlar böyle. (Bkz. "Tefsir"ler, örneğin: Taberi, 10/87; Tefsi-ru'n-Nesefî, 3/252.)

Oysa, Muhammed'in ya da öğretmenlerinin, bu öyküyü aldığı kaynağa, Tevrat'a bakıldığında sorun çözümleniyor:

-"Ve Nuh'un bütün günleri (ömrü), 950 yıldı..." (Tevrat, Tekvin, 9:29.)

"950 yü"ın nereden çıktığı, böylece anlaşılıyor. Tevrat'taki anla­tımla Kur'an'daki anlatım değişiklikleri hep olur; buradakini de yadır­gamamak gerekir.

Kur'an'daki ayette, "dokuz yüz elli" denecekken, niçin "elli yıl eksiğiyle bin yıl" deniyor?

Kur'an yorumcuları, bu soruya şu karşılığı verirler:

- Eğer doğrudan "dokuz yüz elli yıl" denseydi, yıl sayısında "ke­sinlik olmadığı" düşünülebilirdi. Yıl sayısının kesin olarak bu kadar olduğu bilinsin diye, "elli yıl eksiğiyle bin yıl" anlatımı seçilmiştir. (Bkz. Zemahşeri, Keşşaf, 3/371; F.Râzî, 25/41-42; Tefsiru'n-Nesefi, 3/252.)

İyi ama, insan bu kadar yaşayabilir mi? Yani hangi dönemde olursa olsun insanın bu kadar yıl yaşamış olduğu düşünülebilir mi?

Kur'an yorumları da, buna "tıp dünyası"nın "evet" demeyeceğini kabul ediyorlar. Ne var ki yine de bunun olabileceğini tıbbın kabul et­mediği şeyi "aklın kabul edebileceğini" savunuyorlar. Ve "aynca şu da bilinmelidir ki, en çok 120 yıl olabileceği söylenen ömür, tabiî (doğal yaşamdaki) ömürdür; buradaki ömür (Nuh'unki) ise, ilâhî (Tanrı vergisi) bir ömürdür..." diyorlar. (Bkz. F.Râzî, 25/42.)

Yani gerçekte, "insan aklı"nın ve "bilim"in hiçbir biçimde "olur, olabilir" demediği şey için Kur'an yorumcuları "olabilir", "olmuştur" diyorlar. Böyle diyorlar, çünkü Kur'an'da var.

"Tufan" öyküsüne gelince:

"Nuh Tufanı", kesinlikle bir "efsane" (söylence) dir:

"Tufan" öyküsünü hemen herkes bilir. Kur'an'ın anlattığı, özet olarak şöyle:

Nuh, toplumuna sürekli uyarılarda bulunur; Tann'nın buyrukları­na karşı gelmemelerini, Tann'ya inanmalarını ve gereğine göre dav­ranmalarını ister; yoksa Tann'nın kendilerini cezalandıracağını bildi­rir. Ama toplumu, Nuh'un öğütlerine aldırmaz. Tanrı cezalandırmaya, "Nuh toplumu"nu dünya çapındaki suda boğmaya karar vermiştir, ancak, Nuh'u ve "aile"sini kurtaracaktır. Bunun için Nuh'a, bir "gemi" yapmasını, günü gelince de "her cinsten bir çift"i ve "inananlar"ı gemiye almasını buyurur. "TanrTnın dediği olur. Gemidekiler kurtulur, öbürleri boğulur. Sonunda gemi, bir dağa (Cûdî) oturmuştur... Bu öykü, Kuf'an'ın birçok yerine serpiştirilmiştir, (özet için bkz. Hûd, ayet: 2547.)

Bu öykünün kaynağı: Tevrat. Tevrat'ta ayrıntılar da var. "Ve Tann Nuh'a şöyle dedi: Tüm insanlığın sonu geldi. Çünkü onlar nede­niyle yeryüzü zorbalıkla doldu, işte ben, onları, yeryüzüyle birlikte yok edeceğim. Kendine gofer ağacından bir gemi yap..." diye başlar, sürüp gider. (Bkz. Tevrat, Tekvin, 6:13-22; 7-9.)

Ve tüm araştırmacılar, Tevrat'taki bu öykünün kaynağının da "SÜMER TUFAN EFSANESİ" olduğunda birleşirler. Tevrat'tan bin yılı aşkın bir zaman öncesinin ürünü olan "GILGAMIŞ DESTANI". "Nulfun bu "efsane"deki adı: "Utnapiştim (Ut-Napishtim)"dir. (Karşı­laştırmak için bkz. Gilgameş Destanı, çev. M.Ramazanoğlu, MEB ya­yınları, lstanbu, 1989, s.80-85.) "NUH TUFANI" öyküsünün, Gılga-mış Destanı'ndan alınma olduğunu, araştırmacı "ilahiyatçılar" da kabul etmek zorunda kalmışlardır. İlahiyatçı "Dinler Tarihi Müderris Muavini" A.Hilmi Ömer, bu konuya ayırdığı, gerçekten çaplı incele­mesinde, gerçeği açık seçik yazmıştır. (Bkz. A.Hilmi Ömer, Tufan Hikayesi, ilahiyat Fakültesi Mecmuası, istanbul, 1932, yıl: 5, sayı: 23, s.53-64sayı:24, s.33-45.)

<ı>2000'e Doğru 18 Şubat 1990, Yıl 4, Sayı 8

- Kur'an'ın "Tann"sı insanları, dediklerine inandırmaya çok is­tekli. İnsanlar inanmadıkları zaman çok öfkeleniyor; bu dünyaya tüy­ler ürpertici "felâketler gönderdiğini, göndereceğini bildiriyor; daha büyük ceza ve işkencelerin de "âhiret"te, "cehennem"de, buranın ölümsüzlüğü ve sonsuzluğu içinde verileceğini duyuruyor. Kiminde inandırmak için türlü "ant"lara başvuruyor, kimindeyse "mucize"lerle "peygamber"lerini desteklediğini "haber" veriyor. Bütün bunlar inart-; dırmak için... iyi de bunların yerine, insanları istediği nitelikte, deği­şiklik gerekliyse istediği değişikliklerde, ama hepsini de dilediği doğ­rultuda yürüyecek biçimde yaratmaz mıydı? Tüm "kul"lannın gönüllerini istediği doğrultuya çeviremez miydi? Gücü yetmez miydi buna?

-Yeterdi.

- Peki niye yapmadı?

- "imtihan (sınav)" için.

- iyi ama kime karşı "imtihan", niçin?

Bilirsiniz, bu tür tartışmalar çok olur.

- "Firavun ailesi: 'Bizi sihirlemek için ne mucize gönderirsen gönder, sana inanmayacağız' dediler (Musa'ya). Bunun üzerine su bas­kınını, çekirgeyi, güveyi, kurbağalan ve kanı, birbirinden ayrı mucize­ler olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu bir millet oldular." (A'râf, ayet: 132-133, Diyanet çevirisi.)

Bu "bilim ve akıl dışılık"lann aslı ve ayrıntıları Tevrat'ta. 1-Musa'mn değneğinin yılan olması, 2- Değnekle suya vurunca koca ır­mağın suyunu kana dönüştürmesi, 3- Değnek, ırmaklara, kanalları, havuzlara uzatılınca kurbağa sürülerinin oluşması, 4- Değnekle yerin to­zuna vurunca her yeri "tatarcık"larm (sivrisinekten küçük, insan kanı emer) kaplaması, 5- Evlerin "at sineklerinin saldırısına uğratılması, 6- Hayvanlarda kırgın (ölüm salgını), 7- însan ve hayvanlarda irinli çıban, 8- Dolu yağdırarak insanları, hayvanları öldürme, 9- Çekirge sürüleri gönderip, ülkenin otunu, ürününü yedirmek. (Bkz. Tevrat, Çıkış: 7-10.) Kur'an'da Nemi Suresinin 12. ayetinde, Musa'nın muci­zelerinin 9 olduğu belirtilir. Ama Tevrat'a ve Kur'an'ın başka sureleri­ne, başka ayetlerine bakıldığında, Musa'nın mucizelerinin sayısının 9'dan çok olduğu görülür. Kimi tefsirde, Musa'nın mucizelerinin 11 tane olduğu belirtilir, (örneğin bkz. F.Râzî, 24/184.) Tevrat'ta, yukarı­daki 9 mucizeden sonrakiler de uzun uzun anlatılır. (Bkz. Çıkış, öteki "Bap"lar.) Kur'an'ın "Tann"sı Musa'yı "büyücülerle yanşa sokar, ya­rıştırır. (Bkz. Tâhâ, 64-73.)

-Çamurdan bir kuş yapıp sonra bunu gerçekten canlı bir kuş du­
rumuna getirmek olabilir mi?

Kur'an'a göre: "Evet". İsa, mucize olarak bunu yapmış. (Bkz. Âlu İmran: 49; Mâide: 110.)

-Bir ölüyü insan diriltebilir mi?

Kur'an'a göre: "Evet". Peygamber olan kişi bunu yapabilir, îsa "mucize" olarak bunu yapmıştır. (Bkz. Aynı ayetler.)

Bu "akıl ve bilim dişilik" örneğinin kökeni de İncil'de. (İsa'nın dört günlük ölü olan Lazar'ı, adıyla çağırıp nasıl dirilttiğini anlatan kesim için bkz. Yuhanna, 11: 39-44.)

-Bir dağın yerinden sökülüp kaldırılması, insanların üzerinde tu­
tulması olabilir mi?

Kur'an'a göre: "evet" ve Musa'nın mucizesi olarak olmuştur. (Bkz. Bakara: 63, 93; Nisa: 154; A'raf : 171.)

Bu "akıl ve bilim dişilik" örneğinin kökeni de Yahudilik kaynak-larındadır. (Bkz. Talmut, Şabat/88.)

- Aç insanlar için "gök"ten "men (Diyanet'in resmi çevirisinde:
kudret helvası.)" ve kebap olmuş "bıldırcın" indirilir mi?

Kur'an'a göre: "evet". Ve bu, Musa'nın "mucize"si olarak ger­çekleşmiştir. (Bkz. Bakara: 57; A'raf: 160; Tâhâ: 80.) "Gök Sofrası" başlıklı yazıda bunun üzerinde durulmuştu. Orada belirtildiği gibi, bu "akıl ve bilim dişilik" örneğinin kaynağı: Tevrat. (Bkz. Çıkış: 16: 13-

15; Sayılar, 7, 31-32.)

-Aç insanlar için "gök"ten "gök sofrası" indirilmiş olabilir mi?

Kur'an'a göre: "Evet". Ve bu, İsa'nın "mucize"si olarak gerçek­leşmiştir. (Bkz. Mâide: 114-15.) Bu "akıl ve bilim dişilik" örneğinin de kaynağı ("Gök Sofrası" başlıklı yazımızda belirtildiği gibi) İncil'dir. (Bkz. Matta, 14:16-20; Markos, 6;37-44; Luka, 9:13-17; Yu­hanna, 9-14, 31.)

- Bir insanın alev alev yanan bir "ateş"e atılması ve onun da yan-
maması, ateşin "serin" oluvermesi olabilir mi?

Kur'an'a göre: Bir "mucize" olarak bu gerçekleşmiştir: Nemrud, İbrahim'i ateşe atmış, ama ateş İbrahim'i yakmamıştır. (Bkz. Enbiya: 68-69. Ayette Nemrud geçmez.) Oysa araştırmacılara göre: Nemrud'la İbrahim arasında birçok yüzyıl bir zaman var. Yeri geldiğinde konu­nun üzerinde ayrıca durulacak.

Böylece nice "mucize"ler yer alır Kur'an'da. Bunların "akıl ve bilim"le bağdaşabileceği söylenebilir mi?

<ı>2000'e Doğru 25 Şubat 1990, Yıl 4, Sayı 9

 
Toplam blog
: 26
: 789
Kayıt tarihi
: 06.09.08
 
 

20 yaşında tiyatro oyuncusuyum. Düşünen bir insanım. Edebiyatla aşırı derecede ilgiliyim. Şu anda sa..