Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Nükleer İran

Yıllardır düşünürüm, Türkiye nükleer enerji kanalını niçin açmaz.

Dünyada 430 adet nükleer santral varken, 40 yıldır varken biz neden bu müthiş enerjiyi kullanmayız.

Burnumuzun dibindeki Bulgaristan bile enerji ihtiyacının hatırı sayılır bir kısmını nükleer enerjiden karşılayıp bize doğal gazı satarken biz neden bilimin vardığı bu son ışıltılı alanı kullanmayız.

Garip bir biçimde insan hayatının kediden bile az kıymet gördüğü bu memlekette, nükleere gelince söz, birden kıymete biniyor insan, riskler sıralanıyor bazı aklıevvellerce.

Radyasyon karayoluyla yayılmıyor, avrupadaki santraller nedeniyle zaten risk altında değil miyiz…

Nükleer enerji nimetini Avrupa kullanırken biz kullanmıyoruz, ama riske biz de ortağız ne ala ne ala.

Sonra hangi enerjinin riski yok ki?

En az riskli sayılan hidroelektrik santralinin bile …

Nükleer santral kazara atom bombası olup patlamaz. Bomba için en başta iyi bilinen kritik kütle üzerinde uranyum 235 gerekir, ayrıca asgari %80 oranında zenginleştirilmiş olması gerekir, yani risk oldukça düşüktür.

Dünyada nükleer santraller 40 yıldır var ve Çernobil’den başka kötü bir hatıra da yok. Oysa diğer enerji kaynaklarının yol açtığı ölümler saymakla bitmez.

İsveç’teki 11, Fransa’daki 59 nükleer santral nedeniyle zaten yeterince risk altındayız meraklanmayın.

Bu arada Ermenistan’da doğu illerimizi tehdit ediyor nükleer santrali sebebiyle.

Gelelim İran’la Türkiye ve Brezilya’nın gerçekleştirdiği uranyum takasına.

"İran elinde düşük oranda zenginleştirilmiş uranyumu Türkiye’ye emaneten verecekti. Bunun karşılığında batılı ülkelerden 120 kg’lık yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum alacaktı bununla Tahran’daki tıp amaçlı kullanılan nükleer reaktörü çalıştıracaktı. Bu anlaşma İran’ın uranyum zenginleştirme çalışmasını engellemeyi öngörmüyordu. Anlaşmanın bir tarafında Rusya ve Fransa vardı. İran’ın zenginleştirilmiş uranyumu Rusya’ya verecek Rusya’da bunu işledikten sonra Fransa’ya verecek Fransa’da metal çubuklar halinde tıbbi amaçlarla kullanılacak şekilde geri verecekti. İran bunu kabul etmedi. Türkiye araya girdi. Türkiye aynı teklifi yaptı. 2009 da İran elindeki uranyum stokunu fazlalaştırdı. İran 1200 kg uranyumu Türkiye’ye verse bile elinde yine ABD ve batının tehlikeli gördüğü boyutta uranyum kalıyordu.

Ortadoğu’da nükleer silahı olan tek ülke var İsrail. “İsrail ile birlikte İran’ın da nükleer silah sahibi olması işi daha da içinden çıkılmaz yapacaktır. Bu nedenle bunun mutlaka engellenmesi gerekmektedir. Türkiye mutlaka birleşmiş milletler ve UAEK’nun uyarıların yanında yer almalı ve yaptırım kararlarına da katılmak durumundaydı. Türkiye bu nedenle BM Güvenlik Konseyi kararına olumlu bir şekilde bakmalıydı”

Gerçi İran henüz atom bombasına ulaşamadı yakın zamanda da ulaşamayacak çünkü bomba için gerekli olan %80 lik uranyum 235 zenginleştirmesini ve asgari 60 kg olan zicirleme reaksiyon için gereken kritik kütle şartnı da sağlayamadı , ama enerji amaçlı bir faaliyet olarak ifade ettiği zenginleştirme çalışmalarını sürdürürse nükleer silaha sahip olması işten bile değil.

Çünkü enerji santrali de atom bombası da aynı fizik prensibiyle çalışır. Zincir reaksiyonlu fizyon.

1945 deki Hiroşima, Nagazaki nükleer felaketinde kaybedilen 140 bin canı düşününce nükleerin ihtimaline bile meydan verilmemeli. Silahlanma mutlaka olacaksa konvansiyonel silahlarla yetinilmeli.

İşte bunun için Türkiye BM nin kararında yanında olmalıydı. Hata yaptı, yapıyor.

Mesele İran’ın yakın ve uzak gelecekteki planını öngörmekte.

İran’ın ajandasında nükleer bomba var mı?

İbrahim Erol

gazete54.com

 
Toplam blog
: 135
: 694
Kayıt tarihi
: 31.08.09
 
 

Gazi Üniversitesi fizik lisans eğitiminin ardından, Marmara Üniversitesi'nde master, İTÜ'de dokto..