Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Nükleer santraller ve Uzun Mehmet

Nükleer santraller ve Uzun Mehmet
 

Uzun Mehmeti duymayanınız yoktur. Ama ben yine de kısaca bahsedeyim.

"Uzun Mehmet, 2. Mahmut Döneminde askerliğini bahriyeli olarak yapmış Zonguldaklı bir gençtir. Çıktığı seferlerde, komutanlarının bahsettikleri şeyler aklında yer eder. Kullandıkları araçların yakıtlarının kömür olduğunu ve bunun da İngiltere'den alındığını öğrenir.

Bu deniz subaylarının söylemlerine dayanarak, Padişah 2. Mahmut'ta bir genelge yayınlayarak, ülke çapında kömür aranmasını ve bulana mükafat verileceğini duyurur.

Askerliğini bitiren Mehmet'de köyüne döner ve yılmaz azmiyle aramalara başlar. Memleketinin taşı topraşı kara elmas kaynayan Mehmet çok geçmeden damarı bulur.

Uzun Mehmet, mevsimin hasat sonu olması sebebiyle tarlasından kaldırdığı zahiresini öğütmek için Ereğli'de Köseağzı denilen bir mevkide değirmene gitmiş ve o gün değirmenin çarklarını çeviren derenin kenarında gezerken sel sularının sürüklediği moloz yığınları arasında taş kömürü parçalarına rastlamıştır.

Uzun Mehmet, değirmenin ocağında bulduğu bu taşları yakarak kömür olduğunu iyice anladıktan sonra, dere boyunca, günlerce süren zahmetli bir araştırma sonunda Zonguldak bölgesinin ilk taş kömürü damarını bulmuştur.

Bir Türk Gencinin gayretleri neticesinde zonguldak bir maden kenti olmuş ve ülkemizde uzun yıllar kullanacağı bir enerji kaynağına kavuşmuştur".

O günlerden bu günlere geldiğimiz yere bakalım:

Enerji açığımız var, bu açığımızı enerji ithal ederek kapatmaya çalışıyoruz. Büyük hidroelektrik santralleri kuruyoruz, ihtiyaçlarımızı karşılasın diye. Doğal gaz satın alıyoruz. Ama yetmiyor. Kömürden enerji sağlamak için termik santrallerimiz var, onlar da yetersiz.

Enerji pahalı, vatandaş zam gelecek korkusuyla mıdır? Yoksa soğuklardan mıdır? Tir tir titriyor.

Böyle bir zamanda, yeni çözümler bulmamız gerekiyor. Yeni ve yüksek verimli çözümler.

Düşünülüyor, ince hesaplar yapılıyor ve Nükleer Santrallerin sorunu çözeceğine karar veriliyor.

2007 yılındayız 21. yüzyılda yani. Dünya, daha önce onlarca Nükleer Santral kullandı, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için. Hala da kullanılan yerler var.

Önümüzde Çernobil gibi bir örnek duruyor. Üzerinden yıllar geçti, etkileri sürüp gidiyor.

Santral kurulumu ve işletmesi zaten başlı başına bir dert. Bu dert bir şekilde atlatılabiliyor. Ya sonrası...

Bu, öyle su gibi, hava gibi bir şey değilki, miligram boyutunda bir atığı bile kilometrelerce karelik bir alanı yok etmeye yeter.

Kuruyorsunuz santrali, hiç bir sorun çıkmasın diye önleminizi de alıyorsunuz, çok güzel, emniyetli bir şekilde çalışıyor. Ya atıkları, onları ne yapacaksınız.

Örneklerine bakıyoruz, yerin yüzlerce metre altına gömülüyor, etrafına kalın duvarlar çekilerek, ama bu, sorunu kesin olarak çözüyor mu? HAYIR.

Soruyorsunuz yetkililere % 99, 9 ihtimalle, güvenli. Peki %0, 1 ne olacak? Sonuçları ne olacak?

Enerjiyi daha ucuza maledeceğiz, açıklar kapanacak diye değer mi, Dünyamızı yok etmeye?

Yok mu daha çevreci çözümler, esen rüzgar, ışıldayan güneş, akan sular boşuna mı gidecek?

Sürekli sözü geçen Bor madeni ne zaman kullanılacak?

Altımızda yatan değerleri açığa çıkarmamız için, topraklarımızda barınan enerjiyi kullanmamız için illa ki Uzun Mehmetler mi gerek? Padişah fermanları mı gerek?

Kaynak: http://xenefon.8m.com/fikralar/UzunMehmet-AkaGunduz.html

 
Toplam blog
: 117
: 1067
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

1980 yılında Mersin'de doğdum, bütün eğitim öğrenimimi Mersin'de tamamladım. Yetmedi, işimi de Mersi..